"Hugo Sanchez benim için tek isimdir"

Türkiye Futbol Federasyonu'nun resmi yayın organı Tam Saha Dergisi'nden Barış Tarık Mutlu, Meksikalı futbolcu Antonio de Nigris ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
Gaziantepspor formasıyla attığı klas goller onu futbol gündemimize oturttu. Devre arasında ise sürpriz bir biçimde Ankaraspor'a transfer oldu. Aslında o bir futbol gezgini. Ülkesinde başlayan futbol kariyerini ABD, İspanya, Kolombiya ve Brezilya'nın değişik takımlarında forma giyerek zenginleştirdi. Onu ilginç kılan özelliklerinden birisi, başlangıçta Amerikan futbolu ve tenis oynaması. Üstelik ülkesinde şampiyonluk kazanacak ve Meksika'yı Davis Cup'ta temsil edecek kadar usta bir tenisçi. İki erkek kardeşinden biri Meksika 1. Ligi'nde futbol oynarken, diğeri de ülkesinin önemli pop starlarından biri. -Öncelikle Antonio de Nigris'i bize biraz anlatır mısın? "Meksika Monterrey'de 1978'de dünyaya geldim. Bir kız ve iki erkek kardeşim var. Erkek kardeşim Meksika'nın en ünlü pop starlarından Alfonso de Nigris. Diğer kardeşim Aldo ise Meksika Birinci Ligi takımlarından De la Cruz'da futbol oynuyor. Babam emekli bir muhasebeci, annem de ev hanımı. Babam şu an yanımda. Türkiye'ye beni ziyarete geldi. Eşim Sonya ve 3 yaşımdaki kızım Miranda şu an tatil için Meksika'da bulunuyor." -Meksikalı bir çocuk olarak futbola ilgin nasıl başladı? "Aslında gençken futbol oynamıyordum. Amerikan futbolu oynardım. 8-10 yaşları arasında amatör olarak Amerikan futbolu oynadım. Ardından 5 yıl kadar da tenis oynadım. Gençler dalında Meksika'da birinciliğim var. Ayrıca Meksika adına Davis Cup'a katıldım. Futbol için beni bir takıma çağırdılar, denediler ve beğendiler. Monterrey'de bulunan ve Meksika İkinci Ligi yani Primera A'da mücadele eden Tigres'te bir sezon oynadım. Daha sonra 1. Lig takımlarından Monterrey'e geçtim ve bir sezon da orada oynadım." -Meksika'da futbola olan ilgiden bahseder misin? Genç yeteneklere gerekli imkânlar sağlanıyor mu? "Meksika'da futbol çok popüler. Hatta en popüler spor dalı. Futbolculara da çok değer veriyorlar. 1. Lig takımlarında genç futbolcular için oldukça iyi imkânlar sunuluyor." -Meksika futbolu deyince senin aklına kim geliyor? "Tartışmasız en iyi Meksikalı futbolcu Hugo Sanchez. O benim için tek isimdir." -Genç futbolcular arasında yıldız adayları var mı Meksika'dan? "Barcelona'da oynayan Giovani dos Santos Ramirez çok iyi bir futbolcu. Gelecekte de çok iyi şeyler bekliyorum ondan." -Birçok ülkede futbol oynadın. Futbol kariyerinden bahseder misin? "Monterrey'de bir sezon oynadıktan sonra, ABD takımı olan America'ya geçtim. Oradan da İspanya'nın Villarreal takımına transfer oldum." Hayatımın golünü Brezilya'ya attım -ABD Ligi'nden İspanya'ya transfer olmak kolay olmasa gerek. Villarreal'e transferin nasıl gerçekleşti? "America'da oynarken Meksika Milli Takımı'na çağırıldım. İlk maçımda Brezilya karşısındaydık. Çok güzel bir golüm vardı. Hayatta attığım en güzel goldü o. Sonrasında Villarreal'den yetkililer geldi ve America ile görüştüler. Böylece Villarreal'e geçtim." -İspanya futbolunu nasıl değerlendiriyorsun? "Bana göre dünyanın en güzel futbolu İspanya'da oynanıyor. Orada olmaktan