Hidayet Karaca ve 32 polisin yargılandığı özgür medyayı susturma davasında, avukatlar gizlenen belgeler olduğunu ve Tahşiye grubu ile ilgili yargılamanın bitmediğini hatırlattı. Hukuksuz deliller ayıklanmadan iddianamenin okunamayacağını belirten avukatlar, salonu dün terk etmişti.
İŞTE HUKUKSUZLUĞU ÇÜRÜTEN DELİLLER
1- YARGILAMA BİTMEDEN KUMPAS DENİLDİ
Terör örgütü El Kaide bağlantılı olduğu iddiasıyla Tahşiye Grubu üyelerine yönelik operasyon düzenleyen polisler kumpas kurmakla suçlandı. Ancak Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tahşiye sanıklarının yargılaması bitmeden ve beraat kararı kesinleşmeden ‘kumpas' iddiasıyla polisler hakkında silahlı terör örgütü kurmak ve darbe suçlamasıyla dava açıldı.
2- MİT RAPORU İDDİANAMEYİ ÇÖKERTTİ
Tahşiye ile ilgili operasyonun, Fethullah Gülen'in herkul.org sitesinde yayınlanan 6 Nisan 2009 tarihli terör örgütlerine yönelik uyarılar içeren sohbeti üzerine yapıldığı iddia edildi. Savcılık, bu sohbet üzerine Karaca'nın bir dizi senaryosu hazırladığı, polislerin de diziyi izleyip harekete geçtiğini iddia etti.
Oysa Tahşiye grubuna yönelik ilk uyarıların ve raporların MİT tarafından hazırlandığı ve güvenlik birimlerine gönderildiği ortaya çıktı. 2008 öncesi teknik takip yapan MİT'in bu konudaki uyarıları üzerine 3 Aralık 2008 tarihli Emniyet İstihbarat ve 13 Mart 2009 tarihli Genelkurmay İstihbarat raporlarının hazırlandığı ortaya çıktı. Bu en önemli iddiayı çökerten raporlar mahkeme heyetine sunuldu. Savcılık ise bu belgeleri iddianameye koymadı.
3- DELİLLER GİZLENDİ
Yargılamanın başlamasıyla birlikte bazı avukatlar ek delil klasörlerinde yer alan bazı ifadelerin ve belgelerin kendilerine verilmediğini belirtti. Avukatlar, bunun üzerine ‘deliller gizleniyor' gerekçesiyle tekrar reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme heyeti avukatların talepte bulunmasını engelleyerek bir an önce iddianamenin okunması aşamasına geçilmesini istedi.
4- OLMAYAN KONUŞMAYI DELİL YAPTILAR
Hidayet Karaca'ya savcılık sorgusunda, Fethullah Gülen ile telefon konuşması yaptığına dair internette dolaşan bir konuşma metni sorulmuştu. Karaca, böyle bir konuşma yaşanmadığını belirterek, kaydı dinlemek istemişti. Savcılık, hukuki olarak böyle bir dinleme olmadığını anlayınca soruları metinden çıkarmış avukatından da özür dilemişti. Bunlara rağmen savcı Hasan Yılmaz iddianamesinde bu metni delil olarak gösterdi.
Bu dinleme kaydı delil klasörlerinde yer almadı. Telefon konuşması yapıldığı iddia edilen tarihte Karaca'nın ameliyatta olduğu belgelendi.
5- ‘BOMBALARI POLİS KOYDU' İFTİRASI
Hasan Yılmaz tarafından kaleme alınan iddianamede, iki polis memurunun tahşiye üyelerinin evinde bulunan bombaları bizzat kendilerinin koyduğunu iddia etti. Ancak bu konuda delil olmadığını da itiraf ederek bu polisleri şüpheli yapmadı. Üstelik operasyon görüntüleriyle bu iddianın da iftira olduğu ortaya çıktı.
6- RED KARARI OKUNMADI
Mahkeme heyetini, tarafsız ve bağımsız olamadığı ayrıca tüm talepleri reddetmesi nedeniyle reddeden avukatların talebi, bir üst mahkeme olan 15. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
Fakat, 14. Ağır Ceza Mahkemesinin sesli ve görüntülü kaydı tutanağa çevrilmeden ve duruşmada yaşananları bilmeden 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nin de avukatların heyetin reddi talebini şablon ve gerekçesiz kararlarla reddettiği ortaya çıktı.
GERÇEKLERİ ÖRTEMEYECEKLER
Tahşiye davasinda kumpas' iddialari kapsamında tutuklu olan ve dün istanbul Adliyesi'nde ikinci kez hakim karşısına çıkan polis müdürlerinin yakınları, adliye önünde açıklama yaptı. Emekli polis müdürü Ali Fuat Yılmazer'in kızı Fatma Yılmazer, savunma aşamasına geçilmesinin kendilerini memnun ettiğini belirtti. Yılmazer, “Bu saatten sonra artık gerçekleri örtemeyecekler, gerçekler konuşacak” şeklinde konuştu. (KAYNAK: ZAMAN)