TBMM 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu, nihayet Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a sorularını yazılı olarak iletti.
‘Komisyonun AKP’li üyeleri’ demek daha doğru bir ifade olabilir. Çünkü sorular, muhalefet milletvekillerinin bilgisi olmadan hazırlanıp gönderildi. Akar’a sadece 10 soru gönderilmesi ise komisyonun yetkinliğine gölge düşürecek cinsten.
Herhangi bir gazeteci Akar’la o gece için röportaj yapmak istese yüzün üstünde soru çıkarabilir. Üstelik komisyon sorularının bir kısmı, o gece yaşananları ortaya çıkarma amaçlı değil, Cemaat’in TSK içerisindeki yapılanması ve Hulusi Akar’ın bundaki payını irdelemeye yönelik. Bu durumda komisyonun AKP’li üyeleri ya Genelkurmay Başkanı’nın anlatacaklarını önemsemiyor ya da 15 Temmuz’u aydınlatmak gibi bir dertleri yok. Oysa Akar’a şu sorular yöneltilebilirdi:
1: 15 Temmuz günü saat 14.45’te H.A. isimli bir binbaşının MİT’e giderek darbeyi ya da MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik bir operasyonu ihbar ettiği öne sürülüyor. Bu binbaşının öncelikle size değil de MİT’e gitmesinin sebebi nedir?
2: Bu binbaşı neden 15 Temmuz’dan sonra TSK’dan ihraç edilmiştir? ‘Koruma amaçlı ihraç’ diye bir uygulama var mıdır?
3: 15 Temmuz saat 17.30 sularında tüm askeri hava araçlarının uçuşlarının durdurulması emrini verdiniz. Daha sonra, “Değerlendirmelerimizde ve gelen bilginin daha büyük bir planın parçası olabileceğini mütalaa ettik ve Etimesgut Zırhlı Birlikler Tümeni’nden hiçbir tankın ve zırhlı aracın hiçbir sebeple çıkmasına müsaade edilmemesi yönünde tedbirler almasını emrettim” dediniz. Size nereden, ne tür bir bilgi geldi ve daha büyük bir planın varlığına hangi bilgi ile kani oldunuz?
4: Bu bilgi, darbe olacağı bilgisi miydi? Tam olarak saat kaçta bu bilgiyi aldınız?
5: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, saat 18.00 sularında makamınıza geldi ve durum değerlendirmesi yaptınız. 18.30’da zırhlı birliklere dışarı çıkış yasağı emirlerini verdiniz. Hakan Fidan’ın, ‘büyük resimde’ kendisine yönelik bir operasyonu aşan daha genel bir hazırlık olabileceği yönündeki değerlendirmeleri üzerine ikna olarak Etimesgut için böyle bir emir verdiğiniz belirtiliyor. Bu durumda, aslında 18.30 itibariyle bir darbe ihtimalinin gündeminize girdiği görülüyor. Siz darbe organizasyonuna dâhil değilseniz, normal olarak darbecilerin ilk ulaşması ve tesirsiz hale getirmesi beklenen kişilerden birisiniz. Neden Genelkurmay’da gerekli tedbirleri almadınız? Nasıl rehin alınabildiniz? 20 tane özel kuvvetler personeli bütün bir Genelkurmay karargâhını nasıl etkisiz hale getirebildi? Bundaki zaafları sıralayabilir misiniz?
6: Darbe fikrine saat 18.30’da kani olup zırhlı birliklere çıkış yasağı koymanıza rağmen MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın 2 saat kadar daha Genelkurmay’da kalmasının sebebi nedir? Fidan, karargahın tamamen güvenli olduğunu mu düşünüyordu?
