Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve Kara Kuvvetleri Komutanı Işık Koşaner, dün Hürriyet'te yer alan röportajda Erzincan iddianamesinin bir numaralı şüphelisi 3'üncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'in arkasında olduklarını açıkladı.
Hukukçular, komutanların sözlerini doğrudan yargıya müdahale olarak değerlendirdi. Emekli Askerî Hâkim Ümit Kardaş, Başbuğ'un "Berk'in arkasındayız" açıklamasını Şemdinli olayında Yaşar Büyükanıt'ın Astsubay Ali Kaya için sarf ettiği "Tanırım, iyi çocuktur." sözlerine benzetti.
Askerin yargıya müdahalesi, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri. Bunun ilk örneği Şemdinli'de 2005'te Umut Kitap Evi'nin bombalanması olayından sonra yaşanmıştı. Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile iki el bombasını kitabevine attığı ileri sürülen eski PKK'lı Veysel Ateş, bölgeden uzaklaşmaya çalışırken aynı araçta yakalandı. Bombanın patladığı Umut Kitap Evi'nin önünde park halinde bulunan ve patlamanın faillerinin kullandığı otomobilin Hakkâri Jandarma Komutanlığı'na ait olduğu ortaya çıktı.
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt, gözaltına alınan askerler için şöyle diyecekti: "Tanırım; iyi çocuklar." Şemdinli iddianamesi hazırlandı. İddianamede Büyükanıt, yaptığı açıklamayla yargıyı etkilemekle suçlanıyordu. HSYK devreye girdi. Savcı Ferhat Sarıkaya meslekten ihraç edildi. Bu arada Van 3. Ağır Ceza'da yargılanan sanıklar 39,5'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. 'Görevsizlik' kararı vermemekte direnen mahkeme üyeleri çeşitli yerlere sürüldü. Yeni gelen heyet, ilk duruşmada dosyayı askeri mahkemeye gönderdi. Ve askeri mahkemedeki ilk duruşmada da sanıklar tahliye edildi.
Hürriyet Gazetesi'nin dünkü nüshasında Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un Erzincan iddianamesinde sanık olarak yer alan Saldıray Berk'le ilgili açıklamaları vardı. Başbuğ da tıpkı 5 yıl önce Yaşar Büyükanıt'ın yaptığı gibi, devam eden bir soruşturmayla ilgili yorum yapmaktan çekinmiyor. 'Ergenekon'un Erzincan yöneticisi olmak' gibi ağır bir suçlamayla karşı karşıya olan 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'in arkasında olduklarını anlatıyor. Olayı 'çok özel bir durum' olarak yorumluyor: "3. Ordu Komutanı, 'Ergenekon terör örgütünün Erzincan yapılanmasının yöneticisi olarak suçlanmaktadır. Bu, çok ağır ve ciddi suçlamadır. Çok özel bir durum yaratmaktadır. Suçlanan Ordu Komutanı, Genelkurmay başkanı olarak bana ve Kara Kuvvetleri komutanına karşı sorumlu ve bağlı olan en üst seviyedeki bir komutandır. Ordu Komutanı ile yaptığımız görüşmelerde de konuya ilişkin olarak kendisinin de görüşleri sorulmuştur. Ordu Komutanı, çeşitli defalar bizlere, iddia edilen olaylarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını ifade etmiştir. Hiçbir tereddüt yok. 3'üncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'e karşı olan özel sorumluluklarımız var. Biz gerçekleri anlatıyoruz, gerçeğin arkasındayız, bu nedenle Berk'in arkasındayız."
İlker Başbuğ'un açıklamaları, hukukçuların tepkisini çekti. Hukukçular, açıklamaların doğrudan yargıya müdahale olduğu noktasında hemfikir.
'Arkasındayız' demek suçtur
Emekli Askeri Hakim Ümit Kardaş: Başbuğ'un tespitleri doğru ve hukuka uygun değildir. Saldıray Berk'le bunları konuşması ayrı bir konu, konuştuklarını açıklaması daha ayrı bir konu ve doğru değil. Berk, şu an bir sanık. "Arkasındayız" demek, yargıyı etkilemek adına suçtur. Bunu Yaşar Büyükanıt, Şemdinli'de "Tanırım; iyi çocuktur." diyerek yapmıştı. Bu durumun da farkı yok. Siz bir Genelkurmay başkanı olarak bir sanığa 'arkasındayım' derseniz o mahkeme etkilenmez mi? Başbakan çıkıp bir sanık için 'onun arkasındayım' dese ne anlama gelir? Genelkurmay'ın sivil savcılardan bilgi isteme hakkı hukuken de, nezaketen de yoktur. Böyle bir beklenti bile uygun değil. Çünkü savcıyı etkileme imkânına kavuşursunuz. Hazırlık soruşturmasındaki gizliliği ihlal suçtur.
Görev yeri değiştirilmeliydi
Emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel: Savcı, yaptığı soruşturmayla ilgili askeri yetkililerden bilgi almak zorunda değil. Ancak gerekli görürse soruşturmanın askeri yetkililerden bilgi isteyebilir. Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un yargılamanın içeriği ile ilgili görüş vermesi uygun değil. Bu açıklamalar soruşturmayı etkileyici beyandır. Soruşturma tamamen gizli tanık beyanlarıyla sınırlı değil. Başka birçok delilin olduğuna dair kamuoyuna bilgiler intikal etmiştir. Başbuğ'un çıkıp da bu şekilde açıklaması hukuka aykırıdır. Başbuğ'un ve diğer askeri yetkililerin Berk'e güvenip arkasında olması önemli değildir. Önemli olan, yargının yaptığı soruşturmadır. Dursun Çiçek de aylarca belgeyi inkar etti. Ancak 4-5 kurumun yaptığı inceleme sonucu bu belgelerin Çiçek'e ait olduğu kanıtlandı. Şüphelinin ifadesine dayanarak Genelkurmay'ın açıklama yapması talihsizliktir ve yargılamaya müdahaledir. Genelkurmay Başkanı'nın yapması gereken, bağımsız yargı organlarına inanıp, Berk hakkındaki yargılamayı etkilememek, Berk'in görev yerini değiştirmek ve kamuoyunu rahatlatmaktır.
Yargıya gözdağı veriliyor
Emekli Hakim Albay Ahmet Cengiz Tangören: Zaten yapılan bir yargılamada, soruşturmada herhangi bir makama bilgi verme diye bir şey olmaz. Kaldı ki soruşturmanın ilk safhasındaki hazırlık soruşturması gizlidir. Bu gizlilik ihlal edilmemelidir. Bu insanlardan sadece delilleri karartmayacak ve yok etmeyecek mahiyette bilgi alınabilir. Ama takdiri tamamen soruşturmayı yapanın inisiyatifi doğrultusunda görmek lazım. Başbuğ'un Saldıray Berk için 'Kendisine sorduk, ilgisi olmadığını söyledi, arkasındayız.' demesini tasvip etmek mümkün değil. 'Eğer bir suç işlemişse bağımsız yargı mercileri bununla ilgili gereğini yapar, biz de yardımcı oluruz' demeleri daha şık olurdu. Bu, yargıya bir nevi gözdağı vermek anlamına geliyor.
ZAMAN