2015 yılında dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran üzerinden muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'yi hedef alan “Sümeyye Erdoğan’a suikast” iddiasına ilişkin dava 8 yıl sonra çöktü. Davada mahkumiyet kararı çıktı. O dönem yandaş medyada çıkan haberlerde sözde suikast talimatı verildiği ileri sürülmüş, muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi alenen suçlanmıştı.
2015 yılında seçimlerden hemen önce dönemin CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran'ı hedef alan “Sümeyye Erdoğan'a Suikast” iddiasına ilişkin dava 8 yıl sonra çöktü.
Sözcü’den Cem Yıldırım’ın haberine göre; Umut Oran, yürüttüğü hukuki süreçteki davayı kazandı. Haberi yayınlayan Akşam ve Güneş gazetesi sorumlu müdürü Mustafa Dolu, Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hakaret suçundan iki kez 1 yıl, 5 ay, 15 gün; iftira suçundan da iki kez, 1 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum edildi.
KURULAN KUMPAS BİR KEZ DAHA TESCİL EDİLDİ
Umut Oran, karar sonrası yaptığı açıklamada “Medya, iktidarın elinde silah olarak kullanıldı ve itibar cellatlığına soyunuldu. ‘Sümeyye Erdoğan'a Suikast yalanı’ olarak bilinen kumpas da bu örneklerden biridir. Şimdi ilk mahkumiyet kararı verildi'' dedi.
Oran, şunları söyledi:
“Bu karar ile bana kurulan kumpas bir kez daha tescil edildi. Umarım Türkiye'de kumpaslar devri artık sona erer. 14 Mayıs'ın anlamı da çok büyük. Bu eşiği aşabilirsek Türkiye'nin son 20 yılında kanıksanan ‘iftira, yalan, tetikçilik, kumpas, linç, küfür alışkanlığı da ortadan kalkacak.
Kuyruklu yalanların açığa çıkarılması için 8 sene hukuk mücadelesi verilmek zorunda kalınmayacak. CHP'nin 15 Mayıs'tan itibaren kumpas devrini sonlandıracak bir düzen kurması gerektiğine inanıyorum. Bu kirli dönemin tüm kumpasçıları bulunmalı. Böylece başka masumların da yıllarını çalamazlar.”
O dönem yandaş medyada çıkan haberlerde sözde suikast talimatı verildiği ileri sürülmüş, muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi alenen suçlanmıştı. Haberlerde fuatavni_f hesabı ile CHP’li Umut Oran ve saslojal isimli kullanıcı arasında suikast yazışmaları olduğu ileri sürülmüş ve bazı yazışmalara yer verilmişti. Yandaş medyada boy boy yer verilen bu yazışmaların tamamen kurmaca olduğu da dava sürecinde ortaya çıkarılmıştı.