Hüda Kaya: İsrail zulmünü bile geride bıraktığı günleri yaşıyoruz

HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, inkâr ve imha politikalarında Türkiye Cumhuriyeti'nin İsrail zulmünü bile geride bıraktığı günleri yaşadıklarını belirterek, "90'lara dönülmeyecek diyen hükûmet değil 90'lar, 80'ler, 1930'ları aşan bir kıyım ve bir kıyım harekâtı sürdürüyor." dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 17'nci birleşimi yoklamasız açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Pervin Buldan yönetiyor. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, Dilek Doğan'ın öldürülmesiyle ilgili ortaya çıkan görüntülerin herkesi derinden yaraladığını söyledi.

"İç güvenlik paketi görüşüldüğü zaman, bu kürsüde ne söylediysek onların birer birer ortaya çıkmasından fevkalade büyük üzüntü duyuyoruz." diyen Gök, şöyle devam etti: "Polise verilen aşırı yetkinin bu denli hoyratça kullanılmasının bir nedeni de polise arka çıkan bir sahiplenmedir. Dolayısıyla, Dilek Doğan'ın öldürülmesi sıradan bir olay değildir, bu olayı ölüme kadar götüren süreçte iktidarın bizzat sorumluluğu vardır. İç güvenlik paketi işte, bunun için tehlikeliydi ve bugün bir yurttaşımızın ölümünü izlerken, öldürülmesini izlerken duyduğumuz üzüntü derindir, korkarım ki doğu ve güneydoğuda terörle yürütülen mücadelelerde benzer yöntemler uygulanmasın. Bu konuda hükûmetin tekrar dikkatini çekiyorum ve büyük üzüntümüzü paylaşıyorum."

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı ise "Allah'tan rahmet diliyorum Dilek Doğan'a bir kez daha. Maalesef, üzüntü verici bir olay. Şu anda, hukukta, buradaki yargıdan ortak vicdanı tatmin edecek bir sonuç çıkmasını temenni ederiz. Bu, aynı zamanda, siyasal tartışmalara da son verecek, acıları da dindirecek bir yoldur, hukukun temel görevlerinden birisi de budur." ifadelerini kullandı.

"TANKLAR BALANS AYARI YAPMIYOR; EVLERE, OKULLARA, CAMİLERE BOMBALAR YAĞDIRIYOR"

HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, insanlık tarihinde yüzlerce örneği olduğu gibi yine kötülük ve zulmün ayyuka çıktığı karanlık bir süreçten geçildiğini ifade etti.

"28 Şubat'ta, Sincan'da tanklar yürüdüğünde halka savaş açıldı. 'Millî iradeye, inancımıza darbe yapılıyor.' demiştik." diyen Kaya, şunları söyledi: "Şu anda onlarca tank şehir merkezlerinde, mahalle aralarında balans ayarı yapmıyor; evlere, okullara, camilere bombalar yağdırıyor. Dolayısıyla, bu manzara bize şunu göstermiyor mu? Sayın Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi: Şehir merkezlerine, sokaklarına tankla, topla giren devlet meşruiyetini çoktan yitirmiştir. Siyasi iktidar yüzde 5 dahi oy alamadığı yerlerde tankla, topla tahakküm kurmaya çalışıyor ve yüzde 90-95 oyla seçilmiş belediye başkanlarını, vekilleri yerlerde sürüklüyor, gaz ve TOMA'larla müdahale ediyor, evlerini basıyor ve atanmışlar eliyle seçilmişleri zindanlara gönderiyor. Bir darbenin ve işgalin daha büyük işareti ne olabilir? Haftalardır gün geçmiyor ki evlerinde katledilen kadınların infaz haberleri gelmesin. Dilek Doğan ve Hediye Şen onlarca örnekten sadece 2 tanesi."

