Fethullah Gülen Hocaefendi, Rus Regnum Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Modest Kolerov'un sorularını cevapladı.
Türk hükümetinin iade taleplerinden Orta Doğu'daki gelişmelere kadar bir yelpazede sorulan 3 soruya Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından verilen cevaplar şöyle:
M. Kolerov: Sayın Gülen, yoğun çalışma grafiğinize ve sağlık şartlarının olumsuzluğuna rağmen kısa röportajımızı kabul ederek cevapladığınız için müteşekkiriz.
Soru: Türkiye ve ABD devletler arası heyetler görüşmelerinde sürekli gündemde oluyorsunuz. Türk hükümeti sizin iade edilmenizi istiyor. Böyle bir iade durumundan endişeniz var mı? Alternatif başka bir ülkeye gitmeyi düşündünüz mü? Türk hükümeti neden sizin hakkınızda bu şekilde ısrarcı?
-Türkiye’ye iade talebi mevzuunda kendi adıma bir endişem yok. Hayatımın son günlerini yaşıyorum, ister burada ölürüm ister Türkiye’de ister başka bir yerde. Ahireti kazanma ve Rabbimin rızasını kazanmadan başka bir mülahazam olmadı. Yaklaşık 20 yıldır buradayım. Şimdiye kadar gerek yaşadığım bu küçük kasabadaki komşularımızdan gerekse devlet makamlarından centilmence bir tavırdan başka bir şey görmedim. Başka bir yere gitmeyi de düşünmedim. Türkiye’nin talebine karşı Amerikan devletinin Türkiye ile kendi aralarındaki iade anlaşması ve hukukun gereği neyse onu yapacaklarına inanıyorum.
Erdoğan hükümetinin bu mevzuda neden ısrarcı olduğuna gelince bu onların iç siyasi hesaplarıyla ilgili kanaatimce. Bütün gücü bir şahsın elinde toplayabilmek için bir günah keçisine ihtiyaçları vardı, onun için bu hareketi seçtiler. Şimdi onun gereğini yapıyorlar. 2013 Aralık ayına gelene kadar hizmet hareketini takdir konusunda iktidar partisi yetkilileri birbiriyle yarışıyordu. 2014’den itibaren 180 derece dönerek nefret diliyle karalamaya ve devlet gücünü kullanarak ezmeye başladılar. Böyle milyonlara baliğ Hizmet Hareketi insanları bir anda değişmeyeceğine göre demek ki değişen onlar. Bu tavırları, bir siyasi planın gereği şeklinde düşünüyorum.
Soru: Türkiye Rusya ilişkilerinde önemli aşamalardan olan Rusya uçağının düşürülmesi ve Büyükelçi Karlov suikasti olaylarında Hizmet Hareketi’nin dahli konuşuluyor. Bu iddialara nasıl cevap verirsiniz?
-Baştan şunu ifade edeyim ki her iki suçlamayı da kesinlikle reddediyorum. Bunlar bir cevabı dahi hak etmeyen seviyesiz iftiralardır. Büyükelçi Karlov’un bir suikasta kurban edilmesiyle alakalı Rus halkına bir video mesajı yayınlamıştım. Tekrar baş sağlığı diliyorum. Bu hunhar katliamı tekrar lanetliyorum. Erdoğan hükümetinin bunu Hizmet Hareketi'ne fatura etmeye çalışması sadece gülünçtür. Kendi emniyet tedbirlerindeki zaafları araştırmak ve mesuliyet almak yerine suçu başkasına fatura etmeye calışıyorlar.
Rusya uçağının düşürülmesi meselesine gelince, sanıyorum Rus akademisyen Prof. Naumkin’le yaptığımız görüşmede bunun büyük bir hata olduğunu, Türkiye Rusya ilişkilerinin önemli olduğunu ve korunması gerektiğini ifade etmiştim. Hadise olduğu zaman o dönemin başbakanı emri kendisinin verdiğini ilan etmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da ‘yine ihlal olursa yine düşürürüz’ demişti. Sonra Rusya bu konuda tavır koyunca bunlar hiç söylenmemiş gibi suçu yine günah keçisi olarak seçtikleri Hizmet Hareketi'ne yıkmaya çalıştılar. Türk ordusu dünyada disipliniyle bilinen bir ordudur. Başka bir ülkenin uçağıyla çatışmaya girme gibi ciddi bir mevzuda komuta zincirleri ve protokolleri vardır. O gün bu disiplinin dışına çıkıldığını düşünmüyorum. Sonuç olarak bu iddialara dünyada aklı başında kimsenin itibar ettiğini sanmıyorum.
Soru: Türkiye’nin dahil olduğu Orta Doğu olaylarında iyileşmeler söz konusu olsa bile halen zorluklar var. Suriye özelinde Orta Doğu’da barışçıl bir yol izlenmesi sizce nasıl mümkün?
-Suriye ile alakalı mülahazalarımı bundan yıllar önce beni ziyarete gelen AKP bakanlarına arz etmiş ve onlara 'Suriye’nin hür iradesiyle zamana yayılarak demokratikleşmesine ve gelişmesine destek olunmalı. Esat’a bir dönem, belki iki dönem daha başta kalması için destek olunmalı, siyasi ve maddi olarak imkan verilmeli ki Suriye gerçek modernizasyona ve çok katılımlı yola girsin. Orada Kürtler, Türkmenler, Araplar, Nusayriler, Hristiyanlar ve diğer gruplar hepsinin kendini ifade edebileceği, hepsinin temsil edilebileceği bir idare ortamı olsun. Hepsine aynı haklar verilsin.'demiştim Bu düşüncelerime ne yazık ki iltifat etmediler, tabiri yerindeyse senin aklın ermez o işlere dediler, biz cami imamından tavsiye mi alacağız demek istediler.
Bugün mesele çok daha kompleks hale geldi. Belli konularda Rusya çözücü rol oynadı. Bundan sonrası için Rusya ve Amerika’nın daha fazla insan kaybına ve mağduriyete sebebiyet vermeden çok katılımlı, her halkı kucaklayan bir Suriye’ye geçiş konusunda mutabakata varıp destek olmaları elzemdir.
Suriye için zikrettiğim tespit bazı farklarla birçok bölge ülkesi için de geçerlidir. Gayrimütecanis halkları bünyesinde barındıran bu ülkeler için uzun vadeli tek çözüm bu halkların kendilerinin temsil edildiklerini hissettikleri, vatandaşların dinine ve etnik kimliğine bakılmaksızın temel hak ve hürriyetlerinin garanti altına alındığı katılımcı bir sistemde yaşamalarıdır.