Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi ruhunun ufkuna yürüyeli bir yıl geride kaldı. Dünyanın birçok ülkesinde Hocaefendi için vefa ve dua programları organize edilirken, Samanyoluhaber.com yazarlarından Numan Yılmaz Yiğit de Hocaefendi'yi bir kez daha köşesine taşıdı.
Muhterem Hocamız Fethullah Gülen Hocaefendi'yi, ruhunun ufkuna yürümesinin birinci yılında, dünyanın dört bir yanında yüz binlerce seveni ile beraber anarken, Erhamürrâhimîn olan Rabbimizin rahmetine, "Amin"lere vesile olması niyetiyle dualarımızı dergâh-ı ilâhiyeye arz etmek istiyoruz:
"Ya İlahe'l-âlemîn yâ Erhamerrahimîn,
Bizlere ihsan ettiğin/edeceğin bin bir türlü lütuf ve nimetlerin için hamd ü senâlar ediyor, bizleri huzuruna kabul etmeni, takdirine uygun ise dualarımıza icabet etmeni talep ediyoruz. Habib-i Ekrem'in Muhammed Mustafa'ya sayısız salât ü selâm ediyor, onun rehberliğinde, onun dualarına dualarımızı ekleyerek, senden içine düştüğümüz hata ve günahlardan dolayı affımızı, rahmetini, keremini diliyoruz. Sen bizleri bağışla ve mağfiretine mazhar kıl Yârabbi,
Senin mükerrem kulların çoktur. Başta Efendimiz (as) olmak üzere nebi ve resuller, peygamberlerin etrafında halkalanan havari ve sahabe-i kirâm, onlara tâbi olan senin veli ve salih kulların her zaman ve her yerde vardır ve olmuşlardır. Sen zaman ve mekânı onlardan hâli bırakmayacağını bizlere bildiriyorsun: 'Şüphesiz Allah, bu ümmete her yüzyılın başında dinini yenileyecek (tecdit edecek) birini gönderecektir.' (Ebû Dâvûd, Melâhim, 1) Bizlerin kalbinde, duygu düşünce dünyamızda Zatını (cc), imanı, dini ve dinî hayatı yeniden canlandıran, yenilenmemize vesile olan o salih kullarından biri de hiç şüphesiz Hocaefendi'dir. Bizleri onunla karşılaştırdığın, tanıştırdığın için kendimizi bahtiyar hissediyor, sana hamd ediyor, şükranlarımızın kabulünü istirham ediyoruz. Sen bizleri sana hakiki kul, Efendimiz'e (as) lâyık ümmet, sahabe-i güzîne yakın, salih kullarına dost, Hocaefendi'ye talebe, kardeş ve arkadaş eyle Yârabbi,
Hocamızın vefatından dolayı ayrılık hüznünü henüz atlatamamış, daha henüz yokluğuna alışamamış olsak da, onu senin rahmetine tevdi etmekle müteselli oluyor, yüce takdirin karşısında tevekkül, teslimiyet ve rıza ile boynumuzu bükerek âlî hükmüne itaat ediyoruz. Ya Bâkî entel Bâkî. Ona olan sevgi ve vefamızın gereği, sana kalkan binlerce el, bu duaya âmin diyen on binlerce dil ile beraber senin huzuruna geldik. Huzura kabulümüzü fırsat bilerek, onun hakkında şehadette bulunmak, hayırla anmak, ondan râzılığımızı sana tekrar bildirmek istiyor, rahmetine vesile olması ümidiyle onun için yapacağımız dua ve istirhamlarımızı yüce dergâhına arz ediyoruz, sen kabul buyur Yârabbi,
Ya Erhamerrahimîn