7: Tutuklu Tümgeneral, dönemin Personel Başkanı İlhan Talu, 15 Temmuz saat 20.00’da MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüşme halinde olduğunuzu anlattı. Talu, yaklaşık yarım saat sonra ikinci kez odanıza girdiğinde Fidan’ın halen odanızda olduğunu gördüğünü aktardı. 20.50 sularında ise bir grup özel kuvvetler askerinin 2. Başkan Yaşar Güler’in odasına girdiğini söyledi. Siz ise saat 21.00 sularında ilk olarak Proje Yönetim Daire Başkanı Mehmet Dişli’nin odanıza girdiğini belirttiniz. Bu durumda;
a) Hakan Fidan tam olarak saat kaçta sizin yanınızdan ayrıldı?
b) Verilen bilgilere göre tam da Fidan ayrıldıktan sonra özel kuvvetlere bağlı bir grup asker karargâha giriş yapıyor. Amaç Fidan’ı kaçırmaksa ve o sırada darbenin liderleri Genelkurmay’da ise size göre neden daha önce gelip Fidan’ı almadılar?
c) Özel kuvvetlere bağlı askerler, 2. Başkan’ın odasına girdiği halde sizin odanıza neden gelmediler? Neden ilk olarak Mehmet Dişli makamınıza girdi? Amaç size darbenin liderliğini önermek miydi?
d) Yine saat 20.50 civarlarında Genelkurmay önünde silah sesleri gelmeye başladığı belirtiliyor. Ancak siz saat 21.00’da Dişli odanıza girdiğinde, makamda tek başına ve kapıya sırtı dönük olarak çalıştığınızı anlattınız. Silah seslerini duymadınız mı? Size çatışmaya dair bilgi veren olmadı mı?
8: Darbecilerin harekete geçiş zamanı 21.00 olarak biliniyor. 18.30’daki ilk emirle aradaki bu 2,5 saatlik zaman diliminde darbe neden önlenemedi?
9: Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın saat 20.15 sularında Genelkurmay Başkanlığı’nda silah sesleri duyulduğu ihbarı aldığı, bunun üzerine sizi, kuvvet komutanlarını ve bazı komutanları aradığı ama hiç kimseye ulaşamadığı yönünde haberler çıktı. Siz o saatte makamınızda çalışıyordunuz. Bakan Işık belirtilen saatte sizi aradı mı? Aradıysa neden ulaşamadı?
10: Mehmet Dişli, savcılığa verdiği ifadede, 16 yıldır birlikte çalıştığınızı, sizi yakinen tanıdığını ve sizi ailesinin bir parçası olarak gördüğünü söyledi. Dişli ile bu kadar yakın mısınız? Siz Dişli’yi nasıl tanımlarsınız?
11: Dişli, o gece makamınıza girişi ve sonrasında yaşananlarla ilgili sizinle taban tabana zıt ifadeler verdi. Bu durumda iki taraftan birinin kesin olarak yalan söylediği anlaşılıyor. Mehmet Dişli’nin kendini kurtarmak için yalana başvurduğunu düşünsek bile baştan sona bu kadar büyük çelişkileri nasıl izah edersiniz?
12: Çankaya Köşkü’ne gelince arkanızda bulunan Dişli’nin gözaltına alınması yönünde değerlendirmede bulunduğunuzu ve bir süre sonra Dişli’nin gözaltına alındığını anlattınız. Ancak Mehmet Dişli, savcılığa verdiği ek ifadede, “Darbe girişimi sonrası Çankaya Köşkü’ne gidip, kriz masasında görev yaptım. Darbecilerle görüşüp, onları ikna etme, komutanların kurtarılması ve krizin sona erdirilmesi konusunda faydalı oldum. Devam eden ateşin kesilmesi için komutanın ve ilgili bakanların emri ile Eskişehir’i aradım. Uzun süre onlarla görüştüm. Bu şekilde saat 15.30’a kadar Çankaya Köşkü’ndeki kriz masasında görev yaptım. Buna başta Sayın Başbakanımız olmak üzere hepsi şahittir” dedi. Ankara Emniyet Müdürlüğü raporunda, Mehmet Dişli’nin, dönemin Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç’le birlikte darbenin 2 numarası olduğu iddiası var. Eğer öyleyse Başbakanlık, kendisine neden o gün kriz masası gibi hayati bir yerde görev verdi? 15-16 Temmuz ortamında, kimsenin kimseye güvenmediği bir kaosun içinde, sizin bizzat ‘darbeci’ dediğiniz Mehmet Dişli gibi bir asker neden kriz masasına oturtuldu?
13: Mehmet Dişli, ilk savcılık ifadesinde, “Bu olayın hiçbir yerinde yokum. Yaptığım bütün görüşmeleri Komutan’ın emriyle, onun bilgisi dâhilinde, can güvenliği için yaptım” dedi. Cevabınız ne olur? Dişli o gece kimleri aradı ve bu aramaları sizin emrinizle mi yaptı?
