Hizmet'e kumpas ve böcek soruşturmasında skandallar zinciri

Hizmet'e kumpas ve böcek soruşturmasında skandallar zinciri
Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt, 'Böcek Soruşturması'ndaki skandallar zinciri ve Hizmet Hareketi'ne kurulan kumpas girişimini köşesine taşıdı.

Uzun süredir üzerinde konuşulan Başbakan'ın ofisine "böcek" yerleştirilmesi ile ilgili soruşturmasının iki buçuk yıl sonra başlatıldığının altını çizen Erhan Başyurt, Hizmet Hareketi'ne kurulan kumpası ve böcek soruşturmasındaki skandallar zincirini tek tek ortaya çıkardı. Değişen TÜBİTAK raporundan, Mustafa Varank'ın Başbakan'ın ofiisindeki böcek aramasını kaydetmemesine kadar kadar bir çok konuda şüpheli unsurların olduğunu ifade eden Başyurt, Erdoğan'ın Lyon dönüşü uçakta yaptığı açıklamaya da dikkat çekerek sürdürülen algı operasyonunun arka planını deşifre etti.

İşte Erhan Başyurt'un 'Hizmet'e kumpas ve böcek soruşturması' isimli köşe yazısı;

Uzun süredir üzerinde konuşulan Başbakan'ın ofisine "böcek" yerleştirilmesi ile ilgili soruşturma iki buçuk yıl sonra başlatıldı.  

Ancak ortaya skandallar zinciri çıktı.   

Birincisi, TÜBİTAK Raporu değiştirildi.   

İlk rapor, 'böcek'in üretim tarihinin bulunduğu iddia edilen tarihten neredeyse iki hafta sonra olduğunu belirtiyordu.  

TÜBİTAK BİLGEM Başkan Yardımcısı Hasan Palaz, böcek raporunu değiştirmeleri için baskı yapıldığını açıklayarak istifa etti.   

Ardından TÜBİTAK'a çok sayıda yeni atamalar yapıldı. 
 
İlgi çekici bir şekilde MİT, soruşturmayı yürüten savcının yetkisinde olduğu halde yeni bir rapor için başvurdu.   

Ve eski raporun bulguları soruşturma açılabilecek şekilde değiştirildi.   

Aramanın kamera kaydı yapılmadı

İkincisi, 'böcek' aramasının iki MİT görevlisi ve Başbakan’ın Danışmanı Mustafa Varank tarafından yapıldığı, aramanın kamera kaydının yapılmadığı, bulunduğunda da DNA ve delil incelemesi gerçekleştirilmediğini gösteriyor.   

Varank ifadesinde "Böcek bulunduğunda aktif değildi" diyor. Buna rağmen MİT'in eliyle koymuş gibi bulması ama kamera görüntüsü ve delil incelemesi olmaması ilginç değil mi?  

Üçüncüsü, 'böcek' bulunduğu iddia edilen odanın güvenlik kamera kayıtları da incelenmemiş.  

Oysa incelense, somut delile ulaşılabilirdi.    

Avukatlar, bunun şüpheleri artırıcı bir husus olduğuna dikkat çekiyorlar.   

Nitekim tüm bu hususları içeren ve gözaltına alınan polislere yönelik "işkence" tarzı uygulamalar nedeniyle suç duyurusu yapıldı.   

Kumpas iddiasının çok sayıda delili var

Yani ortada suçlama yapılacak somut hiçbir delil yok. Aksine "kumpas" iddialarını destekleyen çok sayıda delil var.   

Şayet Başbakan'ın çalışma odası dinlendi ise, bu büyük bir suçtur.   

Ancak soruşturmayı delillendirmeyip, arama işlemini kayıt altına almayanlar, kamera kayıtlarını incelemeyenler, iki buçuk yıl suç duyurusunda bulunmayanlar, büyük ihmal göstermiş ve gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemişlerdir.   

