Hukuksuz tutuklanan savcılar ve albaydan çarpıcı savunma

Hukuksuz tutuklanan savcılar ve albaydan çarpıcı savunma
Adana ve Hatay'da MİT'e ait TIR'ları durdurarak arama yaptıkları için tutuklanan 4 savcı ile 1 albay, Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamedeki savunmalarında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan 323 sayfalık iddianamede Adana eski Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, hiçbir kişi ya da makamın TIR’ların sevkiyatının MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin olduğuna dair bilgilendirme ya da belgelendirme yapılmadığını belirtti.

Her iki olayın başında telefonda Hatay Valisi Celalettin Lekesiz ile Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un ihbara konu TIR’ların sevkiyatının MİT’in görevi kapsamında olduğuna dair bir ifadelerinin olmadığının altını çizen Bağrıyanık, “Sadece ihbara konu TIR’ların MİT’e ait olduğunu ve bu nedenle arama yapılamayacağını söylemekle yetinmişlerdir. Zaten o günkü mevzuat da buna müsaade etmemektedir. Hatta Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın sözlerinde TIR’ların sevkiyatının MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin olduğuna dair bir beyan bulunmayıp; TIR’ın MİT’e ait olduğunu, MİT kanununda özel düzenleme nedeniyle MİT görevlileri hakkındaki soruşturmanın Başbakanlık iznine tabi olduğunu bu nedenle görevli savcının bu TIR’da arama yapamayacağını ve TIR’ın içinde silah bulunmadığı şeklinde olmuştur. Daha sonraki süreçte duyduğuma göre MİT’e ait TIR’ların sevkiyatından, başlangıçta Valinin, Emniyetin, Jandarmanın hatta MİT Adana Bölge Müdürünün bile haberleri olmamış. Ancak 19.01.2014 tarihinde Adana-Ceyhan karayolunda durdurulup aramada sorun çıkması üzerine, arama yerinde olan cumhuriyet savcısına Hüseyin Avni Coş tarafından sevkiyatın MİT’in görevi kapsamında olduğuna dair bir belge verilmesi üzerine TIR’lar yollarına devam etmiştir. MİT’in görevi kapsamında bu TIR’ların sevk edildiği belgelendirilemediğinden ve delillendirilemediğinden soruşturma kapsamında kaybolması muhtemel delillerin toplanmasına çalışılmış ve cumhuriyet savcıları tarafından yasal görev yerine getirilmiştir.” dedi.

‘SAVCILAR BÖLGENİN HASSAS DURUMUNU DİKKATE ALDI’

Adana eski Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ahmet Karaca ise bölgede 30 yılı aşkın süre PKK-KCK terör örgütünce çeşitli eylemlerde bulunulması ve Suriye’de başlayan iç savaşın yansıması olarak sınır illerinde 2012 ve 2013 yıllarında yaşanan vahim olaylara dikkat çekti. Karaca, savunmasında, “20 Ağustos 2012’te Gaziantep’te (araca konulan bomba ile) 9 vatandaşımızın hayatını kaybetti. 15 Şubat 2013’ Hatay-Cilvegözü sınır kapısındaki (saldırada) 14 kişi öldü. Sonrasında Hatay-Reyhanlı’da 52 vatandaşın hayatını kaybettiği bombalı saldırı eylemleri art arda gerçekleşti. Ayrıca 8 Kasım 2013’te ihbar üzerine Adana Sanayi Sitesi’nde arama yapılan bir TIR’da bin 200 adet roket başlığı elde edildi. TIR şoförünün beyan ve yer göstermesinde daha önceki tarihlerde de 2 TIR dolusu aynı cins malzemeyi Suriye sınırına götürdüğünün belirlenmesi ve 10 Ocak 2013 tarihinde Adana’da durdurulan 2 otobüsün bagajında çok sayıda mühimmat bulunması olayları sonrasında, benzer elim olayların yaşanmaması amacıyla güvenlik güçlerince yapılan ihbarlar hakkında azami hassasiyet gösterilerek, gereğinin yapılmasına çalışılmıştır. Bölgenin o dönemde ve hâlihazırdaki hassas durumu, terör örgütlerinin bu bölgedeki faaliyetleri ve daha önce meydana gelen terör olayları nedeniyle her iki aramaya ilişkin ihbarlar görevli cumhuriyet savcıları tarafından dikkate alınarak gereği yerine getirilmiştir.” ifadelerini kullandı.