14: Soruşturmayı yürüten savcılığın “Yurtta Sulh Konseyi” listesinde Dişli’nin adı yok. Milli Savunma Bakanlığı’nın TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na gönderdiği ‘Darbe Konseyinin Karargâh sorumluları’ belgesinde de Dişli’ye yer verilmiyor. Oysa siz ifadenizde Dişli’nin o gece karargâhta darbenin sorumlularından biri olarak görev yaptığını anlattınız. Sizce AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin kardeşi Mehmet Dişli korunuyor mu? Aradaki çelişkiyi nasıl izah ediyorsunuz?
15: Ağustos’ta yapılacak YAŞ toplantısında, Cemaat’e büyük darbe vurulacağını, bundan dolayı da Cemaat’le iltisaklı askerlerin darbe yaptığını iddia ettiniz. Sizin YAŞ toplantısı öncesinde hazırlığını bitirdiğiniz bu listede, kaç ‘Cemaatçi’ general ve subay yer almaktaydı?
16: Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı, 27 Temmuz’da yaptığı açıklamada, 15 Temmuz darbe girişimine 8 bin 651 askeri personelin katıldığını bildirdi. Açıklamada bunun, TSK’nın personel mevcudunun yüzde 1,5’una denk geldiği belirtildi. Söz konusu rakama, bin 214 askeri öğrenci de dâhil edilmişti. Aralık ayı başında tamamlanan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesinde de aynı rakamlar yer aldı. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ise 10 Aralık 2016 tarihinde yaptığı açıklamada, “22 bin 85 kişinin TSK ile irtibatı kesildi” açıklaması yaptı. Bakan Işık, bunların 16 bin 409’unun askeri öğrenci olduğunu kaydetti. Eğer darbe girişimine 8 bin 651 askeri personel katıldı ise fazladan ihraç edilen 13 bin 500 askeri personel kimlerden oluşuyor? Bunlar neden ihraç edildi? Genelkurmay’ın açıklamasında 1,214 askeri öğrenci darbeye katıldı denirken Milli Savunma Bakanı 16 bin 409 askeri öğrencinin okuldan atıldığını kaydetti. Aradaki 15 bin öğrenci hangi gerekçeyle cezalandırıldı? Genelkurmay Başkanı olarak, 15 Temmuz’da darbeye karışmamış 15 bin öğrencinizin ihraç edilmesi ile ilgili tavrınız nedir?
17: Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, 10 Aralık 2016 tarihinde yaptığı açıklamada, “22 bin 85 kişinin TSK ile irtibatı kesildi” açıklaması yaptı. Ancak Genelkurmay’ın 9 Eylül 2016 tarihli açıklamasında, Mayıs rakamlarına göre TSK’dan ilişiği kesilen askeri personel sayısı 210 bin 320. General ve amiral sayısı 358’den 206’ya indi. Yani 152 paşa, bir başka deyişle general ve amirallerin üçte biri, ihraç edildi. Subay sayıları da 39 bin 353’ten 29 bin 946’ya geriledi. Yani yaklaşık 10 bin subay ordudan atıldı veya emekli edildi. Bu rakamlara Jandarma dâhil değildi. Her geçen gün ihraç, gözaltı ve tutuklama rakamları artmaktadır. Genelkurmay Başkanı olarak, 27 Temmuz’da yaptığınız, “TSK personelinin sadece yüzde 1.5’u darbeye teşebbüs etmiştir. Dolayısıyla TSK’nın kahır ekseriyetinin bu hain girişime şiddetle karşı çıktığı zaten sayılar üzerinden de görülmektedir” açıklamanıza rağmen generallerinizin üçte birinin, subaylarınızın beşte birinin TSK ile ilişiğinin kesilmesini neyle izah ediyorsunuz? TSK’nın kahir ekseriyeti hain darbe girişimine şiddetle karşı çıktıysa o halde neden cezalandırıldılar? Eğer suçsuz yere ihraç edildiler veya tutuklandılarsa hala Genelkurmay Başkanı olarak o koltukta oturabilir misiniz?
