Hollanda’dan çarpıcı Hizmet hareketi raporu: Türkiye’deki insan hakları ihlalleri tek tek anlatıldı

Hollanda Dışişleri Bakanlığı'nın Hizmet hareketi ile ilgili hazırladığı raporda, Türkiye’deki insan hakları ihlalleri tek tek anlatıldı. Reşit olmayan kız çocuklarının da aileleri ile birlikte gözaltına alınarak haklarında dava açıldığı belirtilen raporda, Hizmet hareketi mensuplarına yönelik takip ve tutuklamaların sürdüğü vurgulandı. Raporda ayrıca Türk hükümetinin AİHM kararlarını uygulamadığı, Hizmet hareketi ile bağlantısı tespit edilenlerin işten çıkarıldığı ve bir daha başka bir işe alınmadığı vurgulandı.
Hollanda Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’den gelen iltica başvurularını değerlendirirken esas aldığı “Türkiye hakkında Resmi Raporu” yaklaşık bir buçuk yıl sonra güncelledi. Hükümet, ayrıca raporu kendi web sitesinde paylaştı.

Bold Medya'da yer alan habere göre raporda, Gülen’in vefatından sonra hareketin gönüllülerine yönelik takiplerin halen devam ettiği belirtilirken, 10 Ocak ile 23 Ekim 2024 arasında yapılan operasyonlarda 1.824 kişinin tutuklandığı kaydedildi. Raporda tutuklanan kişilerin durumu hakkında belirsizlikler bulunduğu ifade edildi.

Muhalifler de Hedefte

‘Kız Çocukları Davası’na da değinilen raporda, sadece Hizmet Hareketi üyelerinin değil, diğer muhaliflerin de aynı bahaneyle tutuklandıkları vurgulandı. Ceza avukatı Dilek Ekmekçi’nin, devlet kurumlarında çocuklara yönelik cinsel istismar konusunda eleştirilerde bulunmasının ardından, Hizmet Hareketi’ne üye olmakla suçlanarak tutuklandığına dikkat çekildi.

Bununla birlikte, Hizmet Hareketi ile ilişkili olduğu belirtilen kişilerin ailelerine yönelik baskıların da devam ettiği not edildi. Özellikle, iş adamı Akın İpek’in 78 yaşındaki annesi Melek İpek’in tutuklanmasının bu kapsamda yapıldığı belirtildi.

Gıda Yardımı Yapanlar Tutuklanıyor

Raporda, tutuklanan Gülenistlere ve/veya ailelerine gıda desteğinde bulunanların, yeniden yapılanma gerekçesiyle tutuklandığı hatırlatıldı.

AİHM Kararları Uygulanmadı

AİHM’deki dosyaların yüzde 37’sinin Türkiye’den olduğu belirtilen raporda, yazının yazıldığı tarihte AİHM’nin 62.250 dosyası bulunduğu ve bunların 23.150’sinin, yani %37,2’sinin Türkiye’den geldiğinin altı çizildi. Yüksel Yalçınkaya kararı gibi Hizmet hareketinin lehine olan kararların Türk hükümeti tarafından uygulanmadığı ifade edildi.

İşten Çıkarılanlar Başka Bir İşe Alınmıyor

Raporda, Hizmet hareketi ile bağlantılı soruşturulan kişilerin zorla işten çıkarıldığında, bunun Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) veritabanına kaydedildiği hatırlatılarak “Bu kayıt, işten çıkarılan kişilerin yeni bir iş bulmalarını zorlaştırıyordu. Yeni bir işe başvurduklarında hem kamu hem de özel sektördeki potansiyel işverenler, SGK portalı aracılığıyla bu kaydı görebiliyordu. Çoğu, bu tür kayıtlara sahip kişileri işe almayı reddediyordu.” denildi.

