[Hüseyin Odabaşı] Olmazlar Oluverir

Samanyoluhaber.com yazarı Hüseyin Odabaşı'nın yazısı
HÜSEYİN ODABAŞI 

Gelecekle alakalı bir öngörüde bulunmak mümkün olsa da fakat nasıl ve ne şekilde cereyan edeceğini kestirmek mümkün değildir. Çünkü Lokman 34. ayete göre de gayb Allah’ın elinde. Elimize geçmeyeni ele geçirmek için gayıb elinde olandan istemeliyiz. Kim galip, kim mağlup olacak? Tarih bir fizik ilmi gibi olmadığından talih kuşunun kimlerin başına konacağını tam bilemeyiz. Elimizden gelen sadece gayret ve konumun hakkını vermek olabilir.  
Olaylar ve hadiseler çok değişiyor. Hemen hemen her 10, 15 senede bir, bir araya gelmesi mümkün olmayan topluluklar barışabilir; kanlı bıçaklı kavgalı olanlar talihin icbarıyla kılıçlarını kınlarına koyabilirler. Günler ve aylar, zaman esprisi içinde Allah'ın elinde döndürdüğü bir tesbihi. Topluluklar arasında evirip çeviriyor...” 
“Eğer size bir sıkıntı isabet ederse, başka halklara da benzeri sıkıntı isabet etmiştir. Bu günleri, insanlar arasında döndürüp dururuz.” (Al i İmran, 140)

Kalplerin evrilip çevrilmesi gibi dostlar düşmanlara; düşmanlar dostlara dönüşebilir. Hatta “yapmam, etmem” dediklerini insan yapmak zorunda kalabilir. Düşman dediklerine dost; dost olanlara da düşman olabilir:
“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş! (Fussilet, 34)
Yani insanların kalbi gibi toplumların, cemaatlerin de bir kalbi vardır. O da döner, farklılaşır. Fakat toplumların kalbinin dönüşü biraz zaman alır. Hatta dönen Yerküremizin dönüşünü bizzat anlamadığımız gibi büyük cemaatlerin veya toplulukların kalbindeki dönüşü ancak dikkatle takip edenler anlar. Çıplak gözle anlaşılmaz. 
Nabi’nin “görmüşüz” redifli enfes şiirinde dediği gibi mağlup olanların bir zaman sonra galip, fakirlerin zengin, zenginlerin fakirleşmesi olabilecek bir şeydir.  “Bugün ne oldum deme yarın ne olacağım de!” Çünkü insanı da halini de toplumları da Allah tabakadan tabakaya evirip çevirir: “Ve kad halakakum etvara- Oysa O, sizi çeşitli aşamalardan geçirerek yarattı. (Nuh, 14)

Bazen ummadığın taş baş yarar. Bir zaman taşı tutsan altın olan kutlu zamanlar, altını tuttuğunda taşa döndüğü durumlarda yer değiştirebilir: 
“Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz
(Biz, dünya bahçesinin hem güzünü, hem de ilk baharını görmüşüz,
Biz, sevincin de kederin de yaşandığı günleri görmüşüz.)
Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâlde
Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz”
(Çok da gururlanma ki, bu talih meyhanesinde biz,
Gururdan sarhoş olan binlercesinin uyuşuk hali­ni görmüşüz.)