18: Tutuklu Tümgeneral, dönemin Personel Daire Başkanı İlhan Talu, CHP Milletvekili Dursun Çiçek’e gönderdiği mektupta, 2015 YAŞ için MİT’ten liste istediklerini ve buradan gelen liste doğrultusunda 14 general ve amiralin, Cemaat’le bağlantıları bulunduğu gerekçesiyle terfi ettirilmediğini yazdı. MİT’in, darbeden 1 yıl önce size gönderdiği listede kaç isim vardı? ‘Cemaatçi’ olduğu iddia edilen general ve amiral sayısı 14 müydü? Eğer sayı bu kadarla sınırlı ise 15 Temmuz’dan sonra 152 general ve amiral neye göre ‘Cemaatçilik’le suçlandı? 1 yıl içerisinde sayının bu kadar artma ihtimali nedir? Yoksa geriye kalan bu kadar paşanın ihracının gerekçesi darbeye katılmış olmaları mı? Eğer öyleyse darbeye farklı görüşten paşaların katıldığı, hatta kâhir ekseriyetinin Cemaat’le ilgisiz olduğu söylenebilir mi?
19: Savcılığa verdiğiniz ifadede, 16 Ekim sabahı Akıncı Üssü’nden Çankaya Köşkü’ne götürülürken YAŞ üyesi Akın Öztürk’ün “Komutanım ben de sizinle geleyim” dediğini ama darbeye katılmış olması izlenimi aldığınız için reddettiğinizi söylediniz. Ancak sizi karargâhta gözaltına aldığını ve helikoptere bindirerek Akıncı Üssü’ne götürdüğünü söylediğiniz Mehmet Dişli’yi helikoptere aldınız. Gerekçe olarak da Dişli’nin, helikopterin düşürülmemesi için kendisinin devreye gireceğini söylemesini gösterdiniz.
a) Dişli, bunu helikoptere binmeden de sağlayamaz mıydı?
b) Sizi bir kere kaçırmış ve darbede başarısız olmuş bir asker, pekâlâ sizi tekrar rehin alabilir ya da kaçırabilirdi. Dişli’ye nasıl güvendiniz?
20: Yukarıdaki soruda olduğu gibi, Akın Öztürk’ün darbenin içerisinde yer aldığı izlenimi ile helikopterinize almadığınızı söylediniz. Fakat 21 Temmuz 2016 tarihli 10 maddelik Genelkurmay açıklamasında, “Akın Öztürk’ü, ikna için biz görevlendirdik” dediniz. Akın Öztürk darbeci mi, değil mi?
21: Akıncı Üssü komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim’in “Sizi kanaat önderimiz Fethullah Gülen ile görüştürebiliriz” dediğini iddia ettiniz. ‘Cemaatçi’ olduğunu reddeden Evrim ise savcılık ifadesinde “Akar’a hiçbir şekilde ‘Sizi kanaat önderimiz Gülen’le görüştürebiliriz’ diye teklifte bulunmadım” dedi. Bu işin aslı nedir? Evrim size Fethullah Gülen’in ismini zikretti mi?
22: İfadenizde, Akıncı Üssü’nde tutulurken Kuzey Saha Deniz Komutanı Tuğamiral Ömer Harmancık’a, “Siz kimsiniz? Sizin başınız, kıçınız kim?” diye bağırdığınızı söylediniz. Genelkurmay Başkanı olarak, daha sonra bu soruların peşine düştünüz mü? Darbecilerin ‘başını’ bulabildiniz mi? Cuntanın 1 numarası kim? Bulamadıysanız neden bulamadınız? Şu ana kadar hala Yurtta Sulh Konseyi’nin kimlerden oluştuğu ve hiyerarşisinin ortaya çıkarılamamış olması normal mi?
23: Emekli Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok, sizin için “Orada Genelkurmay Başkanı’nın açıklama yapması için televizyon kameraları, Genelkurmay Başkanlığı’nın amblemi olan bayrak vs. her şey hazırdı. Sayın Cumhurbaşkanı o süreçte ele geçirilmiş olsaydı, inanıyorum ki oraya kurulan şeyler uygulamaya konulacak ve bu açıklama yapılacaktı…” iddiasında bulundu. Buna cevabınız nedir?
AHMET DÖNMEZ / TR724