dolayı çok mutluydum. Ama Monterrey'le ilgili sorunlar yaşadım. Monterrey beni ucuza satmak istemiyor, çok fazla para talep ediyordu. Villarreal bu pozisyonda devam edemeyeceğini söyledi ve oradaki kariyerimi sona erdirmek zorunda kaldım. Monterrey ile sorunlarım sürüyordu ve çok kızgındım. Bu yüzden kendi çabalarımla Monterrey'le sözleşmemi bitirdim." -İspanya'dan sonra turuna devam ettin... "Monterrey'e dönmemek için İspanya'da İkinci Lig takımı Polideportivo Eljido'ya geçtim. Oradan da Kolombiya'nın Once Caldas takımına transfer oldum. Japonya'da 2004 yılında Intercontinental Kupa finalinde Porto'ya karşı oynadık ve penaltılarla 8-7 kaybettik. O maçta benim de penaltıdan bir golüm vardı. Ardından Puebla'ya geçtim ve 6 ay oynadım. Ama Monterrey peşimi yine bırakmadı. Meksika Kulüpler Birliği, ülke içinde oynadığım takdirde Monterrey oyuncusu sayılacağıma dair bir karar aldı. Altı aylık kiralık paramı ödeyince Hugo Sanchez yönetimindeki Pumas'a geçtim. Altı ay sonunda Pumas beni almak istediğinde, Monterrey yine pürüz çıkardı. "Bu adamı satmıyoruz, bize gelmek zorunda" diye karşı çıktılar. Ama çok kızgındım ve dönmeyeceğimi bildirdim. Çok sevdiğim Pumas'ta da oynayamayacağımı anlayınca Brezilya'da Santos'a transfer oldum." Hugo Sanchez'den çok şey öğrendim -En sevdiğin futbolcu Hugo Sanchez'in yönettiği takımda oynamak nasıldı? Onunla çalışmak sana neler kazandırdı? "Hugo Sanchez ile 6 ay çalışma fırsatı yakaladım. Uzaktan topa nasıl vuracağımı, sahada nerelere ne kadar hareket etmem gerektiğini, hava toplarına nasıl çıkacağımı tamamen ondan öğrendim diyebilirim. Çok zeki bir insan. Ondan öğrendiğim bir şey daha var ve bence çok önemli; pozitif olmayı, olumlu düşünmeyi öğrendim. Bir şampiyona ya da maç başlamadan önce insanı mutlaka başaracağına inandırırdı. Motivasyonun çok önemli olduğunu, pozitif düşünme mantalitesini ondan öğrendim." -Brezilya'nın en önemli takımlarından Santos'ta geçirdiğin dönemin futboluna katkısı ne oldu? "Santos çok iyi bir takım. Belki buradaki gibi çok fazla fizik gücüne ve uzun topa dayalı bir futbol oynanmıyor. Orada daha çok yüksek teknik ön plana çıkıyor. Ayrıca dünyanın en iyi teknik direktörlerinden Vanderlei Luxemburgo ile çalışma şansını da Santos'da yakaladım. Ancak Monterrey kulübü benimle sözleşmesi olduğunu ileri sürerek yine ortaya çıktı. Meksika Federasyonu'nu da inandırdılar ve onlar da Brezilya Federasyonu'na yazı yazdılar. Brezilya Federasyonu da Monterrey'e inandı. Ben de direkt FIFA'ya giderek, Monterrey ile sözleşmem olmadığını, Santos'la sözleşmemi bitirerek tamamen serbest kalmak istediğimi bildiren bir dilekçe verdim." -Neden Monterrey senin peşini hiç bırakmadı? "Benden bekledikleri ölçüde parayı kazanamayınca böyle sorunlar çıkardılar. Açıkçası beni orada çok seviyorlar. Hatta en son Noel tatiline gidince, Monterrey yöneticileri yine "Bize gel, kontrat yapalım" dediler. Monterrey'de 19 yaşında oynamaya başladım, 29 yaşıma kadar onlarla uğraştım. Orada bir idoldüm, çok taraftarım vardı. Milli takıma da oradan gittim. Benim için önemli bir takım ama orada oynamayı düşünmüyorum." -Çok sayıda ülkede oynamanın senin için ne tür avantajı veya dezavantajı oldu? "Birçok