Hollanda Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan güncel raporun Türkçe çevirisinin bir bölümü şöyle;

“Bu kişiler, 1999 yılında Pennsylvania (ABD)’ya yerleşen İslam vaizi Fethullah Gülen’in takipçileridir. Gülenistler, hareketlerine Hizmet (‘hizmet’) adını vermekte olup, bu ad, organizasyonun yansıtmak istediği hayırsever boyutu vurgulamaktadır. Hizmet Hareketi, katı bir şekilde tanımlanmış bir organizasyon değildir. Resmi üye olunamaz ve bir harekete giriş ritüeli yapılması gerekmez. Bu hareket, Türkiye’de yasaklanmadan önce dini, eğitimsel ve toplumsal kurumların sıkı olmayan bir şekilde bir araya gelmesinden oluşuyordu. Hareketin dağınık organizasyon yapısı nedeniyle, kapsamının tam olarak belirlenmesi zordur. 2010 yılı civarında Türkiye’de tahminen sekiz ila on milyon insan, bir şekilde Hizmet Hareketi ile bağlantılıydı. Profesör Caroline Tee, 2016’dan önceki sadık takipçi sayısının yarım milyon ile iki milyon arasında olduğunu tahmin etmektedir.”

4.4 Hukuki Süreç ve Toplumsal İlişkiler

Hukuk Duruşması

Önceki rapor, ByLock ve Bank Asya ile ilgili kriterlerin yargıdaki kullanımının sıkılaştırıldığını bildirmişti. Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yargıtay’ın bazı kararları, ByLock ve Bank Asya kriterlerinin, Hizmet hareketi ile bağlantıyı kanıtlamak için hangi koşullar altında kullanılabileceğini netleştirmişti. Bir kaynağa göre, bu kararların pratikte ne kadar uygulandığı belirsizdi. Bazı alt mahkemeler, üst mahkemelerin kararlarını göz ardı ettikleri için (bkz. paragraf 3.2), yargı sektöründe karmaşık bir durum ortaya çıkmıştı.

Yalçınkaya Davası

Bu dönemde, Yalçınkaya davası dikkat çekti. Eski bir öğretmen olan Yalçınkaya, 2016’da tutuklanmış ve 2017’de Hizmet hareketine üyelik suçundan altı yıl üç ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Cezalandırma, büyük ölçüde ByLock uygulamasını kullanmış olmasına dayanıyordu. 26 Eylül 2023’te, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Yalçınkaya’nın davasında adil bir yargılama yapılmadığına karar verdi. Ancak Türk yetkililer, AİHM kararını göz ardı etti. Yalçınkaya, cezasını tamamlamış olmasına rağmen, yurtdışına çıkış yasağı hala geçerliydi.

Yazının yazıldığı tarihte, AİHM’nin 62.250 dosyası bulunduğu ve bunların 23.150’sinin, yani %37,2’sinin Türkiye’den geldiği bildiriliyordu. Bu davaların kaçının Hizmet hareketi ile ilişkili olduğu belirsizdi. AİHM’nin Yalçınkaya kararı Türkiye tarafından göz ardı edildiği için, binlerce ByLock kullanıcısının da haklarını elde edemeyeceğinden endişe ediliyordu.

HRW ve bir avukata göre, Türkiye’deki yargılama, Gülen davalarında tutarsızdı. Aynı delillerle bir kişinin beraat ettiği, diğerinin ise mahkum olduğu durumlar oluyordu.

Zorla İşten Çıkarılmalar

Acil durum (2016-2018) sırasında zorla işten çıkarılan kişiler, bu dönemde bazı sorunlar ve engellerle karşılaştılar. Acil durum sırasında, binlerce hakim ve savcı, Hizmet hareketi ile (iddia edilen) bağları nedeniyle işten çıkarılmıştı. Bazıları, zorla işten çıkarılmalarını başarıyla dava etti. Bu dönemde, Türk Danıştay’ı, o dönemde zorla işten çıkarılan 450 hakim ve savcının görevlerine geri dönmelerine karar verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kararı kamuoyunda “kabul edilemez” olarak nitelendirdi ve bunun ardından Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) 387 hakim ve savcı hakkında yeni bir soruşturma başlattı.

