Hukukçuların 'adalet' isyanı

Hukukçuların 'adalet' isyanı
Adalete olan güveni kurulduğu günden itibaren sıfırlayan Sulh Ceza Hakimlikleri'ne en ağır eleştiri hukukçulardan geldi.

TBB eski Başkanı Coşar, “Hukuk birilerini koruma amacına hizmet eder hale geldi” derken, Prof. Dr. Metin Günday, "Yasal bir düzenlemeyle bu hakimlikler ortadan kaldırılmalı” dedi.

Bugün gazetesinin haberine göre, TBB eski Başkanı Vedat Ahsen Coşar: Bu mahkemeler majestelerinin mahkemeleridir. Majestelerine hizmet etmektedir. Verdikleri kararlar bunun böyle olduğunu göstermiştir. Hukukun üstün değerleri bir tarafa itilmiş birilerini koruma amacına hizmet eder hale gelmiştir. Bunlar alt mahkemelerdir. Onun üstü asliye ve ağır cezalardır. Yargı sistemi de dengeleme ve denetleme görevini yerine getirmek için böyle hiyerarşik yapı içinde örgütlenmiştir. Alt mahkemenin kararına bir üst mahkemede itiraz edilmesi gerekir. Bu ilke de ortadan kaldırıldı, Sulh Ceza Hakimliği'nin kararına yine Sulh Ceza Hakimliği'nde itiraz ediyorsun. O yönüyle de sakat.

YARGI KİSVESİ GİYDİRİLMİŞ

Avukat Ergin Cinmen: Kimse bu hakimlikleri bir yargı mercii olarak görmedi. İktidarın istediği kararları veren aygıt olarak görüyorum. Mahkeme gözüyle bakmıyorum. Kimse de yargı mercii olarak bakmıyor. Bu hakimlikler sadece siyasi iktidarın değil yargının hanesine de kötü puanı olarak girecek. İktidarın dışındaki tüm hukuk yapıları, bu hakimliklerin bir devlet kuruluşu olarak kurulduğu, önceden siyaset tarafından kararın verildiği, sonra yargı kisvesi giydirildiği konusunda hemfikir. Bu hakimlikler derhal kaldırılmalı. AKP ile kim hükümet ortağı olursa olsun protokolüne bunların kaldırılması koymalıdır.

ŞABLON KARARLAR

Avukat Sercan Sakallı: Kaplı devre çalışan bir sistemle birbirlerinin itirazı değerlendiren bir yapı. Bunun hukukta karşılığı yok. Bütün itirazlar gerekçesiz reddediliyor. Kanunlarda mahkeme kararının gerekçeli olması belirtilmişken bu mahkemelerde şablon kararlar veriliyor. AİHM’de taşınacak davalar sonucunda bu hakimliklerin ne kadar hukuk dışı kararlara imza attığı ortaya çıkacak.

TAK-ŞAK MAHKEMELERİ

Avukat Kemal Şimşek: Ayarı hukuk değil siyaset olan bir yapı. Hukuka siyasetin bulaştırıldığı verilen kararlar, atanan isimler ve bu hakimliklerin kuruluş aşamalarında siyasi bir mahkeme olduğu görülüyor. Bir cadı avından bahsedilmişti, birilerinin tak diye emrettiğini şak diye yapan bir mahkeme kuruldu. Bu mahkemelerin ülkemize ve hukuka verdiği zararın boyutları daha sonra anlaşılacak.


ALMANCA'YA ÇEVİRSEM AKIL HASTANESİNE SEVK EDERLER

Prof. Dr. Metin Günday: Sulh Ceza Hakimlikleri'nin tutukluluk kararına itiraz üst mahkemeye yapılmıyor. İtirazın üst mahkemeye olması lazım. Ankara Sulh Ceza Hakimi Ahmet beyin tutuklama kararına, diğer Sulh Ceza Hakimi Mehmet beye itiraz ediyorsun. Yani Ahmet Mehmet'i, Mehmet Ahmet'i denetliyor. Böyle şey olur mu? En büyük yanlışlık burada. Tutukluluk kararı aşamasındaki tutuklanan kişinin yasal hakkı etkisiz hale getiriliyor.

ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL

İstanbul'da tarafsızlığı şüpheye düştüğü gerekçesiyle Sulh Ceza hakimlerinin reddi hakim talebi asliye ceza mahkemesi tarafından kabul edildi. O hakim ‘Reddi hakim talebi doğrudur’ dedi. Reddi hakim oluşunca bir başka Asliye Ceza Mahkemesi tutukluluğu kaldırdı. Ondan sonra kıyamet koptu. Hakimler tutuklandı. Bu durumu Almanca'ya çevirsem beni akıl hastanesine sevk ederler. Anlamak da anlatmak da mümkün değil.

Bir hukukçu olarak gözlemlediğim şey bu. Her demokratik ülkede tutukluluk kararına itiraz hakkı vardır. Anayasa Mahkemesi, icra hakimiyle kıyaslayıp Sulh Ceza Hakimlikleri'ni iptal etmeyerek hata etti. Biri alacak verecek meselesi, diğeri özgürlüğünü kısıtlıyorsun. Bir insanın bir saniye bile özgürlüğünden mahrum edilmesi fecaattir. Bir saniye değil aylar ve yıllar geçiyor. Sonradan kurulmuş hakimlikler bunlar. AKP'nin yargı reformu dediği her düzenleme yargıda deformasyondur. Yasal bir düzenlemeyle Sulh Ceza Hakimlikleri'ni ortadan kaldırmak olmalıdır. Aksi takdirde pek çok kişinin canı yanar.
 
FREN-DENGE MEKANİZMASI KALDIRILDI

Gazeteci Sedef Kabaş’ın avukatı Vildan Yirmibeşoğlu: Hükümet HSYK yasasını değiştirmek ve Sulh Ceza Hakimlikleri'ni ihdas etmekle yargıç ve savcıları güdümü altına aldı. Bunun ardından kuvvetler ayrılığı, fren-denge mekanizması kaldırıldı.

Toplumsal muhalefeti ve halkı sindirmek için hukukun araçları insan haklarına karşı silah olarak kullanıldı. Anayasa dışı müdahaleler sürekli hale geldi. Sonuçta imkansız dediğimiz gelişmeler yaşandı, hakim ve savcılar kararları nedeniyle tutuklandı. Canlarını ortaya koyarak terörle mücadele eden polisler de hakimler gibi mesleklerinden atılıp tutuklandı. Nihayetinde bütün dünya bu hukuksuzlukları izliyor. Verilen kararların ve mağduriyetlerin AİHM’den döneceğine inancımız tam.

02 Temmuz 2015 07:27
DİĞER HABERLER