Hükümetten piyasaları alt üst edecek adım

Hükümetten piyasaları alt üst edecek adım
Taraf Yazarı ve Ekonomist Süleyman Yaşar'dan çarpıcı tespit: 'Faiz lobisi söyleminin aksine, tuhaf işler yapmaya başlayan hükümet, borsadaki şirketleri halka kapatarak faizi artıracak.'

Halka açık şirketler birer birer borsadan çıkmaya hazırlanıyor. Gelen haberlere göre; Petrol Ofisi,Alternatifbank, Mutlu Akü, Türk Demirdöküm, Eczacıbaşı Yapı Gereçleri borsadan çıkma kararı aldı.

Peki, niye borsadan çıkıyorlar?

Çünkü Sermaye Piyasası Kurulu halka açılmayı zorlaştırdığı gibi halka açık şirketlere ağır yükümlülükler getirmeye başladı. Tabii böyle gereksiz bürokrasi yaratan ortamda çalışmak pek çok şirket için borsayı cazip olmaktan çıkardı. Dolayısıyla halka kapanma süreci başladı. Zaten bu sürecin başlaması için SPK yayınladığı bir tebliğ aracılığıyla zemin hazırladı. Buna göre; halka açık şirketlerde yüzde 95’in üzerinde ortaklık payına sahip olan büyük hissedarlara, küçük ortakların şirketten çıkarılması hakkı verildi. Böylece küçük ortağın elindeki hisselerin ucuza kapatılması mümkün hâle geldi.

Niye böyle bir tespit yapıyoruz?

Çünkü küçük ortağın hisseleri son 30 işlem gününde borsada oluşan fiyat ortalamasından büyük ortak tarafından satın alınabilecek. Oysa bu ortalama fiyatın tutarlılığı tartışılır. Çünkü bir firmanın değerini en doğru gösterebilecek yöntem net bugünkü değer yöntemidir. Ya da diğer değerleme yöntemlerinin net bugünkü değer yöntemine ağırlıklı verilen ortalaması olabilir. Anlayacağınız küçük ortaklar ellerine verilen paraya razı olup şirketten kovulacak.

Hemen bir örnek verelim; 1990’da devletin Başbakanlık Kamu Ortaklığı İdaresi eliyle halka açtığı şirketlerden küçük bir pay alan vatandaşın elinden hissesi alınacak. Yani devlet hisse alın diyerek teşvik ettiği küçük tasarrufçuyu yine devlet olarak mağdur edecek.

Gelelim halka kapanmanın ekonomiye getireceği zararlara…

Bildiğiniz gibi bir ekonominin gelişmesi için küçük tasarrufların verimli kullanılması ve şirketlerin yatırım için ucuz kaynak bulması gerekiyor. İşte şirketlerin halka açılması bu amaçla yapılıyor.

Bir de halka açılma; mülkiyeti tabana yayarak üretimde karar verme sürecine vatandaşın katılmasını sağlıyor. Böylece halka açılma paydaş toplumu yaratıp, demokrasiyi güçlendiriyor. Ekonomide şeffaflığı artırıyor. Kısaca halka açılma olmadan ve hisse senedi piyasası derinleşemeden ülke kalkınamıyor. Hâl böyle olunca şimdi bu ülkede küresel gidişata aykırı tuhaf kararlar alınmaya başlandı. İşte halka kapanma sürecinin başlaması bu türden tuhaf kararlardan biri oluyor.

Oysa Turgut Özal 1986’da İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı açarken amacı küçük tasarrufları ekonomiye kazandırıp yine ve küçük tasarrufçuya iyi bir yatırım yapma olanağını sağlamaktı. Bir de mülkiyeti tabana yayarak paydaş toplumu ve demokrasiyi güçlendirmekti. Yine hisse senedi halka arzı yoluyla diğer bir amacı Türkiye ekonomisini küresel ekonomiyle bütünleştirmekti. Oysa son günlerde Özal’ın başlattığı piyasa ekonomisini güçlendirme ve rekabeti sağlama amacının aksine kararlar alınmaya başlandı. Özal, faizsiz finansman araçlarına ağırlık verdi. Yani hisse senedi, gelir ortaklığı senedi, kâr-zarar ortaklığı belgesi aracılığıyla yatırımları hızlandırmayı tasarladı. Ve bunu da başardı. Pek çok altyapı yatırımı, otoyollar, barajlar bu yöntemlerle finanse edildi. Ama nedense son dönemde faizsiz araçlar terk ediliyor. Yıllık 1,5 trilyon dolarlık işlem hacmi olan İslami finansman olanakları hiç kullanılmıyor. Anlayacağınız hükümet faiz lobisi söyleminin tam aksine tuhaf işler yapmaya başladı.


TARAF

16 Temmuz 2014 08:10
DİĞER HABERLER