Büyük umutlarla gittiğimiz Euro 2016’da Hırvatistan ve İspanya’ya yenildik. 24 ülke arasında en kötü oynayan takım olduk. Eleştirilerin odağındaki Fatih Terim, “Bu sonucu kabul edemem. Gereği neyse yapacağım.” dedi.
Terim, formsuz bir kadroyla Fransa’ya gitti. İyi bir sezon geçiren Yalçın Ayhan ve Ömer Toprak gibi isimleri çağırmayıp sol bek Hakan Balta ve ön libero Mehmet Topal’dan stoper devşirdi.
Ya baş üstünden indirmiyoruz ya ayak altı paspas yapıyoruz. Hiç yanında duramıyoruz sevdiğimiz değerlerin. Maç öncesi mehteranla coşarken, yenilgide kıyım kıyım kıyıyoruz. Tek taraflı değil bu tutarsızlık. “Biz bitti demeden bitmez” özgüveninin mucidi Fatih Terim’in kentsel dönüşüme uğrattığı bir A Milli Takım var ortada. Üç pası bir korner etmeyen ekibiyle son şampiyon İspanya’ya efelenmenin acı faturasını ödedik önceki gece. Terim, kendi tercih ettiği oyuncularla Euro 2008’dekine benzer bir sonuç beklerken, Euro 96’yla karşılaşmanın üzüntüsünü yaşadı ne yazık ki.
Sahaya sürülenin esasında veteran nevinde bir topluluk olduğunu gördük. İri göbekli, sıska futbollu bir güruhla Euro 2016’da gruptan çıkma çabasının hayal kırıklığıydı yaşadığımız. Kadro tercihi cabası. Önlibero Mehmet Topal’la birlikte Hakan Balta’yı stoperde sahaya sürmek, Bayer Leverkusen’li Ömer Toprak ve Başakşehirli Yalçın Ayhan’ı görmezden gelmek izaha muhtaç bir konu.
Hakan Çalhanoğlu’nu sağ açıkta kullanmak, Alper Potuk’a ‘Bizimle değilsin’ demek de başlı başına tartışma konusu. Gökhan Gönül’ün aklının transfere takılı kalmasına rağmen Şener tercihinin kullanılmaması da teknik ekip hatası olarak değerlendirilebilecek meseleler. Takım halinde bir vurdumduymazlık mevcuttu. Neredeyse iki depar atana nazar boncuğu takasımız geldi. Skor 3-0 iken bile Boğaların kalemizi kökten devirme hamleleri karşısında aciz kalışımızın mutlaka bir izahı olmalıydı. Oldu da…
‘ŞÜPHENİZ OLMASIN GEREĞİNİ YAPACAĞIM’
İmparator, gereğini yapacağını söyledi Çek Cumhuriyeti maçı öncesi. Bu söz tanıdık geldi. “Kendisi için mi gereğini yapacak?” sorusu zihinlerde canlandı. Hem Hırvatistan hem de İspanya karşısında avazı çıktığı kadar susan millilere mücadelenin katkı maddesini ekleyemeyen futbol mütehassısı, yine sağanak sağanak tehdit ve umut savurdu. “Haydi bre aslanlarım!” telkiniyle fethe yürüttüğü ordunun acı hakikatle yüzleştiğini görmek bile enaniyetinden ve cesaretinden gram bir şey eksiltmemişti.
Hırvat Srna, babasını toprağa vermiş, Çek maçında göz yaşlarıyla kendini paralıyor. Bizim Arda’ya iki ıslık geldi diye oyuna küsüyor. İniesta’dan teselli bekliyor. Hocası da mevzuyu şöyle izale etmeye çalışıyor: “Arda’dan herhalde beklentiler çok yüksekti. Bu beklentiler karşılanmayınca tepkiler oldu.” Kendisinin, tecrübeli futbolcudan beklentisi merak uyandırdı dolayısıyla.
2002 Dünya Kupası’nda şampiyon olamadıkları için Türk halkından özür dileyen Şenol Güneş’ten, “Bu turnuvada olmamız zaten başarıdır.” sözüne evrilen hedefin sonucu bu. Özür hiç olmadı lügatinde deneyimli antrenörün. Asıl suçlu Selçuk İnan! Konya’da o golü İzlanda’ya atmayacaktı!