Hâkim bakın nasıl tehdit edilmiş?

Hâkim bakın nasıl tehdit edilmiş?
Ergenekon'da yargıyı etkilemekle suçlanan ve gözaltına alındıktan sonra tutuklanan avukatlardan biri de Kudbettin Avcı'ydı.
Mahkeme kararıyla yapılan dinlemelerde Avcı'nın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ni açıktan tehdit ettiği görülüyor. Avcı, hâkime, istediği tahliye kararının verilmemesi halinde 'iftira' atacağını anlatıyor. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk olarak Ergenekon terör örgütünde üst düzey yönetici olmakla suçlanan eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un eşi Muzaffer Eruygur'a ait ses kaydıyla gündeme gelmişti. Mukaddes Eruygur, daha sonra kendisinin de kabul ettiği söz konusu kayıtta, "12. ve 14. Ağır Ceza mahkemeleri bizden." diyordu. Ergenekon soruşturması kapsamında son yapılan operasyonun ayrıntıları yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor. Ergenekon'un dışarıdaki bağlantılarının yargı üzerinde nasıl bir baskı kurdukları, mahkeme kararıyla yapılan dinlemelere takılmış. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak, son operasyonda tutuklanan avukat Ali Hadi Emre ile yaptığı görüşmede, yine son operasyon sonrası tutuklanan Kudbettin Avcı'nın kendisini nasıl tehdit ettiğini anlatıyor. İşte o diyalog: Erkan Canak: Kudbettin beni ikide bir tehdit edip duruyor ya. Ya ne bileyim işte o hadiseden dolayı yok efendim işte bunu tahliye edeceksin, etmezsen seni müfettişe şikâyet ederim. İftira ederim. Zafer Bey'e söylemiş. O da geldi bana söyledi. Moralim bozuluyor ya. Ya ben de anlamıyorum ki yok efendim işte seni şikâyet edeceğim. Yok şunu yapacağım. Ben de yatarım. Sen de yat. Bizim Zafer başkana söylüyor. O da gelip bana söylüyor. Ya bu kafayı mı yemiş? Böyle tehditle bir şey mi istiyor? Ali Hadi Emre: Bir konuşurum başkanım, size uğrarım sonra. E.C.: Yani adamı katil edecek bu adam ya. Hayır, kaç senelik arkadaşımız. Sesimizi çıkarmayalım diyoruz. Yok efendim müfettişe gideceğim. Her şeyi anlatacağım, demiş. Benim bir şeyim yok da, yani beni böyle taciz etmenin ne anlamı var? Kadir Bey'e de anlatacağım. Gerekirse Seyfi Bey'e de anlatacağım. Yani ne bileyim uyuşturucu baronunu tahliye etmem için beni böyle tehdit etmesi mi lazım yani, çok ayıp değil mi? A.H.E.: Ben konuşurum başkanım, siz rahat... E.C.: Yok efendim. Beni sattı. Beni bilmem ne yaptı. Ben kimi sattım? Ne yaptım ben de anlamıyorum ki. Geldi burada, dedim, arkadaş bak böyle böyle, bu adamı ben nasıl tahliye edeyim, diyorum. Yok illa sen bunu tahliye edeceksin. Bu kadar üstüme gelinmez ya. Yakamdan düşmüyor. Bir ikincisi, bir de tehdit ediyor. Ya en çok zoruma giden o yani. A.H.E.: Ben onu hallederim. O sorunu kökünden çözerim. E.C.: Vallahi eğer böyle giderse yine tehditvari şey yapacaksa ben çekip gideceğim bakanlığa, her şeyi söyleyeceğim. Yani bir de 200 kilo uyuşturucu yakalanmış, bilmem ne baronunu tahliye edeceğim nerede görülmüş ya? Ne adalet dinliyor... Hep kırmızı pabuç peşinde.
09 Haziran 2010 07:32
DİĞER HABERLER