14 Aralık Basına darbe operasyonun üzerinden iki yıl geçti. Hiçbir delil olmadan hukuksuz bir şekilde tutuklanan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca iki yıldır suçsuz bir şekilde cezaevinde.
HİDAYET KARACA'DAN ÖZGÜR DÜNYAYA MEKTUP
'Türkiye zalimin mazlum, mazlumun zalim gösterilmeye çalışıldığı çok ibretlik zamanlardan geçiyor. Evrensel insani değerler ortak paydasında buluşulması adına her platformda; "eğitim", "diyalog", "birlikte yaşama" diyen insanlar terörist gibi gösterilmeye çalışılıyor. Terör örgütüyle masaya oturanlar, "Barış ve huzur içinde bir dünya hepimize yeter" düsturuyla yola çıkan adanmışlara "terör örgütü" iftirası atıyor.'
Bu satırları tam bir yıl önce Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Hidayet Karaca yazmıştı.
Türkiye bundan tam iki yıl önce , 14 Aralık 2014 'te demokrasi için en kara günlerinden birisini daha yaşadı. Gazetecilerin de aralarında olduğu onlarca insan gözaltına alınıyordu. Medya kuruluşları canlı yayında polis tarafından basıldı.
Özellikle bir dizi ekibinin gözaltına alınması bırakın Türkiye’de belki de dünyada ilkti… Yaşanan 'Karanlık Günlerin' başlangıcı olan 14 Aralık 2014'ten bu yana Türkiye hep hukuksuzluğa doğru yuvarlandı.
Şimdi içinden çıkılmaz hale getiren süreç nasıl başladı?
Önce Hidayet Karaca ve Ekrem Dumanlı, Çağlayan Adliyesi’ne giderek haklarında soruşturma olup olmadığını avukatları aracılığıyla sordu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, böyle bir soruşturma olmadığını bildirdi. Ancak 14 Aralık Pazar sabahı gözaltılar başladı. Hidayet Karaca, Emniyet’e giderek teslim oldu. Karaca ve Dumanlı’nın yanı sıra aralarında eski Hakkari Emniyet Müdürü Tufan Ergüder’in de bulunduğu bazı emniyet mensupları da gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlar adliyenin -7. katında, buz gibi hücrelerde tutuldu. Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca’nın sorguları gözaltına alındıktan tam 80 saat sonra yapıldı.
‘Kumpas’ tiyatrosu!
Soruşturma Savcısı Hasan Yılmaz, Tahşiyeciler örgütüne kumpas kurulduğunu savunuyordu. Savcıya göre Fethullah Gülen, 6 Nisan 2009’da herkul.org’da yayınlanan sohbetinde örgütü hedef göstermiş, daha sonra STV’de yayınlanan dizide örgütten bahsedilmiş, ardından Zaman gazetesinde iki yazar, makalelerinin bir yerinde bu örgütü anlatmış, bütün bunlardan sonra da polisler operasyon yapmış ve şahıslar gözaltına alınmıştı!
Örgüt nerede?
Ekrem Dumanlı, kendisine bile ait olmayan iki makale ve bir haber; Hidayet Karaca ise 4 yıl önce yayınlanan ‘Tek Türkiye’ dizisinin senaryosu sebebiyle suçlanıyordu. ‘Terör örgütü yöneticiliği’nden tutuklanan Karaca, hakime çok zor bir soru sormuştu: , “Hakim bey bir delil var mı? Bir tek delil var mı? Silahlar nerede? Örgüt nerede?”
Mahkeme: Örgüt yok!
Hidayet Karaca’nın bu sorusuna İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, yaklaşık 17 ay sonra Can Dündar’ın yargılandığı davadaki kararında cevap verdi: “FETÖ diye bir örgütün varlığı ispat edilememiştir!”
İddianame neden çürük?
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hasan Yılmaz tarafından hazırlanan iddianame, 2 Ekim 2015’te İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Çelişkilerle dolu iddianame, savcının hayal gücü ve vehimlere dayanıyor. Somut tek bir ‘suç’ delili yok.
