Kamuoyunda “Kız Çocukları Davası” olarak bilinen dosyada yargılanan çoğunlu kız çocuğu olan üniversite öğrencileri hakkında hazırlanan iddianameler, iki ayrı ceza hukuku profesörü tarafından eleştirildi. Prof. Dr. Doğan Soyaslan ve Prof. Dr. İzzet Özgenç tarafından sunulan hukuki mütalaalarda, sanıklara yöneltilen suçlamaların hukuki dayanaklardan yoksun olduğu, aile geçmişinin suç gibi gösterildi ve somut delillere dayanmadığı vurgulandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameyle 15’i lise öğrencisi, bazıları üniversiteli toplam 41 kişi hakkında sözde “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla dava açıldı. Çocuklar birlikte ders çalışmak, Yemek Sepeti’nden ortak sipariş vermek, birlikte sinemaya gitmek, bowling oynamak, gibi günlük aktiviteleri nedeniyle suçlanıyor, iddianamede herhangi bir somut delile yer verilmiyordu.
HUKUKÇULARDAN ÖNEMLİ TESPİTLER
Bold'da yer alan habere göre iddianame hakkında Hukuki değerlendirmede bulunan Ceza Hukuku Profesörü İzzet Özgenç, mütalaasında şu tespitlere yer verdi:
“İncelememe tevdi edilen dosyada, sanığın ve iletişimde bulunduğu — bir kısmı çocuk olan — diğer kişilerin herhangi bir suç işlediğine ya da terör örgütüne yardım ettiğine dair hiçbir somut bulgu bulunmamaktadır.
Aile Geçmişi Suç Gibi Gösterildi
Varsayım olarak anne veya babalarının terör örgütü üyesi olduğu kabul edilse bile, ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine açıkça aykırı şekilde, bireylerin yalnızca sosyal ilişkilerinden hareketle ‘terör örgütü üyeliği’ ile suçlanmaları hukuken mümkün değildir.”
Prof. Dr. Özgenç, bu mütalaasını 20 Mayıs 2025 tarihinde Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi adına ilgili mercilere sundu.
“Eğitim Amaçlı Faaliyetler Suç Değildir”
Dosyada yer alan diğer mütalaa ise Ceza Hukuku Profesörü Doğan Soyaslan tarafından hazırlandı. Soyaslan, kamuoyunda “Kız Çocukları Davası” olarak anılan dosyada, üniversite çağındaki kız çocuklarına eğitim desteği sağlayan kişilere yöneltilen suçlamaların anayasal haklarla çeliştiğini belirtti.