Hz. Mevlâna, bugün solup pörsüyen saçlar bir zamanlar ne kadar canlı ce cazipti der. 
Hz. Yusuf'a sahip çıkıp sarayına alanlar Onu daha sonra zindana attırdı, Zeliha ve Potifar(Aziz)... Hz. Musa'yı sarayına alıp büyüten Firavunlar daha sonra onu idamla yargılamak istediler ... İsrail oğullarının muhterem insanı Karun, Firavun’un safında Hz. Musa’ya karşı mücadele etti.
Galiplerin mağlup; mağlupların ise galip duruma gelebilmesi için Rum suresine göre “Fî bıd’ı sinîn(sinîne) - 3,6,9 yıla” (Rum Suresi, 4) ihtiyaç vardır. bıd‘ kelimesi Arap dilinde 10’u aşmayan azlığı ve daha çok 3-9 arasındaki sayıları ifade etmek üzere kullanılır.
3 Ekim 610’da İstanbula ulaşan oğul Herakliyus Bizans tahtına çıktı. Fakat taht kavgaları ile Bizans'ın karışıklığını fırsat bilen ateş gede Sasaniler 619 yılına kadar Mısır’ı da fethederek Bizanslıları İstanbul surlarına kadar geri çekilmeye mecbur ettiler. Ateş gede Sasanilerin zaferleriyle sevinen Mekkeli müşriklerine tam bu esnada Kur'an-ı Kerim, yenilen Bizans'ın kısa zaman sonra (3,6,9) yenildiği Sasanileri yenilgiye uğratacağını kesin bir dille haber verdi. Bu haber Kuran-ı Kerim’in verdiği haberin doğruluğuna inanan Ebu Bekir'le Sasanilerin yenilemeyeceğine inanan Velit Bin Muğire arasında iddiaya sebep oldu. 
5 Nisan 622’de yapılan büyük bir dinî törenden sonra baş şehirden ayrılan Herakliyus, önce Anadolu toprakları ile İrmîniye bölgesini Sasani işgalinden kurtardı.  
“O gün müminler de sevinecekler” (Rum Suresi, 4). Bizanslar Mekkelilerin kendilerini yakın gördüğü Sasanileri yendiğinde Bedir savaşındaki zaferle ayrıca çok sevinip ferahladılar. 
Bizans galibiyetinin Bedir Savaşı’nın kazanıldığı veya Hudeybiye Antlaşması’nın yapıldığı tarihlere denk geldiği yönünde rivayetlere yer verilmesini de (Taberî, XXI, 17, 19-21; Zemahşerî, III, 197) bu açıdan değerlendirmek uygun olur.
Hamidullah Hocanın verdiği habere göre Mekke'den kovulan 187 aile, 8 sene sonra 10 bin kişilik bir kuvvetle kovuldukları Mekke'yi fethettiler. (İslam'da Anayasa)
Kırbaçlarının arasında küçümseyerek işkence ettiği Bilal’in az bir zaman sonra ayaklarını göğsünün üzerine koyarak son soluklarını vereceğini Ümeyye Bin Halef nerden, nasıl bilecekti? Köle olarak ölenler, köle olarak gördüklerimiz olmayabilir.
Peygamberimizin(sav) öz torunu Cennetliklerin efendisi Hz. Hüseyin’i Peygamberimizin(sav) ümmetinden bir taife hunharca şehit etti. Namaz kılanlar namaz kılanların kanını akıttığı için Revan nehri kırmızı renge büründü. Alem -i İslam bu evlat acısını halen daha unutamadı.
Fatihle, Arnavut İskender Bey Enderun'da aynı mektepte aynı mekânda eğitim gördü. Çocuktular oynadılar, koştular. Geleceğe dair hülyaları planları vardı. Bir zaman geldi İskender büyüdü Arnavut topraklarını Osmanlı İmparatorluğu adına sevk etti, idare etti. Fakat Vatikan'ın dürtmesi, atalarının tahriki ile Osmanlıya isyan etti. Çocukluk arkadaşı Fatih İle karşı karşıya geldi savaş etti. Bu isyan Balkan topraklarında Osmanlıya en az 20 senesini kaybettirdi. 
Abdülhamit'i tahttan indirenler Abdülhamit’in açtırdığı okullarında yetişti, eğitim gördüler. Abdülhamit’in halifeliğin yayılıp her tarafta etkisini artırmak gayesi ile açtırdığı okullardan biyoloji dersine giren Avrupalı hocalar ateizmi aşıladılar. (Şerif Mardin)

Vahdettin'in seyahatlerinde Trende ona yakın olmak için yaverlik yapan hatta kızıyla evlenmek isteyen Mustafa Kemal, daha sonra olaylar öyle döndü dolaştı ki Vahdettin'i vatana ihanetle suçladı. Ve O’nu yerinden yurdundan etti.
Memleket 60 yılların sonuna doğru bir sağdan bir soldan ikiye ayrıldı.  Bu madde planında, toprakta değil bir milletin ruhunu ikiye böldü. Şartlar olgunlaştı ve asker 80’de darbe yaptı, Evren Paşa kontrolu ele aldı. Fazla değil tam üç sene sonra balık kavağa çıkar mı türünden bir olay yaşandı. Darbeci askerler, çok vakit geçmeden Başbakanlık köşkünde bir vakit namazını dahi aksatmadan kılan Özal'a devlet idaresini teslim etmek zorunda kaldılar.  
Dahası da oldu; Türkiye’de 80’e kadar sağ ve sol olarak birbirini yiyenler solcu olan Ecevit hükümetinde sağcı Bahçeli ile 2000 yılında koalisyon kurdular. Birbirine silah çekenler tekmil çektiler. Büyük lokma ye büyük konuşma derler ya hani. Çünkü öyle bir zaman gelir ki büyük konuşanların lokmaları boğazında düğümlenir.   
Bir de toplumun büyük insan adamla ilişkisi var ki sormayın. Cemil Meriç'e göre “büyük adam kalabalığı tekme ile uyandıran kılavuz. Sonra uyanan Caliban efendisini parçalar.” (Bu Ülke, sf, 218) Peygamberimizin(sav) Hira'dan yükselen vahiy sedasıyla tekme yemişe dönen Mekkeliler ne yaptı dersiniz? Efendisini parçalamaya koyuldu. Peygamberimiz(sav) Medine'ye hicret etmeseydi bu Caliban topluluğun elinden kurtulabilir miydi? Asla!
Hizmet cephesinden baktığımızda 2010’ların Türkiye'sinden bu günleri öngörmek mümkün olmazdı. Ak partinin şahsında dindar, namaz kılan bir camianın yine aynı kıbleye yönelen 2 milyon Hizmet hareketi gönüllüleri terör bahanesi soruşturma geçirdi. 300 binler adli işlem gördü. Bu günlerimiz kara günlerimiz. Toplum Calibanımız olmuş, kendini uyandıran Hizmet Ehlinden öç alma peşinde.  Fakat Allah günleri insanların, toplulukların arasında döndürmeye devam ediyor. Bir 10 sene sonrasında nelerin olacağını bilemeyiz.  
La galibe illa hu
Bir de bakarsın olmazlar oluverir!

16 Ekim 2023 14:46
DİĞER HABERLER