Mart 2022 tarihli rapor, bir kişinin (iddia edilen) terör bağlantıları nedeniyle zorla işten çıkarıldığında, bunun Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) veritabanına kaydedildiğini belirtmişti. Bu kayıt, işten çıkarılan kişilerin yeni bir iş bulmalarını zorlaştırıyordu. Yeni bir işe başvurduklarında hem kamu hem de özel sektördeki potansiyel işverenler, SGK portalı aracılığıyla bu kaydı görebiliyordu. Çoğu, bu tür kayıtlara sahip kişileri işe almayı reddediyordu. Vatandaşlar, bu tür bir kaydı e-devlet platformları aracılığıyla kontrol edebiliyordu. E-devlet, Türkiye’deki vatandaşlar için dijital bir devlet hizmeti platformudur.

Bu uygulama, raporun yazıldığı dönemde de geçerli olmaya devam etti. Bir kaynak, zorla işten çıkarılan ve (iddia edilen) Gülen bağlantıları nedeniyle işten çıkarılan eski bir savcıyı bildirdi. Bu kişi, işten çıkarılmasının ardından akademik dünyada bir kariyer yapmayı hedeflemişti. Ancak her defasında, üniversiteler bu kişiyi işe almak üzere olduğunda, SGK veritabanındaki kayıt nedeniyle işlem duraklıyordu.

Yalçınkaya, cezasını tamamlamış olan Gülenist öğretmen, mesleğini icra edememişti. SGK’daki işten çıkarılma kaydı nedeniyle başka bir yerde çalışamamıştı ve Fransa’daki kardeşlerinden maddi destek almak zorunda kalmıştı.

Serbest Bırakılan Gülenistlerin Yeni Sorunları

Serbest bırakılan Gülenistlerin, Türk yetkilileriyle yeniden sorun yaşama riski taşıyıp taşımadığı belirsizdi. Bir kaynak, yetkililerin serbest bırakılan Gülenistleri yeniden cezalandırmaya sıcak bakmadığını belirtti. Diğer bir kaynak ise, serbest bırakılan Gülenistlerin yetkililer tarafından izlendiğini, eğer başka Gülenistlerle yeniden bağlantı kurarlarsa, yeni sorunlarla karşılaşma riski taşıdıklarını belirtti. Bu kaynak, “bağlantı kurma” ve “yeni sorunlar” terimlerinin ne anlama geldiğini açıklamadı.

4.5 Gülenistlerin Aile Üyeleri

Önceki rapor, özellikle yüksek rütbeli Gülenistlerin aile üyelerinin, Türk yetkililerinden olumsuz bir ilgiyle karşılaştığını bildirmişti. Bu durum, raporun yazıldığı dönemde de devam etti. Türk yetkililer, önde gelen bir Gülenist olan Akın İpek’in 78 yaşındaki annesini tutukladı. İpek, yurt dışına kaçan bir iş adamıydı.

(İddia Edilen) Gülenistlerin aile üyeleri, toplumsal ilişkilerde ve iş gücü piyasasında zorluklar yaşayabiliyorlardı. Bir kaynak, (iddia edilen) Gülenistlerin aile üyelerinin bazı sosyal hizmetlere erişimlerinin engellendiğini duymuştu. Başka bir kaynak ise, zorla işten çıkarılan bir hakimin oğlunun örneğini verdi. Bu kişi, babasının geçmişi nedeniyle hiçbir devlet görevine atanamamıştı.

4.6 Yurt Dışındaki Gülenistler

Önceki raporlarda, Türk yetkililerinin Hizmet hareketine karşı mücadelesinin yalnızca Türkiye sınırlarıyla sınırlı kalmadığı belirtilmişti. Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT), bazen yabancı güvenlik hizmetleriyle işbirliği yaparak, yurt dışındaki Gülenist şüphelilerini Türkiye’ye geri getirmişti.
Raporun yazıldığı dönemde, Türk yetkilileri, yurt dışında bulunan Gülenistleri Türkiye’ye getirme çabalarına devam etti. Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite (CAT), bu uygulamanın “sistematik” olduğunu sonucuna vardı. Aşağıdaki örnekler, durumu açıklamak için verilmiştir ve bu liste tam değildir.

