AKP hükümeti döneminde yapılan zulümler hiç bir dönemde bu kadar zirveye ulaşmamıştı.
Hak ve adalet gözetmeksizin gerçekleştirilen çökme operasyonları, hukuksuzca ev hanımlarını bile terör gibi iğrenç yaftalarla gözaltına almalar derken kayyımlara ödenen akıllara zarar maaşlar... Ve terör örgütlerinin anlatıldığı kitaplara dokunulamazken Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin kitapları hukuksuz bir şekilde raflardan kaldırılıyor.
Zaman Gazetesi yazarı Bülent Korucu konuyla ilgili bir makale kaleme aldı ve 'Yuvarlak hesapla 30 bin kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan bir örgütün lideri. Sadece iç hukukumuz değil, uluslararası kurumlar ve metinler de PKK'ya ‘terör örgütü' diyor. Buna rağmen yazdığı kitaplar toplatılmıyor, toplatılamıyor.' diyerek konunun vehametine değiniyor.
'Abdullah Öcalan, hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çekmekte olan biri.
Yuvarlak hesapla 30 bin kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan bir örgütün lideri. Sadece iç hukukumuz değil, uluslararası kurumlar ve metinler de PKK'ya ‘terör örgütü' diyor. Buna rağmen yazdığı kitaplar toplatılmıyor, toplatılamıyor. Bazı yerel mahkemelerin verdiği bu yöndeki kararlar Anayasa Mahkemesi içtihadıyla bozuldu.
Bireysel başvuruyu inceleyen AYM, Öcalan'ın yazdığı ve toplatılmak istenen kitabıyla ilgili ihlal kararı vererek özgürlükçü bir içtihat ortaya koydu. 6 Temmuz 2014'te Resmi Gazete'de yayımlanarak toplatma kararlarını geçersiz kılan AYM gerekçesi şöyle diyordu: “Demokratik toplumun ana temellerinden olan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile bu kapsamda basın özgürlüğü, sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez ve önemsiz görülen ‘düşünceler' için değil, ayrıca devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Çünkü bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir.”
“İlk derece mahkemesi söz konusu kitabın yazarının kişiliğini terörle mücadele bağlamında değerlendirerek toplatma ve el koyma kararı vermiştir. Herhangi bir kimsenin yalnızca kişiliğine bağlı olarak düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne müdahale edilmesi haklı kılınamayacağı gibi yasaklanmış bir örgütün bir mensubunun veya yöneticisinin görüş ve düşüncelerini açıklaması da tek başına düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne müdahale edilmesini haklı kılmaz.”
Abdullah Öcalan'ın yazdığı, “Kürt Sorununda Demokratik Çözüm Bildirgesi”, “12 Eylül Faşizmi PKK Direnişi” ve “Kürdistan Devrim Manifestosu, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü (Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunma)” adlı kitaplarla ilgili el koyma ve toplatma kararları kaldırıldı. Serbestçe alınıp satılabiliyor. Kitap toplatma ancak yetkili mahkemelerin verebileceği bir karar. Anayasa Mahkemesi, doğru bir yönelimle ve Öcalan içtihadıyla yerel mahkemelerin bu yetkisini neredeyse sıfırladı.
Bu bilgileri şunun için hatırlattım: Kaynak Holding'e atanan kayyımlar kendilerini mahkemelerin, hatta AYM'nin üstünde görerek tarihimizin en büyük sansür girişimine imza atıyor. Fethullah Gülen'in onlarca kitabının binlerce nüshasını mağazalardan toplattılar. Gerekçe Gülen hakkında sürdürülen soruşturmaymış. Devam eden soruşturmanın bir hüküm olmadığını söylemeye gerek var mı? Kaldı ki AYM, Öcalan örneğinde olduğu gibi ‘terörden hüküm giymiş kişinin bile kitabını toplatamazsınız' diyor. Kayyımlar herhalde AYM'nin üstünde bir makam!
Hocaefendi'nin toplatılan kitaplarını kısaca hatırlayalım. Peygamber'imizin (sas) hayatını anlatan en kapsamlı eserlerden Sonsuz Nur'un yanında Fatiha Üzerine Mülahazalar, Kur'an'dan İdrake Yansıyanlar, İnancın Gölgesinde, Dua Ufku... Sonsuz Nur'un terörist yetiştirdiğini iddia eden bir çıldırmışlıkla muhatabız. Anayasa Mahkemesi'nin Öcalan'dan esirgemediği özgürlüğü kayyımlar Gülen'in elinden almaya çalışıyor. Tek parti döneminde Bediüzzaman'ın kitaplarına reva görülen muameleydi bu. Siyasi görüşü ve ideolojisi ne olursa olsun denetimsiz tek parti yönetiminin bizi getirip bıraktığı sahil aynı.
ABD Başkanı Obama'nın 90 bin TL kazandığı bir dünyada, kayyımların 129 bin lira maaş almasına şaşırıyorduk. Artık anlayabiliyorum, böylesine hukuksuzlukları yapabilmek için ekstra motivasyona ihtiyaç var demek ki!