Buna rağmen Başbakan Erdoğan'ın "Ofisime böcek koyanlar bırakılıyor. Bu felakettir..." diyor.   

Demek ki, gerçekler Başbakan'a tüm açıklığı ile anlatılmamış.  

5 yıl boyunca Başbakan'ı koruma görevi ifa eden, en yakınındaki insanlar zan altında bırakılmış.   

Yeni Şafak Gazetesi 21 Haziran 2014 tarihli manşetinde daha vahim bir iddiayı manşetine taşıdı.   

"Erdoğan'ın yakın çevresini dinleyen şebeke, tapeleri koruma ekibinden Mehmet Yüksel'e verdi. Tapelerle Erdoğan'ın güvenini kazanan Yüksel, Başbakanlık Koruma Daire Başkanı oldu..."   

"Özel Haber" olarak yayınlanan bu iddia tam bir facia…   

Başbakan'ın yakın çevresini yasa dışı dinlettiğini ve bu ses kayıtlarını getiren kişiyi kıdemi yetmediği halde terfi ettirerek kendisine koruma müdürü yaptığı iddia edildi.  

“Kaş yapayım derken göz çıkarmak” bu olsa gerek.   

Böcek soruşturmasında gözaltına alınan Yüksel’i suçlu göstermek için Başbakan’ı yakın çevresini dinleten ve yasa dışı ses kayıtlarını ödüllendirmekle itham ediyorlar.  

Başbakan Erdoğan’ın Lyon dönüşü uçakta yaptığı ve Sabah’ın manşetinde yer alan şu açıklamada çok dikkat çekici:  

“Paralel yapı ile mücadele uzun bir süreçte olmayacak. Kırmızı bültenlerden yüzlerce, binlerce davaya kadar her şey olacak…”  

Yani ‘böcek’ benzeri algıya yönelik yeni davalar açılacak.  

Başbakan’ın ‘böcek’ soruşturmasında gözaltına alınanların tutuksuz yargılanmasına gösterdiği tepki ile bu cümle birlikte okunduğunda, yargıyı baskı altına almak ve yeni süreçlerde hukuka dayalı kararlar almalarını önlemeye yönelik olduğu sonucu ortaya çıkıyor.   

Baskı altına alma çalışmaları...

Oysa yürümekte olan yargı davalarını etkilemeye teşebbüs Anayasamızın 138’inci maddesine açık şekilde aykırı.   

“Yüzlerce, binlerce dava…” ifadesi ister istemez AK Parti’nin eski İçişleri Bakanı ve Milletvekili İdris Naim Şahin’in yaptığı “Hizmet’e kumpas” soru önergesini akla getiriyor.   

Şahin, 23 maddelik bir Eylem Planı yapıldığını, Hizmet’e yönelik kumpas kurulması için faaliyet yürütüldüğünü, Hizmet aleyhine şahitlik yapacaklara ‘gizli tanık’ hakkı verilmesi için çalışıldığını ve kontrol altında tutulan “itirafçılar” üzerinden yargı ve emniyet camiasında geniş bir tasfiyeye hazırlanıldığını iddia ediyor.  

Sonuç olarak, Ergenekon ve Balyoz’un hüküm giyen sanıklarını tahliye etmekle övünenlerin, teknik ve fiziki takip ile tespit edilen yolsuzluk soruşturmalarını engelleyenlerin, tek amaçları barış ve huzuru yeryüzünde tesis etmek olan insanlara yönelik kumpas arayışlarını ve yargı mensuplarını baskı altına almaya çalışmalarını anlamak mümkün değil.   

‘Böcek’ soruşturması umarım Hizmet’e kumpas zincirinin ilk halkası değildir ve umarım Hizmet’i hedef tahtasına koyabilmek için yasa dışı ‘Eylem Planı’ arayışlarına girildiği iddiaları gerçek dışıdır… 

24 Haziran 2014 13:01
DİĞER HABERLER