Savcı, kendisini yalanlıyor
Savcı, ‘Hizmet Hareketi’nden ‘silahlı terör örgütü’ olarak bahsediyor. Ancak TCK’ya bir grubun ‘terör örgütü’ olarak kabul edilmesi için ‘cebir ve şiddet’ unsurlarını barındırması lazım. Zaten savcı da Cemaat’in bu unsunları barındırmadığını iddianamesinde itiraf ediyor. “Her ne kadar bu aşamaya kadar aktif cebir, şiddet içeren eylem ve işlemleri tespit edilmiş olmasa da…” diyor. TCK’ya göre ‘cebir ve şiddet’ yoksa, terör örgütü de yoktur! Kaldı ki Karaca ile polisler arasında nasıl bir bağlantı olduğuna dair de tek bir somut delil yok.
Senaryonun sorumlusu kim?
İddianamede, senaryo ekibinde görevli şüpheliler tarafından ‘karanlık kurul adlı bölümün senaryosunun film şirketi tarafından yazılmadığının belirtildiği’ ileri sürülmüş. Ancak şüphelilerin hiç birisinin ne emniyet ne de savcılık ifadesinde senaryonun film şirketi tarafından yazılmadığı söylenmedi. İfadesi alınanların her biri ya senaryoyu kendisinin yazmadığını veya kim tarafından yazıldığını bilmediğini söyledi. Senaryo Ser Film A.Ş. yapımcı kuruluşuna aittir. Dolayısıyla Karaca sorumlu tutulamaz.
‘Etkili olmak’ ne demek?
Ortada Hidayet Karaca’nın bu dizinin senaryosunu yazdığını iddia eden hiç kimse ve bunu destekleyen hiçbir delil yok. Senaryoları yazanı tespit edemeyen savcı, ‘senaryo yazımında etkili olduğunu’ belirterek ihaleyi Karaca’nın üzerine yıkıyor. Senaryo yazımında etkili olmak ne demek? Bir hukuk devletinde ‘etkisi olma’ gibi muğlak bir kavramla bir kişiyi belirli bir eylemin faili olarak suçlamak mümkün mü?
Gerçeği gizlemek suçtur
Savcı, söz konusu iddianamede insanları mesnetsiz olarak suçlamakla kalmıyor. Gerçeği gizleyerek aynı zamanda suç işliyor. Dizinin yapım koordinatörü Mehmet Aylıdere, ‘Karanlık Kurul’un senaryosunu yazan kişinin İsmet Macit olduğunu söylüyor. Ancak savcı ne söz konusu kişinin ifadesini alıyor ne de hakkında soruşturma başlatıyor. Dolayısıyla savcının, ‘şüphelilerin senaryoyu kimin yazdığını bilmediklerini söylediği’ iddiası da tamamen yalan oluyor.
Tahşiyeciler raporu, MİT’ten geldi
Tahşiye soruşturması Gülen’in sohbetinden çok daha önce başlamıştı. MİT, söz konusu grubu 2004’den beri takip ediyordu. 17.02.2009’da Tahşiyeciler’le ilgili TSK ve Emniyet’e bir rapor sunmuştu. Dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin de imzasının bulunduğu ‘Tahşiyeciler’ raporunun kendilerine de MİT’ten geldiğini bizzat açıkladı.
Tahşiyeciler, El Kaide bağlantılı
Tahşiyeciler’e yönelik operasyonun yapıldığı tarihte İstanbul Valisi Muammer Güler’di… AKP’de içişleri bakanlığı yaptı. Operasyonun yapıldığı gün kameraların karşısına geçmiş ve örgütün El Kaide ile bağlantılı olduğunu anlatmıştı. Güler, operasyon kapsamında yapılan aramalarda 3 el bombası, 7 tabanca, hançer, kılıç ve çok sayıda örgütsel döküman ele geçirildiğini belirtmişti.
Ladin’in ordusuna katılmak farzdır!
Tahşiyecilerle ilgili soruşturma kapsamında ele geçirilen görüntüler sabit. Silahlı mücadeleyi savunuyorlar. Videolarda örgütün lideri olduğu ileri sürülen Mehmet Doğan, El Kaide lideri Usame bin Ladin’e övgü dolu sözler söylüyor. Onun ordusuna katılmanın ‘farz’ olduğunu anlatıyor. Doğan, CNN Türk’te katıldığı bir programda ise “Bin Ladin’i Müslüman olduğu için severim.” diye konuşmuştu.