'KİMLİK YA DA BELGE İBRAZ ETMEDİLER'

‘Silah ve patlayıcı madde sevkiyatı yapılacağı ihbarı üzerine’ savcıların bölgede daha önce yaşanan elim olayların yaşanmaması için yazılı arama izni verdiklerini kaydeden Karaca, “Araç yanında bulunan kişilerin kendilerinin MİT personeli ve araçtaki malzemelerin de MİT’e ait olduğunu iddia etmelerine rağmen bu iddialara ilişkin, kimlik ya da belge ibraz etmedikleri; arama öncesinde ve devam eden süreçte aramaya konu edilen araç ve malzemelerle ilgili olarak, MİT Bölge Başkanlığı ya da herhangi bir kurumdan yazılı ya da sözlü tarafıma herhangi bir bilgi ulaşmadığından, arama kararlarının, kanunlara aykırı bir yönünün bulunmaması nedeniyle, işleminin yapılmasında tarafımca da hukuki herhangi bir sakınca görülmemiştir.” açıklamasını yaptı.

TIR’LARDA TSK ENVANTERİNDE YER ALABİLECEK TÜRDEN SİLAH VE PATLAYICI MADDE TESPİT EDİLDİ’

MİT’in yasalarda belirtilen görevlerine atıfta bulunan Karaca, savunmalarında şöyle devam ediyor: “Buna rağmen, 1.1.2014 tarihinde ihbar üzerine durdurulan TIR üzerinde arama yaptırılmaması nedeniyle taşınan malzemenin ne olduğu tespit edilemediği gibi, taşınan malzemenin MİT’e ait ya da devlet sırrı niteliğinde bir malzeme olduğu yönünde yazılı bir belge de ibraz edilmemiştir. 19.1.2014 tarihinde durdurulan TIR’larda ise çelik kasalar içinde taşınan malzemenin Türk Silahlı Kuvvetler envanterinde yer alabilecek türden silah ve patlayıcı madde olduğu tespit edilmiş. Yine bu malzemelerin MİT’e ait ya da devlet sırrı niteliğinde olduğu yönünde yazılı bir belge sunulmamış. Ancak Adana Valisince, ‘taşınan malzemenin MİT’in kendi birimleri arasında yaptığı bir silah sevkiyatı olduğu’ şeklinde bir belgenin Cumhuriyet savcısına verilmesi sonrasında arama işlemine son verilmiştir. 2937 sayılı Kanunun 4. maddesinde MİT’e istihbarat hizmetleri dışında bir görev verilemeyeceği ifade edilmiştir. Ayrıca bu kanunla MİT’e yalnızca askeri envanterde bulunabilecek türden silah ve patlayıcı mühimmat bulundurma ve nakletme yetkisi verilmediği gibi MİT’in silahlı bir operasyon yapma görevi de bulunmamaktadır. Devlet sırrının ifşasından bahsedilebilmesi için, öncelikle ortada bir devlet sırrının bulunması ve sonrasında bu sırrın kamuoyunun öğrenebileceği tarzda açıklanarak ifşa edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, bir soruşturma sırasında bilginin devlet sırrı ve gizli olduğu gibi hususlar yargı organlarına karşı ileri sürülemez. Bir hususun devlet sırrı olup olmadığına da hâkim karar verir.”