ülkeye Monterrey sorunum nedeniyle gittim. Açıkçası çok zor oluyor. Her gittiğin ülkede adaptasyon sorunu yaşıyorsun. Genelde pozitif bir insanım ama alışıncaya ve o ülkenin futbolunu tanıyıncaya kadar bir süre geçiyor." Zenga için Gaziantepspor'a geldim -Gaziantepspor'a transferin nasıl gerçekleşti? "Santos'ta problem yaşarken, İtalya'dan bir takımdan teklif almıştım. Ama Walter Zenga teknik direktör olarak Gaziantepspor'a gelmişti. Menajerim, Zenga'nın beni izlediğini, çok beğendiğini, beni almak istediğini ve Zenga ile daha iyi yerlere gideceğimi söyledi. Ben de onun için tercih ettim Gaziantepspor'u." -Türkiye hakkında neler biliyordun gelmeden önce? "Aslında hiçbir şey bilmiyordum. Sadece insanların farklı bir dinden olduğunu biliyordum. Hatta Arap ülkeleri gibi sanıyordum Türkiye'yi. Ama geldiğimde gördüm ki çok farklı, çok güzel bir yer burası. İnsanlar çok cana yakın, insancıl, her yerde yardıma koşuyorlar. Gerçekten insanları çok seviyorum. Latin Amerika kültürüne çok yakın buranın insanları. Bu durum adaptasyonumu çok kolaylaştırdı." -Brezilya, Meksika ve İspanya'da oynamış bir futbolcu olarak Türk futbolunu değerlendirir misin? "Türk futbolu bence çok iyi durumda. Fenerbahçe'nin Avrupa'daki başarısı ortada. Milli Takım, Avrupa Şampiyonası finallerinde ve bu da Türk futbolunun iyi yolda olduğunun göstergesi. Çok da iyiye gidecek gibi görünüyor. Burada özellikle fiziksel mücadeleye dayalı bir futbol oynanıyor. Brezilya futbolu daha rahat ama oldukça teknik özellikte. Meksika futbolu ise ikisinin karışımı gibi. Ama İspanya'da oynanan futbol, her iki anlamda da üst düzeyde. Hem fiziksel güç kullanımı hem de teknik açıdan." -Türkiye'deki futbolun fizik güce dayalı olduğunu söylüyorsun. Burada karşısında oynamaktan zorlandığın defans -oyuncuları var mı? "Türkiye'de defans oyuncuları genellikle çok sert karakterli. Ama beni en çok zorlayan defans, antrenmandaki Gaziantepspor defansıydı. Beni en çok yoran oyuncular onlardı." -Turkcell Süper Lig'de hangi oyuncuları beğeniyorsun? "Alex birlikte oynadığı forvet oyuncularına çok iyi paslar veriyor. Onunla aynı takımda oynamak isterdim. Delgado'yu ve Gökdeniz'i çok beğeniyorum. Gaziantepspor'da Zurita da oldukça iyi bir oyuncu." -Kendi futbol stilini nasıl tanımlıyorsun? "Kesinlikle olumlu bir düşünce yapısına sahibim. Hava toplarında çok etkiliyim. Alan boşaltarak yanımda oynayan futbolcuya iyi imkânlar yaratırım. Dar alanda tekniğimin de iyi olduğunu ve şut kabiliyetimin yüksek olduğunu düşünüyorum. Bunların yanında her zaman savaşçıyım." -Bir forvet olarak hangi futbol sistemini kendine uygun görüyorsun? "Çift forvetle oynanan 4-4-2 sistemi bana benim için en uygunu diyebilirim." -Geçen sezona göre daha başarılı bir performans çiziyorsun... "Bu sezon performansım daha iyi. Bundan sonraki dönemde daha da iyi olacak. Geçen sezon hem Türkiye'ye hem de burada oynanan futbola uyum sağlamaya çalışmakla geçmişti." Tatmin olmayan bir oyuncuyum -Gol krallığında iddialı mısın? "Evet, gol krallığında da iddialıyım. Atabildiğim kadar çok gol atacağım. Kaç gol atarsam atayım dönüp baktığımda "Daha fazlasını atabilirdim, daha iyisini yapabilirdim" diyorum. Yani hiçbir başarı