Horlama deyip geçmeyin

Horlama deyip geçmeyin -PAÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kara: -Hastanın her gece horlama ve nefes kesilmesi varsa bu ölüme yol açabilir. Bu hastaların mutlaka uyku testi yaptırmalarını ve tedaviye başlanmalarını tavsiye eder
DENİZLİ (A.A) - Sebahatdin Zeyrek - Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cüneyt Orhan Kara, horlamanın basite alınmaması gerektiğini, bunun uykuda nefes kesilmesi hastalığının bir göstergesi olabileceğini belirterek, Hastanın her gece horlama ve nefes kesilmesi varsa bu ölüme yol açabilir. Bu hastaların mutlaka uyku testi yaptırmalarını ve tedaviye başlanmalarını tavsiye ederim dedi.
     Kara, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocuk yaşlardan itibaren görülebilen bir hastalık olan horlamanın tek başına önemli bir sorun teşkil etmediğini, ancak uyku apnesi denilen nefes kesilmesinin en önemli belirtisi olduğunu ifade etti.
     Horlama esnasında nefesin kesilebildiğini, bunun çocuklarda daha hafif şekilde olduğunu ve iç çekmesi şeklinde gözlemlendiğini dile getiren Kara, horlama ve nefes kesilmesinin çocuklarda gece altına kaçırma, iyi uyuyamadıkları için okul başarısının düşmesi ve davranışlarında aşırı sessiz, sakinlik ya da aşırı sinirlilik haline yol açabildiğini anlattı.
    
     -Erişkinlerde hayati tehlikeye yol açıyor-
    
     Kara, horlama ve beraberinde gelen uyku apnesinin yetişkinlerde çok daha ciddi sorunlara yol açtığını vurgulayarak, Uyku apne hastalığınız varsa, uykuda horlamalar arasında nefesiniz birden kesiliyorsa uzun dönem sonuçları çok kötüdür. Tedavi edilmediği sürece yüksek tansiyon, kalpte kalıcı ritm bozuklukları, uzun dönemde koroner kalp hastalıklarını arttırabilir. Hastanın her gece horlama ve nefes kesilmesi varsa bu ölüme yol açabilir. Bu hastaların mutlaka uyku testi yaptırmalarını ve tedaviye başlanmalarını tavsiye ederim diye konuştu.
    
     -Yaşla birlikte artıyor-
    
     Horlamanın yaşla birlikte arttığını, artışın 20-30lu yaşlardan itibaren hızlandığını bildiren Kara, şunları kaydetti:
     Türkiyede yapılan çalışmalarda horlamanın her 10 yaştan sonra katlanarak arttığı ortaya çıkmıştır. Horlama erkeklerde daha çok oluyor, kadınlarda ise menopozdan sonra artıyor. Hastanemize gelen hastalarda en çok aşırı kilo, sigara tiryakiliği, düzenli alkol kullandıkları için horlama şikayeti görüyoruz. Anne ve babamızdan aldığımız genetik özelliklerimizden dolayı burnumuz dar ve küçükse, burun içinde eğrilikler ve tıkanıklar mevcutsa çene ve yüz yapısı horlamayı arttırabilir.
    
     -Horalama ve uyku apnesi tedavisi-
    
     Prof. Dr. Cüneyt Orhan Kara, horlama ve uyku apnesinin mutlaka tedavi edilmesi gerektiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
     Yapılan testte uykuda nefes kesilme sayısı 5in altındaysa, hastanın gündüz uyuklama şikayetleri yoksa o zaman basit horlama diyoruz. Basit horlamanın tedavisi kolaydır. Kilosu ve sigarası varsa bunları azaltarak önleyebiliyoruz. Yine yumuşak damak kesimine radyo frekansı uygulayabiliyoruz. Bunlar lazer cerrahisi dediğimiz, ayakta yapılan küçük uygulamalardır, tıpkı diş dolgusu yaptırmak gibidir. Ama horlama esnasında nefes kesilme sayısı 5ten fazlaysa hastanın daha detaylı incelenmesi ve daha farklı tedavilere ihtiyaç olabilir. Bu hastalarda hastalığın şiddetine göre göğüs hastalıkları anabilim dalı ile çeşitli tedaviler uyguluyoruz. Hastalarımızın bademcikleri büyükse, yumuşak damak sarkıksa, dil yükü büyükse ameliyat edebiliyoruz.
    
     Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu
02 Şubat 2013 11:40
DİĞER HABERLER