İlk tanıdığımızdan bu yana Hocamızı kâmil bir mümin, ihlâslı bir Müslüman, peygamber ahlâkıyla ahlâklanmış bir insan olarak gördük, öyle tanıdık, öyle bildik. Sözleri davranışlarıyla, davranışları da sözleriyle bir bütünlük içinde hep aynıydı. Şahit olduğumuz kadarıyla hayatında ve davranışlarında hiç iç dış farklılığına, söz amel çelişkisine rastlamadık. Dinde ve dinî yaşamada samimi idi. Allah'ı çok sever, onu andığı zaman kendi ifadesi ile 'burnunun kemikleri sızlardı.' Allah'ı sevmekle kalmaz, hayatının her bir karesinde milimi milimine O'nun emir ve yasakları çerçevesinde yaşamaya çalışır, daima O'nun (cc) rızasını gözetirdi. Efendimiz'i (as) de âşıkâne sever ve her zaman ona bağlı yaşardı. Ne zaman ondan bahsetse, hürmet ve saygısından dolayı ayağa kalkma hamlesi yapardı. Onun Allah Resulü'ne muhabbeti mücerret bir sevgiden ibaret değildi. Muhabbetin ötesinde onun sünnetine sımsıkı bağlı yaşar, âdâbına kadar, kılı kırk yararcasına onu hayatına hayat kılmaya çalışırdı. Sadece Allah ve Resulünü sevmek, itaat etmek, ittiba etmekle kalmaz, 'Keşke sevdiğimi sevse cümle kamu cihan der,' Zatını ve Habibini (as) başkalarına da sevdirmek yolunda gece uykuları kaçar, dertten hastalanır, ızdıraptan kıvrım kıvrım iki büklüm olur, ama bu sevdadan da asla vazgeçmedi. Gerek şahsî kulluk hayatında gerekse de teşvik ve tavsiye ettiği Hizmet projelerinde hiçbir zaman dünyevî bir çıkar peşinde olmadı. Tek maksadı insanlığa yararlı olmak ve salih amellerle Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanmak idi. Hayatını bu gayeye vakfettiğine, bundan başka hiçbir şeyi bu kadar arzulamadığına binler yüz binler olarak şahidiz. Riya ve gösterişten tiksinti duyar, ihlâs-ı etemmi hedeflerdi. Dünyadan zaruri ihtiyacı ne kadarsa ancak o kadarla yetinir, zâhidâne yaşardı. Gecesi dua, evrâd-ı ezkâr ve ibadet-i taatle dopdolu, gündüzü okuma, tefekkür ve yazma, insanlara Allah yolunda irşat, tebliğ ve rehberlikle geçerdi. Üstat Bediüzzaman'ın 'Dünya zevki namına bir şey tatmadım' dediği gibi, o da bu mübarek yolda dert, ızdırap ve çile ile dolu bir hayat sürdü, 'maddî mânevî füyûzât hislerinden fedakârlık' içinde yaşadı, kendi rahatını, istirahatini değil, milletini ve insanlığı düşündü. Ve bu dünyadan öylece göçtü, gitti. Arkasında çok iyi bir Müslümanlık temsiliyle örnek alınabilecek bir hayat yaşadı. Dost, düşman herkese gerçek bir kul, hakiki bir Kur'an talebesi, tam bir peygamber vârisi nasıl olur, onu gösterdi. Geride istifade edilebilecek onlarca eser, izinde yürünebilecek doğru bir yol, takip edilebilecek bir şehrah, büyük, mânevî bir miras bıraktı. Biz onun gerçek bir mümin, kâmil bir Müslüman, peygamber vârisi bir âlim, çağı Kur'an ve iman zâviyesinden yorumlayan bir mütefekkir, insanlara Allah ve Resulünün yolunu gösteren bir rehber, bir aksiyon insanı olduğuna bütün ruh-u cânımızla şehadet ederiz. Ya İlâhi, senin Nebi-yi Zîşân'ın diliyle 'Sizler yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz' diye haber verdiğin gibi (Buhârî, Cenâiz, 82), bizler de onun böyle biri olduğuna senin dergâh-ı izzetinde onun namına şahitlik etmek istiyoruz. Yârabbi, sen bizim onun hakkındaki bu hüsn-ü şehadetimizi kabul eyle!
