Ankara'da görülen ve çatı davası olarak bilinen ana davada Samanyolu Yayın Grubu eski başkanı, gazeteci Hidayet Karaca savunmasına bugün de devam etti
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen "ana çatı davasının" bugünkü 11. duruşmasında Samanyolu Yayın Grubu eski başkanı ve gazeteci Hidayet Karaca'nın savunmasına devam etti.
Savunmasına dizi filmlerin nasıl hazırlandığını anlatarak başlayan Karaca, ceza kanununda, diziler yoluyla algı oluşturmak diye bir suç bulunmadığını belirtti.
“DİZİLERİMİZDEN ETKİLENSELER MEMLEKETTE HIRSIZLIK, ARSIZLIK DA KALMAZDI"
Samanyolu TV'de yayınlanan dizilerden örnekler veren Karaca, "Bu dizilerden etkilenme olsa, kul hakkına girmekten çekinilir, bu memlekette hırsızlık, arsızlık da olmazdı" dedi. İddianamenin "çala kalem ve iftira yumağı" olduğunu belirten Karaca şöyle devam etti: "Önce yalan haber yapılıyor, sonra o yalan haber iddianame olarak karşımıza çıkıyor. Suçun delillerinin gösterilmesi gerekirken iddianame varsayımlara dayandırılmıştır. Algı operasyonu, kara propaganda, halkı maniple etmek gibi ifadeler halk ağzıdır. Hukuki terimler değildir. Bundan nasıl terör örgütü çıkarılıyor, anlayamıyorum. Savcı hukuku değil aklı zorluyor."
Karaca 1 saat 15 dakikalık savunmasının ardından "Biraz ara verebilir mıyız" deyip yerine oturdu. Bu arada başkan Giray Karaca'ya nelerle suçlandığını hatırlattı. Karaca, "deliller ne" diye sorduktan sonra bu defa da avukatı ile görüşmek için izin isteyip, ara bölüme geçti.
BACAK PROTEZLERİ OLAN KAZIM AVCI YAŞADIĞI ZORLUĞU ANLATTI
Davada yargılanan Dilaver Azim rahatsızlığı sebebiyle 2 gündür duruşmaya Sincan Cezaevi’nden SEGBİS'le katılıyor. Davada bir bacağı kalçadan itibaren protezli olmasına rağmen tutuklu yargılanan ve itirazları hiçe sayılarak tahliye edilmeyen Kazım Avcı'nın isteği ise isteği yürekleri burktu. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin teyzesinin oğlu olan Kazım Avcı'nın avukatı dün Avcı'nın durumunu hatırlatıp, cezaevine her giriş-çıkışında bu protezin çıkarıldığını, bunun da müvekkilinin sağlığını olumsuz etkilediğini anlatarak Avcı'nın Cuma gününe kadar duruşmaya Sincan'dan SEGBİS'le katılmasını talep etmişti. Bugün Dilaver Azim'le birlikte duruşmaya SEGBİS'le katılan Avcı, Hidayet Karaca'nın verdiği ara sırasında heyete, "Burası çok soğuk, üşüyorum. Yarından itibaren oraya gelmek istiyorum" dedi. Başkan Giray Avcı'nın bu talebini kabul etti.
“BUNLAR ŞİKE DAVASININ GİZLİ TANIĞI, BU DAVADA NE İŞİ VAR?”
Hidayet Karaca'nın talebi üzerine verilen 15 dakikalık aranın ardından savunmasına devam eden Karaca gizli tanık ve isimsiz ihbarlarla ilgili, "Hukukta esas olan tanığın kimliğini gizlemeden duruşmaya katılmasının sağlanmasıdır" dedi. Karaca iddianamede yer alan ‘Güneş’ ve ‘Bulut’ isimli gizli tanıkların kimler olduğunu bildiğini söyleyince başkan Selfet Giray bir kez daha, "Açıklanması doğru değil" uyarısında bulundu. Başkan Giray gizli tanıkların tahşiye davasında olduğunu belirtince Karaca, "hayır, Tahşiye'de gizli tanık yok. Bunlar şike davasının gizli tanığı" itirazında bulunup, "Şike'nin burada işi ne, bu iddianameye niye girdi? Şike'den neyle suçlanıyorum?" diye sordu. Başkan Giray bunun İstanbul'dan geldiğini kaydedip, Karaca'nın neyle suçlandığını okudu. Maddeler arasında 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olduğunu duyunca itirazda bulunan Karaca, "bu operasyonla benim ne ilgim var?" dedi. Karaca bu arada kendilerine hapiste ve nezarethanede kötü muamelede bulunulduğunu belirtip şöyle devam etti:
"Ama bunları dile getirmiyoruz. Bizi taşıdıkları arabada canlılar gitmez, pislik içinde lütfen gidin bakın. Yolculukta başıma bir şey gelirse sorumlular kimse, şimdiden suç duyurusunda bulunuyorum."
CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN VE BAKANLAR NEDEN YOK
Hidayet Karaca telefonun HTS kayıtları üzerinden yöneltilen iddiaları cevaplandırırken, bu telefondan Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Belediye Başkanlarıyla da görüştüğünü vurgulayıp, bunların iddianamede neden yer almadığını sordu. Başkan Giray, sadece bu dosyadaki şüphelilerle görüşmelerin konduğunu söyledi. Karaca şöyle devam etti:
"Görüşmeler 2010-2011'e ait. O tarihteki görüşmelerde bu insanlar hakkında suç şüphesi, haklarında açılmış bir dava var mı? Bu mantıkla yarın birileri de sizleri suçlayabilir."
Karaca savunmasında, "Delilden sanığa gidilmesi, şüpheden sanık yararlanır, masumiyet karinesi, özel hayatın gizliliği" ilkelerini vurgulayıp, bunların ihlal edilmesinden ve "Hukuka aykırı elde edilen delillerin" kullanılmasına vurgu yaparken bu kaidelerin ihlal ediliyor olduğunu ifade etti.
“BİR HAKİM 'SENİ BIRAKIRSAM BEN TUTUKLANIRIM' DİYOR”
Karaca, Bank Asya'da hesabının olmasına ilişkin suçlamayı cevaplarken, "Suç tarihi niye 1 ocak 2014 de 2013 değil. Bunu kim belirledi? Suçsa 2013'te de suçtur. 2013 denirse acaba bu soruşturmanın talimatını verenlerin de mi hesabı vardı?" diye sordu. Başkan Selfet Giray'ın, "Fetullah Gülen'in o tarihte talimatı verdiğinin söylenmesi olabilir. Onu çıkarırız, böyle bir iddia var" cevabını vermesinin ardından Karaca şöyle dedi:
"Ben sizden beraat beklemiyorum. İki kez ağırlaştırılmış müebbet bekliyorum. Beraat veremezsiniz. Bir hakim ‘seni bırakırsam ben tutuklanırım’ diyor. Binali Yıldırım ‘davalar hızlansın’ diyor. Onu çok iyi tanıyorum, bu söz ona ait olamaz. Bu insanlarla yıllarca beraber oldum, nerede tahliye olacağını, nerede olmayacağını biliyorum."
Yarın devam edecek duruşmada Karaca'nın savunması sürecek.