Hoşgörü çağına doğru

Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih yeni köşe yazısını 'Hoşgörü çağına doğru' başlığıyla kaleme aldı.
         Hz. Yusuf Aleyhisselam kardeşleri tarafından kuyuya atılırken ‘Ben sizi affettim’ demiş olsaydı, bu söz pek bir şey ifade etmezdi belki de alaylara ve gülüşmelere vesile olurdu. Ama Mısır’a Aziz olup, kardeşleri de perişan bir halde suçlular halinde “Acaba ne olacak, Yusuf bize ne ceza verecek?” diye bekleşirken söyleyince, elbette çok büyük bir mânâ ifade eder.

         M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin çok öncelerden söyleyip yazdığı sözleri 1998’de derlenip bir kitap olmuş ve Prizma ismiyle neşredilmiş. Bu kitapta DİYALOG ile ilgili üst üste sorulara cevap verilirken mesele şöyle hitama erdiriliyor: “Eğer bu hali (Yani diyalog ve hoşgörü) bundan sonra da devam ettirebilirsek, ÇOK  KISA  BİR  ZAMAN içinde şu anda varılmış olan noktadan daha ötelere  ulaşmamız mukadderdir. Elbette ki, bu ÂHENGİ  BOZMAK  İÇİN  DIŞTAN  ve  İÇTEN  pek çok MENFİ  TEŞEBBÜS  olacaktır. Ama biz, HOŞGÖRÜNÜN  DEVAMI  için ölüp ölüp dirilecek ve bunu bozdurmamaya çalışacağız. Her yerde tufan tufan sevgi soluklayacak, sevgi ile insanların gönüllerine, gözlerine akmaya bakacak, herkesi gerçekten sevgi ile kucaklayacak ve İNŞAALLAH  21. Asra, HOŞGÖRÜ  ASRI  dedirteceğiz. Bu konuda öyle bir HIRSIMIZ  var ki, böyle bir-iki seneye razı olacak değiliz; biz bir-iki ASRI, hatta kıyamete kadar gelecek bütün asırları HOŞGÖRÜ  ASIRLARI  haline getirmeye karar vermişiz ve bu yoldan dönme niyetinde de  değiliz.”

         Üstad  Bediüzzaman Hazretleri Kastamonu Lâhikasında cihan çağında azameti bulunan bir kaleden ve bu kalenin tamirinden bahsediyor ve “Risale-i Nur, yalnız bir cüz’î tahribatı, bir küçük haneyi tamir etmiyor; belki küllî bir tahribatı ve İSLÂMİYETİ  İÇİNE  ALAN  DAĞLAR  BÜYÜKLÜĞÜNDE  TAŞLARI  BULUNAN  BİR  MUHÎT  KALEYİ  tamir ediyor. Ve yalnız hususî bir kalb ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor, belki bin seneden beri tedarik ve terâküm edilen müfsit âletlerle dehşetli rahnelenen kalb-i umumîyi ve umumun, bilhassa avâm-ı mümininin istinatgâhları  olan İslamî esaslar ve cereyanlar ve şeâirler kırılmasıyla, bozulmaya yüz tutmuş vicdan-ı umumîyi Kur’an’ın icazıyla o geniş yaralarını,  Kur’an’ın ve imanın ilaçlarıyla tedavi etmeye çalışıyor” diye bir beyanda bulunuyor.

         Bu hususta bu gayretleri baltalasalar, köprüleri yıksalar da inşaallah ve Allah’ın inayetiyle biz yolumuza ve işimize devam edeceğiz. Cihanın her tarafında şefkate aç ve muhtaç gönüllere; aklı, kalbi ve vicdanı tatmin olmak isteyenlere elimizdeki imkânlarla yetişmeye çalışacağız. Gidişattan gördüğümüz kadarıyla bu gayretler inşaallah çok güzel imkanlar hazırlayacak ve bütün insanlık âleminde büyük bir itibar ortaya çıkacak. O zaman da Hizmet yine şefkatini gösterecek algı operasyonlarıyla yanıltmış yığınları yine sevgiyle kucaklayacaktır. Çünkü insanlığın buna ihtiyacı var. Kinler ve nefretler, bunlara karşı gerginlikler meydana getirip, kin ve nefretleri körüklemekle halledilemez. Kanla kirletilen şeyler tekrar kanla yıkanamaz… İnşaallah  Cenab-ı Hak bizleri buna muvaffak kılar…
13 Kasım 2025 10:49
DİĞER HABERLER