"AYLARCA BAŞÖRTÜLÜ BACIM DİYEREK KABATAŞ YALANLARIYLA GÜNDEMİ OYALAYANLAR"

"Aylarca 'başörtülü bacım' diyerek Kabataş yalanlarıyla gündemi oyalayanlar ve olmayan görüntülere inananlar, işte size hakikat ve görüntüler: Abdest almaya giderken devlet güçlerince katledilen 2 çocuk annesi Hediye Şen'in cansız bedenini görmeniz sizin için yeterli değil mi?" diye soran Kaya, şunları ekledi: "Canlı bomba öldürüldü diye manşetler atılan Dilek Doğan'ın katledilme görüntüleri… Ailesinin gözünün önünde kurşunlandığında, Dilek yere düştüğünde ambulans çağırması gereken güvenlik, kolluk güçleri, acıyla isyan eden ağabeyi ve babası için defalarca kelepçe istiyorlar. İşte, halka karşı gönderdiğiniz polislerin yazdığı binlerce destandan bir tanesi. Sabahtan akşama, 7/24 saat sosyal medya ve ana akım medyası, yalan, iftira ve hakaretten başka bir şey yapmayan kalemşörler ve hakkında 'Terör örgütü temsilcisi' başlıklarıyla haberler yayınlayanlar tam devlet desteği almaya devam ederken devletin ve iktidarın zulmüne ve israfına işaret eden, tek bir paylaşımda bulunan Diyanet görevlileri, din öğretmenleri sorgusuz sualsiz meslekten atılmaya devam ediyor ve haklarında soruşturma başlatılıyor. Aynı şekilde, öğrenciler tek bir tweet için yirmi dört saat içinde cezaevlerine gönderiliyor. Şimdi, şunu soruyorum: Bu, hukukun üstünlüğü mü yoksa üstünlerin hukuku mu?"

"1930'LARI AŞAN BİR KIYIM VE KIYIM HAREKATI SÜRÜYOR"

"Türkiye-İsrail anlaşmaları gündeme düşerken, iki gün önce, İsrail, Suriye'de IŞİD ve Nusra El Kaide'sine karşı savaşan Hizbullah komutanlarına bir hava saldırısı düzenledi." diyen Kaya, "Bu saldırı Türkiye ve İsrail ittifakının en somut işaretlerinden bir tanesi. Nitekim Filistin direniş örgütlerinin ve Filistinli tutsakların İsrail saldırısında hayatını kaybeden komutanlar için yas ilan ettiği saatlerde, AKP yetkilisi İsrail devletinin Türkiye'nin dostu olduğunu açıklıyordu. Çöken Orta Doğu stratejik derinlikli politikaların ağır bedelini bölge halklarına ödetmeye devam eden iktidar şimdi kurtuluşu İsrail'in himayesinde buluyor. Maalesef inkâr ve imha politikalarında Türkiye Cumhuriyeti'nin İsrail zulmünü bile geride bıraktığı günleri yaşıyoruz. 90'lara dönülmeyecek diyen hükûmet değil 90'lar, 80'ler, 1930'ları aşan bir kıyım ve bir kıyım harekâtı sürdürüyor. Sadece Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın konuşmalarına ve merkez medya manşetlerine bile göz attığımızda, Türkiye'nin yeni bir Türkiye değil gayet eski bir Türkiye olduğunun, hatta kelimesi kelimesine o günlerden bugünlere aynı zihniyetin bildik ezberlerinin tekrarı olduğunu görüyoruz. 'Terörün belini kırdık.' 'İnlerine girdik.' 'Bilmem kaç yüz terörist, şaki etkisiz hâle getirildi.' 'Şu şehir temizlendi, bu dağ süpürüldü.' gibi doksan yıllık devletçi, tekçi, Kemalist ve ırkçı ezberler din adına tekrarlanmaya devam ediyor. Kabul edersiniz veya etmezsiniz tarihsel bir gerçektir ki Fırat'ın doğusu Kürdistan'dır ve Kürt halkının öz yurdudur." şeklinde konuştu. CİHAN
22 Aralık 2015 20:14
DİĞER HABERLER