Ya İlahe'l-âlemîn yâ Ekramel'ekramîn,
Habibin, Efendimiz'in (as) dilinden dökülen bir duada "Allah'ım! Senin sevgini, Seni sevenlerin sevgisini ve beni Sana yaklaştıracak amelleri sevmeyi (bana nasip et)" (Tirmizî, Daavât, 3235) buyuruluyor. O, vaaz ve sohbetleri, yazdığı eserleri, hâl ve yaşayışıyla bizlere başta Seni, Seni en çok seven Efendimiz'i (as), O'nu (as) canlarından öte seven sahabe-i kirâmı (ra), dine hizmet etmiş salih kullarını anlattı ve sevdirdi. Bizlere iman ve kullukla beraber, Sana yakınlaşmamıza vesile olacak salih amelleri anlattı, tanıttı ve benimsetti. Bizler onun talim ve terbiyesiyle bunların önemini fark ettik, onun telkin, teşvik ve tavsiyeleriyle onları tabiatımızın bir parçası haline getirdik. Eğer bugün kâmil manada bir iman kazanmayı hedefliyor, kâmil manada bir Müslüman olmayı arzuluyorsak, bu başta Senin hidayetinle, sonra da onun içimizde oluşturduğu aşk ve iştiyakladır. Yârabbi, biz kullarına Seni sevdireni, Sen de sev. Seni sevenleri sevdiren Hocamızı öbür tarafta ashabına yâren, salih kullarına dost ve arkadaş eyle. Bizlere Sana kurbiyete vesile olan salih amellere giden yolu gösteren/kazandıran Hocamıza, onlardan hasıl olan sevaplardan bir mislini, sadaka-i câriye hükmünde, "es-Sebebu kelfâil - Sebep olan yapan gibidir", "Hayra delâlet eden hayır işlemiş gibidir" (Müslim, İlim, 16) hakikatlerince onun hasenât hazinesine koy, onu da müstefit eyle.
Ya İlahe'l-âlemîn yâ Esmâa's-Semi'în
Onun pek çok salih amelinin yanında, Senin de bildiğin bir tanesi vardır ki, onu da Sana hamd ve şükre, rahmetine vesile olması niyazıyla zikretmeden geçemeyeceğiz. Bizler aslında pek çoğumuz itibarıyla bu 'salih amelin' birer meyvesi sayılırız. O da Zatını, Peygamberi'ni (sav), salih insanları seven, hayırlı, faydalı, salih işler peşinde koşturan 'salih bir neslin' yetişmesine zemin hazırlamasıdır. Allah'ın inayeti ile, onun vesile olduğu bu meşcerelikte yüz binlerce 'salih amel sahibi iyi insan' yetişmiş ve hâlâ da yetişmeye devam etmektedir. Bizler, bizlere bu günleri, bu zemini hazırlamaya vesile olan Hocamızdan razıyız. Sen de ondan razı ol, ona rahmetinle muamele buyur. Buyur ki, bizler her ne kadar çevre kültürüyle Seni tanımış bilmiş olsak da ekseriyet itibarıyla gerçek manada mümin ve Müslüman olmanın farkına onun sayesinde vardık. Kitâb-ı Mübîn'inde 'Allah'ın razı olması en büyük şeydir' (Tevbe, 9/72) buyurmana rağmen, bir insanın hayatındaki en mühim 'iş'in, Senin rızanı, 'Rıza-i İlâhîyi kazanmak olması gerektiğini bize hatırlatan, öğreten o oldu. Buna vesile olabilecek en önemli amelin, 'Allah'ın kullarına Allah'ı sevdirin ki Allah da sizi sevsin' (Kenzu'l-Ummal, 15/1186) hadisinin mucibince Seni insanlara sevdirmek, 'İ'lây-ı Kelimetullah - Yüce olan Allah'ı gönüllerde lâyık olduğu yere koyma' olduğunu ondan duyduk, ondan dinledik. '"Muhakkak ki, bu iş, gece ve gündüzün ulaştığı yerlere ulaşacaktır' (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/103) müjdesi ile 'Nam-ı Celîl-i Muhammedîyi' dünyanın dört bir yanına ulaştırmayı ilk defa ondan ders aldık. Sebepler planında 'İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır' (Buhârî, Mağâzî, 35) hadisinin nasıl projelendirilmesi gerektiğini bizlere o gösterdi, o rehberlik yaptı. Bizlere Senin rızanı, onun önemini, onu tahsil yollarını gösteren Hocamızı Cennetü'l-Firdevs'inle mükâfatlandır, onu rıdvânına, rü'yet-i cemâline mazhar eyle Yâ Rabbi, bizleri de Senin rızanı kazanmaktan, o rızayı kazandıracak hayırlı salih amelleri işlemekten, âleme yüce adını duyurma hizmetinden bizleri mahrum etme Yâ Rabbi!
