Raporda, “Bu rapor, Gülen hareketine karşı yürütülen soruşturmaların bir analizini sunmayı ve bu soruşturmaların hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma ilkelerini nasıl ihlal ettiğini göstermeyi amaçlamaktadır. Gülen hareketine karşı yürütülen soruşturmaların masum bireyleri hedef almak, ifade ve toplanma özgürlüğünü kısıtlamak ve adalet ve hakkaniyet ilkelerini baltalamak için nasıl kullanıldığına ışık tutacaktır. Gülen hareketine yapılanlar, temel insan haklarına yönelik daha geniş bir baskı ve göz ardı etme yönteminin bir parçası olarak görülmelidir. Bu tür bir sorgulama özellikle endişe vericidir, zira yetkililerin belirli bir suçun işlendiğine dair kanıt toplamaktan ziyade suçu ilişkilendirerek suçluluk yaratmaya çalıştığını göstermektedir.” deniliyor.
SELAM VERMEK BİLE ‘SUÇ UNSURU’!
Şüphelilerin döviz bürosunda para bozdurması, mağdur ailelere yardım etmesi, güncel soruşturmalar kapsamında hakkında soruşturma açılan insanlarla görüşmesi, telefonların ortak baz istasyonundan sinyal vermesi bile ‘terör’ suçu olarak gösteriliyor.
Soruşturma evrakında ve sorgu tutanaklarında, “Örgütün mensuplarının örgütsel aidiyetini diri tutmak, örgütsl kopuşu önlemek maksadıyla mensubu olan şahıslara maddi yardım yaptığı yürütülen soruşturmalardan bilinmektedir.” deniliyor. Emniyet’e göre mağdur ailelere yardım etmek, ‘terör suçu’. Gözaltına alınan insanlara Signal ve WhatsApp üzerinden yaptıkları görüşmeler de soruluyor. ‘Bu şahıs kimdir, irtibatınız’ nedir deniliyor.
Raporun ‘Sonuç’ kısmında şu tespitler yer alıyor:
Bu raporda sunulan vaka çalışmasının analizine dayanarak, Türkiye’deki Gülen hareketi soruşturmalarının hukuka aykırı bir şekilde yürütüldüğü ve Türk vatandaşlarının temel insan haklarını ihlal ettiği açıktır. Türk hükümeti bu ihlalleri sonlandırmak ve vatandaşlarının haklarını korumak için derhal harekete geçmelidir.