17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonunda ortalığa saçılan para sayma makineleri, ayakkabı ve çikolata kutularından çıkan rüşvetler ve "Önüne yatarım Reza." skandalı AKP tarafından örtbas edildi. Rüşvet verenler de alanlar da serbest bırakılırken hırsızlığı ortaya çıkaran polisler hapse atıldı. 20 Temmuz 2014'ten beri tutuklu bulunan polis müdürlerine talimatla hareket eden mahkeme tarafından bugün ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
17 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmasına imza atan polis müdürlerinin yargılandığı davada karar açıklandı.
Eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu ve Nazmi Ardıç’ın da aralarında bulunduğu 10'u tutuklu 67 kişinin yargılandığı davada 15 kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
SAVCILIĞIN TALİMATINI YERİNE GETİRMEK DARBE SUÇU SAYILDI
İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin karşısında bulunan binada yapılan duruşmada mahkeme heyeti davaya dair kararını açıkladı.
Mahkeme heyeti, eski emniyet müdürleri aralarında bulunduğu 15 sanığın "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi.
SEN MİSİN RÜŞVET KONUŞMALARINI DİNLEYEN!
Mahkeme eski bakan Erdoğan Bayraktar ve oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’ı dinledikleri iddiasıyla 6 polis hakkında da “kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedildiği” iddiası ile dosyalarının tefrik edilerek, başka bir esas numarası ile yargılanmasına hükmetti.
Mahkeme, bazı sanıkları da "silahlı terör örgütüne üye olma", "özel hayatın gizliliği" ve "usulsüz dinlenme suçlarından değişen oranlarda hapis cezasına çarptırdı.
17 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmasında ismi geçen 4 bakandan biri olan İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler'in rezidansından 7 para kasası, 1 para sayma makinesi ve 1,2 milyon lira para çıkmıştı.
ÖNCE DOSYA SAVCILARDAN ALINDI, SONRA POLİSLER TUTUKLANDI
Cumhuriyet Savcıları Mehmet Yüzgeç ve Celal Kara tarafından 17 Aralık 2013’te başlatılan ve dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya Öz tarafından koordine edilen operasyonla siyaset içerisindeki kirli rüşvet ağı ortaya çıkarılmıştı.
Aralarında eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ve İranlı Reza Zarrab’ın da yer aldığı 89 kişi gözaltına alındı ve 26’sı tutuklandı.
Yolsuzlukla suçlanan 4 bakan istifa etmek zorunda kalırken, operasyonu yapan hâkim, savcı ve polisler ise önce görevlerinden alındı, ardından birçoğu tutuklandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekilleri tarafından soruşturma engellenirken, savcılık da 17 Aralık dosyası hakkında takipsizlik kararı vererek rüşvet iddialarının üstünü örttü.
17 Aralık 2013 akşamı Konya dönüşünde Ankara'da mitingi yapan dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Zarrab'dan rüşvet aldıkları ortaya çıkan 4 bakanı (Egemen Bağış, Muammer Güler, Erdoğan Bayraktar ve Zafer Çağlayan) parti otobüsünün üzerine çıkardı. Skandalın üzerinden bir hafta geçmeden 4 bakan Erdoğan'ın talimatı ile istifa etti.
4 BAKAN VE HALKBANK GENEL MÜDÜRÜ GÖZALTINA ALINDI
Aralarında eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, işadamları Ali Ağaoğlu ve Reza Zarrab’ın da yer aldığı 89 kişi gözaltına alındı ve 26’sı tutuklandı.
Yolsuzlukla suçlanan 4 bakan istifa etmek zorunda kalırken, operasyonu yapan hakim, savcı ve polisler ise önce görevlerinden alındı ardından birçoğu tutuklandı.
Reza Zarrab, "kara para aklağı" suçlaması ile New York JFK Havalimanı'nda 20 Mart 2016'da yakalanmıştı. İki yıla yakın süre tutuklu kalan Zarrab savcı ile işbirliğe yaptı ve tahliye oldu. Zarrab, New York Mahkemesi'nde sadece Zafer Çağlayan'a 50 milyon euroya yakın rüşvet verdiğini itiraf etti.
BAHŞİŞİ PEŞİN VEREN İŞADAMI: REZA ZARRAB
İran asıllı işadamı Reza Zarrab’ın örgüt lideri olarak gösterildiği suç şebekesinin, bakanların yardımıyla kara para aklama, rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma, altın kaçakçılığı gibi birçok suç işlediği tespit edildi.
Zarrab’ın rüşvet trafiğini kontrol ederken söylediği “O….u ile memurun bahşişini peşin vereceksin.” sözü dönemin sembolü oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’ye yakın medya ise Reza Zarrab için “hayırsever iş adamı” tanımıyla savunma hattını kurdu.