beni tatmin etmez." -Ne tür goller atmayı seviyorsun? "Gol atmak olduktan sonra tüm gollerimi seviyorum. En beğendiğim golüm ise daha önce de söylediğim gibi Brezilya'ya attığım goldü. Dostluk maçıydı ama benim milli takımdaki ilk maçım ve golümdü. Sağdan top ortalandı, Brezilya defansından Cafu yükseldi ama topa vuramadı. Hemen arkasında topu voleyle ağlara gönderdim. Hayatta unutamayacağım bir goldü." -Futbolda neler hedefliyorsun? "Meksika Milli Takımı'nda forma giymek istiyorum. Kulübümle sözleşmem bittiğinde kesinlikle büyük bir takımda oynamak istiyorum. Türkiye ya da başka ülkede fark etmez. Avrupa'da İspanya ve İngiltere'yi tercih ederim." -Uzun zamandır Meksika Milli Takımı'nda oynamamanı neye bağlıyorsun? "Eski teknik direktör Ricardo La Volpe ile iletişimimiz iyi olamadı. Sık sık takım değiştirince performans sorunu yaşadım. La Volpe de benim problemli bir insan olduğumu düşündü. Şimdi Hugo Sanchez milli takımı yönetiyor ve benim de oraya dönme şansım var." -Hugo Sanchez'den teklif geldi mi? "Henüz beni aramadı. Ama 6 Şubat'ta oynayacağımız ilk milli maça çağırılacağım duyumunu aldım. İnanıyorum ki çok yakında Hugo Sanchez beni arayacak. Türkiye'deki performansım sonrasında Meksika basını da bana büyük ilgi gösterdi." Türkiye ile Portekiz gruptan çıkar -Türkiye'nin 2008 Avrupa Şampiyonası'ndaki şansını nasıl değerlendiriyorsun? "Türkiye'nin başarılı olacağına inanıyorum. Ben de Türkiye'de oynayan bir futbolcuyum. Benim için de Türkiye'nin başarılı olması önemli. Şampiyonada Portekiz'le Türkiye'nin gruptan çıkacağını düşünüyorum." -O kadar ülke gezdikten ve farklı kültürler tanıdıktan sonra Türkiye'yi nasıl buldun? "Gaziantep'te çok iyi arkadaşlarım vardı. İnsanlar çok sıcaktı. Buraya büyük oranda uyum sağladım sayılır. Kebap ve baklavaya bayılıyorum. Mutfak olarak da Meksika ve Latin mutfağı ile benzerlikleri var. Özellikle bol baharatlı, acılı yemekler. Ancak din ve bazı şeyler farklı. Bu kültürü ve insanları tanımak istiyorum. Bana çok iyi yaklaşıyorlar ve ben de onların kültürlerini, inanışlarını öğrenmeye çalışıyorum." -Türkiye'de sana ilginç gelen neler var? "İlk geldiğimde eve girişte ayakkabı çıkarılması bana çok farklı geldi örneğin. Bir eve yemeğe gittiğimizde erkekler için ayrı, çocuklar için ayrı yerlerin hazırlanması da farklı gelen şeylerdi." -Evlisin, böyle ülke ülke dolaşmak eşin için de sorun olmuyor mu? "Evet, 4 yıllık evliyim ve onun için de çok zor. Ama eşim Sonya seyahati seviyor. Aslında işin zorluğu kızım Miranda'yı çok etkiliyor. Okula gidecek ve bu konuda sorun yaşayacağız. Önceliğimiz onun rahat ve huzuru." -Futbolun dışındaki hayatında neler yapıyorsun? "Kızım Miranda hayatımızın büyük kısmını kaplıyor. Futbol dışında Amerikan futbolu ve tenisi seviyorum. Meksika'ya gittiğimde sıkça tenis oynuyorum." -Fenerbahçe maçında attığın golden sonra maske takman oldukça tartışıldı. Maske neyi simgeliyordu? "Maske takmayı seviyorum. Futbol da bir şovdur. Bizim orada çok popüler bir dövüş sanatı var. Kökü Azteklere dayanan bu dövüşün simge ismi El Santo'dur. Taktığım maske de onun maskesiydi. Benim favori dövüşçüm El Santo." Barış Tarık Mutlu / Tam Saha
01 Şubat 2008 13:35
DİĞER HABERLER