Ya Rabbe'l-âlemîn ve yâ Emîne'l-Müminîn
O, hayatta olduğu sürece Kur'an ve sünnete, Senin mübarek emanetlerine sahip çıktı, emanette 'emin' oldu. Onu nasıl emanette emin kıldı isen, Senin namına bizlere bıraktığı emanetlerde de bizleri 'emin' kıl, bizleri buna muvaffak eyle Yârabbi!
Ya Rabbe'l-âlemîn ve yâ Esra'ul-Mucîbîn,
Bizler "Allah'ım! Senden Nebin Muhammed'in (as) istediği hayırların tümünü ister, Sen'den sığındığı bütün kötülüklerden Sana sığınırız" (Tirmizî, Deavât, 3521) diye dua ettiğimiz gibi, Hocamızın hayatta iken yaptığı bütün dualara 'Âmin' der, korktuğu, endişe ettiği, korumanı, muhafaza etmeni istediği hususlardan da Sana sığınır, bizleri muhafaza buyurmanı dileriz Yârabbi,
Ya Rabbe'l-âlemîn ve yâ Erhamerrahimîn
Hocamıza rahmet ve mağfiretinle muamelede bulun. Onun için yaptığımız duaları kabul buyur. Onun namına okunan dua ve hatimlerden hasıl olan sevapları başta Efendimiz'in (as) mübeccel mutahhar ruhuna, sonra da enbiya ve evliyâ-i kirâma, Hocamıza hediye ediyoruz, onu rahmetinle kuşat, bağışla, derece ve makamını âlî eyle! Ya Ğaffâr, Yâ Rahîm,
Ya İlâhi ve yâ Erhamerrahimîn
Bu vesile ile bizleri de iman-ı kâmile, hâlisâne kulluğa, Seni görüyor gibi yaşamaya muvaffak kıl! Sırât-ı müstakimden ayırma! Nebilerin, sıddîklerin, salihlerin, âbid ve zâhid kullarının yoluna ulaştır! Bizleri büyüklerimize, Hocamıza lâyık eyle! Nefis ve şeytanın altı cihetten gelen vesvese ve dürtülerine karşı bizleri, akl-ı selim, hiss-i selim, kalb-i selim, vicdan-ı selim ile, iman, iz'an ve insafla mukabeleye muvaffak eyle! Bizleri her türlü kaybetmekten muhafaza buyur. Dine, insanlığa hizmet yolundan mahrum etme! Hata ve günahlarımızı bağışla,
Duanın külliyet kesb ettiği böyle bir anda, Senden ihlâsı, yakîni, ihsan şuurunu, hizmet duygu düşüncesinde istikrarlı olmayı dua ediyoruz. Dünyanın değişik yerlerinde, bilhassa ülkemizdeki mazlum mağdurlara bir çıkış yolu lütfet, sıkıntı ve ihtiyaçlarını gider! Başımızdaki bela ve musibetleri def ve refet! Bizleri Rahman ve Rahîm isminle kuşat, katından bir yardım, bir üns lütfet. Ölmüşlerimize rahmet, hayatta kalanlara sağlık, sıhhat ve afiyet ihsan buyur. Âmin, elfü elfü âmin.
Not: Muhterem Hocaefendi’nin ruhu için El-Fâtiha