NUMAN KURTULMUŞ’UN ELİNDEN İHRACAT ÖDÜLÜ ALDI
2015 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılığı bir törende, dönemin Ekonomi Bakanı Namık Zeybekçi ve dönemin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un elinden ödül alan Zarrab, 19 Mart 2016’da tatil için gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nde tutuklandı.
İran ambargosunu delmek ve kara para aklamak suçlamasıyla hakkında 135 yıl hapis cezası istenen Zarrab suçlamaları kabul etti.
Rüşvet ağından başta dört bakan olmak üzere devletin en yetkili kişilerinin de bilgisi olduğunu belirten Zarrab, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da rüşvet verdiği kişilerin başında saydı.
Zarrab, Erdoğan ve medyası tarafından “Hayırsever İş Adamı” nitelemesinden çıkartıldı ve vatan haini hatta İran ajanı denmeye başlandı.
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER: ÖNÜNE YATARIM REZA
Zarrab’ın Erdoğan’dan bakanlarına kadar kurduğu rüşvet çarkı, işlediği uluslararası suçlar için Türkiye içinde kendisine güvenlik duvarı oluşturmuştu.
Telefon dinlemelerinde İçişleri Bakanı Muammer Güler, Reza Zarrab’a dokunulmazlık garantisi verirken “Önüne yatarım Reza.” sözlerini sarfetmişti. AKP Hükümeti için dokunulamaz Zarrab’a, dokunanlar ise devlet içerisindeki dürüst memurlardı.
Zarrab’ın altın kaçakçılığı işini İstanbul Atatürk Havalimanı’nda görev yapan Gümrük Müdür Yardımcısı Teoman Coşkun Dudak ilk yakalayan isimdi.
Gana’dan getirilen 64,5 milyon dolar değerindeki 1.5 ton kaçak altının sahte belgelerle ülkeye sokulmaya çalışıldığını fark eden Dudak, tutanakla kaçakçılığı tescillemişti.
O ŞİRKETE 57 MİLYON LİRA CEZA
Reza Zarrab’ın tüm rüşvet tekliflerini geri çeviren Dudak daha sonra Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na tutanağı teslim ederek suç duyurusunda bulunmuştu. Dudak’ın tutanağı sonrası Zarrab’ın şirketine 57 milyon lira para cezası kesildi.
Doğruluğu Zarrab tarafından onaylanan ses kayıtlarında Zarrab, Dudak hakkında, “Teoman’a neler yaptım, ne vaatler ne şeyler. Yok yok adam almıyor.” ifadedelerini kullanmıştı.
Kamuoyu bu ses kaydından sonra Dudak’a “Memur Teoman” ismini taktı. Memur Teoman dürüstlüğünün bedelini Gaziantep’e sürgün yiyerek ödedi.
AYAKKABI KUTULARI, SAATLER, PARA SAYMA MAKİNELERİ
Dönemin bir diğer sembolü ise ayakkabı kutuları oldu. Polis fezlekelerine göre dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın Reza Zarrab’tan toplam 52 milyon dolar rüşvet aldığı ortaya çıktı.
Zarrab tarafından Çağlayan’a verilen 720 bin Lira değerindeki lüks marka saat 17 Aralık soruşturmasının en çok konuşulan konularından biri oldu.
Zarrab hakkında ABD’de açılan davada da Zafer Çağlayan kara para aklama ile suçlandı. Ardından ABD’de hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.
MUAMMER GÜLER’İN OĞLUNUN EVİNDEN 7 PARA KASASI ÇIKTI
17 Aralık dosyasında adı geçen bir diğer bakan ise eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’di. Güler’in oğlunun evinden 7 para kasası, 1 para sayma makinesi ve 1,2 milyon lira para çıktı.
Toplam 10 milyon lira rüşvet aldığı tespit edilen Güler bunun karşılığında Zarrab’ın trafikte geçiş üstünlüğü kartı ve koruma polisi almasını sağladı.
Dönemin Avrupa Birliği’nden sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın ise rüşvet karşılığı Zarrab için vatandaşlık işlemleri yaptığı belirlendi. Bunun karşılığında çikolata kutusunda 500 bin dolar aldı.
Rüşvet ve kara para aklama çarkının ana merkezi olan Halkbank’ın genel müdürü de gözaltındaydı.
Genel Müdürü Süleyman Arslan’ın evindeki ayakkabı kutuları içerisinden 4,5 milyon dolar para çıktı. Arslan paraların İmam Hatip yapılmak için topladığı bağış paraları olduğunu söyledi.
HALKBANK GENEL MÜDÜR YARDIMCISI’NA ABD’DE 32 AY HAPİS CEZASI
Soruşturma ‘kumpas’a çevrilince paraları geri alan Arslan hakkındaki soruşturma ABD’ye de sıçradı.
Aynı davada ABD'de iki yıla yakın süre tutukla kalan ve itirafçı olan Reza Zarrab’ın verdiği bilgiler sonucu Çağlayan’ın yanı sıra Süleyman Arslan hakkında da ABD’de tutuklama kararı çıkarıldı.