Ekim 2023 başında, MİT, Tacikistan’dan Koray Vural adlı bir Gülenist şüphelisini Türkiye’ye getirdi. Vural, Orta Asya’daki Hizmet hareketi faaliyetlerini koordine etmekle suçlanıyordu ve Pennsylvania’daki Gülen’i ziyaret etmişti.

Aralık 2023 sonunda, MİT, Cezayir’de iki Gülenist şüphelisini tutukladı; Mustafa Tan ve Mustafa Bircan. Bu kişiler, Cezayir’de Hizmet hareketi faaliyetlerinde bulunmakla ve Hizmet hareketinin liderleriyle ABD’de irtibat kurmakla suçlanıyordu. Daha önce, Kuzey Afrika ülkesi 2020’de bir Gülenist şüpheliyi Türkiye’ye iade etmişti.

18 Ekim 2024’te, Kenya, Türkiye’nin talebi üzerine dört Türk vatandaşını iade etti. Bu kişiler, Kenya’da mülteci statüsü kazanmış ve Hizmet hareketine bağlıydılar. İade edilen kişiler Mustafa Genç, Öztürk Uzun, Alparslan Taşçı ve Hüseyin Yeşilsu’ydu. Genç, Hizmet hareketine ait Omeriye Vakfı tarafından kurulan bir özel okulun müdürüydü. Kenya hükümeti, dört Türk vatandaşının Türkiye’ye zorla geri gönderildiğini yazılı bir açıklama ile doğruladı. Kenya yetkilileri, sadece Türk iade talebini kabul ettiklerini belirtti. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), iade edilen kişilerin durumuyla ilgili “son derece endişeli” olduğunu ifade etti. Kenya’daki sivil toplum kuruluşları koalisyonu, Amnesty International’ın Kenya şubesinin de dahil olduğu bu iade işlemini kınadı. Koalisyon, bunun, mültecilerin kendi ülkelerine geri gönderilmesinin yasaklandığı ve zulme uğrama riski taşıyan bir ilkeye, yani “non-refoulement” ilkesine bir ihlal olduğunu belirtti. Daha önce, 2021’de Gülen’in kuzeni, Doğu Afrika ülkesinden Türkiye’ye getirilmişti.

Aralık 2024’te The Washington Post’un yaptığı bir araştırmaya göre, yukarıda belirtilen iade işlemleri, daha geniş bir transnasyonal baskı deseninin parçasıydı. Son on yıl içinde, yurt dışından Türkiye’ye 118 kişi getirilmişti. Bu kişilerin neredeyse tamamı, Hizmet hareketine bağlıydı ve özellikle Hizmet hareketinin önde gelen temsilcileri ve doğrudan Gülen ile bağları olan kişilerdi. Türkiye’ye döndüklerinde, iade edilen kişiler, silahlı terör örgütüne üyelik suçlamasıyla yargılanıyordu. Bilindiği kadarıyla, bu kişilerden hiçbiri beraat etmemişti. The Washington Post, bu bulgularını, Batılı ve Türk hükümet yetkilileri, BM danışmanları ve iade edilen kişilerin yakınlarıyla yapılan onlarca röportaja dayandırıyordu. Ayrıca, Amerikan gazetesi, Türk mahkeme belgeleri ve BM belgelerine de başvurmuştu.

31 Aralık 2024’te, Kırgızistan yetkilileri, Kırgızistan’daki Hizmet hareketine ait tüm okulların, Türk Maarif Vakfı’na (TMF) devredildiğini duyurdu. Bu vakıf, yurtdışında eğitim hizmetleri sunmaktadır. Türk yetkilileri, 2016’da TMF’yi, Hizmet okullarını devralmak amacıyla kurmuştu.
25 Şubat 2025 20:25
DİĞER HABERLER