HAVAN TOPU, SARİN GAZI, ALBAY HARMUŞ HATIRLATMASI

Cumhuriyet Savcısı Aziz Takçı ise iddianemeye yansıyan savunmalarında özetle şunları kaydetti: “Bölgede çok kısa bir süre önce Reyhanlı’da yapılan bombalı saldırıda elliden fazla vatandaşımızın katledildiği bir olay yaşanmış iken TMK 10. maddesiyle görevli bir Cumhuriyet savcısının başka şekilde davranması mümkün değildir. Adana Emniyet Müdürlüğüne yapılan bir ihbar üzerine genel yetkili savcılık tarafından verilen arama izni üzerine; Adana merkezde bir TIR'da yapılan aramada 935 adet havan topu mühimmatı ele geçirilmiştir. Bu soruşturma dosyası o dönem derhal TMK 10. maddesi ile görevli Başsavcı vekilliğine aktarılmış, soruşturmaya TMK’nın 10. maddesi ile görevli savcı tarafından devam edilmiştir. Olay aynı zamanda ilk suçlamanıza da güzel bir cevaptır. Genel yetkili savcılık, bir TIR'da çok sayıda mühimmatı görünce daha evrak savcılığa gelmeden konunun TMK'nın 10. maddesi ile görevli savcıya bildirilmesini istemiş ve daha sonraki işlemler TMK'nın 10. maddesi ile görevli savcı tarafından yürütülmüştür.”

07.11.2013’te Adana’da bir TIR'da yapılan aramada 935 adet havan topu mühimmatı ele geçirildiğini hatırlatan Takçı, O tarihte konuya ilişkin olarak Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un "Muhtemelen sınır dışında, yani Türkiye'de kullanılmayacağını biliyoruz. Ama nerede ve nereye gideceği konusunda farklı bilgiler var. Onlar net değil. Bunlar insani ihtiyaç değil. Bu maddeler birtakım savaş gereçleri olduğunu göre, birtakım örgütlere veya devletlere gitmesi muhtemel.” şeklindeki ifadelerine işaret etti.

Bu soruşturmada bir kısım kamu görevlilerinin söz konusu mühimmat sevkiyatını organize eden Suriyeli kişiler ile irtibatlı oldukları belirlendiğini vurgulayan Takçı, iddianamede şu hususlara vurgu yaptı: “30.05.2013’te savcı M.A. tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, bir kısım El–Kaide terör örgütü bağlantılı kişilerin, ülkemizden sarin gazı yapımında kullanılan malzeme temin ettikleri, bu malzemeleri Suriye ülkesine götürecekleri tespit edilmiş, bu kişiler yakalanmış ve haklarında kamu davası açılmıştır. Özgür Suriye Ordusuna mensup olan ve ülkemizde bir kampta kalmakta olan Albay Harmuş, MİT görevlileri tarafından kaçırılarak Suriye ordusuna teslim edilmiştir. Bu olaya ilişkin olarak MİT görevlisi Ö.S. yargılanarak uzun süreli hapis cezaları almış, bu cezaları Yargıtay tarafından onanmış, ancak her nasılsa cezaevinde cezası infaz edilirken bir yanlışlık sonucu açık cezaevine ayrılmış buradan da firar etmiştir. Firar eden MİT görevlisi Ö.S. daha sonra bu olay hakkında vvww.odatv.com isimli internet sitesinde ayrıntılı açıklamalar yapmıştır. Bu olay bile bölgede MİT görevlisi olduğunu söyleyen kişilerin yaptığı her işin resmi bir iş olmadığını ortaya koymaktadır. Görüldüğü gibi suçlamaya konu TIR ihbarları, görev bölgemiz itibarı ile dikensiz gül bahçesi olmayıp aksine çok titiz olunması, terör eylemlerine fırsat verilmemesi gereken bir ortamda yapılmıştır. Bu ortamda yapılan patlayıcı veya silah yüklü bir araç ihbarını yok saymak, arama yapılması için gereken tedbirlere izin vermemek vatana ihanet sayılabilecek ağırlıkta ihmal göstermek anlamına gelecekti. Bu ortam bilinmeden yahut dikkate alınmadan yapılan ve yapılabilecek yorumlar haksız ve insafsızdır. Hukuk düzeninde olaylar sonuçları ile değil sebepleri ve delilleri ile araştırılarak gerçeğe ulaşılır. Sondan-sonuçlardan başlayan ve geriye doğru çıkarımlar yapan anlayış hukuki değildir.”

8 Mayıs 2015’te Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklanan savcılar Süleyman Bağrıyanık, Ahmet Karaca, Özcan Şişman ve Aziz Takçı ile eski İl Jandarma Komutanı Albay Özkan Çokay hakkında, 'Cebir şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme, devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama' iddiasıyla dava açıldı.

CİHAN

04 Temmuz 2015 17:05
DİĞER HABERLER