Arslan’ın yardımcısı Mehmet Hakan Atilla da aynı dosya yüzünden ABD’de tutuklanarak kara para aklama ve ambargoyu delmek suçlamasıyla 32 ay hapis cezasına çarptırıldı.
17 Aralık 2013 operasyonunu İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı sevk ve idare etmişti.
ERDOĞAN BAYRAKTAR: BAŞBAKAN İSTİFA ETMELİ
Rüşvet skandalının imar yolsuzluğuna bakan kısmında ise sıradışı gelişmeler yaşandı.
Hazine arazilerini usülsüz şekilde imara açan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, NTV canlı yayınında istifa ettiğini açıkladı.
Bayraktar sorumlunun dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ilan etti: “İmarlık plan ve projelerinin yönlendirme görevini Başbakan Erdoğan’ın emriyle yaptım. Bundan ötürüdür ki, milletvekilliğimden ve bakanlığımdan istifa ettiğimi ilan ediyorum. Başbakan’ın bu vatanı ve milleti rahatlatması için istifa etmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Operasyonun diğer bir ayağında ise Bayraktar’ın oğlu, işadamı Ali Ağaoğlu ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in de içinde bulunduğu 22 şüpheli inşaat patronunun ismi yer aldı.
Bu isimlerin rüşvet karşılığında önemli projelerin imar ruhsatı sorunlarını çözdüğü iddia edildi.
17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonunu sevk ve idare eden dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı, ekibi ile birlikte büyük rüşvet çarkını çökertmişti. İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi bugün Doğu Perinçek'in "Hukuk siyasetin köpeği." sözünü haklı çıkarırcasına Saygılı'yı da müebbet hapis cezasına çarptırdı.
RÜŞVET VE YOLSUZLUĞU ORTAYA ÇIKARMANIN BEDELİ
Hükümet, büyük yolsuzluk operasyonunu engellemek için devlet düzenini tamamiyle değiştirdi. Başbakanlık Müsteşarı Efgan Ala’nın, yeni İstanbul Emniyet Müdürü’ne söylediği “Mahkeme kararını yırt çöpe at!” sözleri yeni düzenin sembolü oldu.
Mahkeme kararları uygulanmadığı gibi, yolsuzluk operasyonunu yapan bütün kadro görevden alındı.
Başlangıç İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’la oldu. Mali Suçları Araştırma Komisyonu Başkan Yardımcısı Faruk Elieyioğlu de operasyonu gizlediği gerekçesiyle görevden alındı.
ZEKERİYA ÖZ, BOLU’YA SÜRÜLDÜ
Operasyonun savcısı Zekeriya Öz, Bakırköy Başsavcıvekilliği’ne gönderilerek soruşturmadan uzaklaştırıldı.
Ardından çıkarılan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararnamesi ile Bolu’ya sürüldü. Soruşturmayı yürüten Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç de dosyadan alınarak pasif görevlere verildi.
Eş zamanlı olarak Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok ilde emniyet mensubunun görev yeri değiştirildi. 15 ilin Emniyet müdürü ve bir Emniyet Genel Müdür Yardımcısı görevden alındı. Başsavcı ve başsavcı vekilleri sürüldü.
Operasyonun ana yürütücüsü olan İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ise hükümetin hedef noktası oldu. Şube Müdürü Yakup Saygılı, yardımcıları Yasin Topçu ve Başkomiser Mehmet Akif Üner dahil onlarca Emniyet mensubu tutuklandı.
SORUŞTURMAYI KAPATMA GÖREVİ
Soruşturmayı kapatma göreviyle yeni atanan Savcı Ekrem Aydıner, 17 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk soruşturmasına takipsizlik kararı vererek dosyayı kapattı. Takipsizlik kararına yapılan itiraz da reddedilerek adli yönden üstü örtülmüş oldu.
Meclis ayağında olayın üstünü örtmek ise çok uzun sürmedi.
HIRSIZI YAKALAYAN POLİSLERE MÜEBBET
İstifa etmek zorunda kalan 4 bakan hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 15 kişilik soruşturma komisyonu kuruldu.
5 Ocak 2015 tarihinde yapılan oylamada 9 AKP’li üyenin araştırma teklifine red oyu vermesi üzerine dosyanın Yüce Divana gitmesi engellendi.
17 Aralık Soruşturmasından geriye, halen cezaevinde olan onlarca dürüst memur kaldı. Hâkim, Savcı, Emniyet Müdürü, polis ve memurlardan oluşan onlarca kamu görevlisi halen Silivri Cezaevi’nde.
Yakup Saygılı ile Kazım Aksoy’un da aralarında bulunduğu 10 Emniyet amiri “hırsızlığı ortaya çıkardıkları için” müebbet hapis cezasına çarptırıldı.