"Para bol ve ucuz olunca Türkiye gibi ülkeler zil takıp oynuyor. Kendi alın teriyle oluşturmadıkları ‘haybeden’ yani ödünç, emanet bir refah, zenginlik hissine kapılıyorlar. Tasarruflarını azalttıkları gibi, bol miktarda da borç alıyorlar. Ekonomileri de büyük oranda tüketim, ithalat, kredi mekanizması ile ‘şişip’ duruyor."
(...)
Şu anda dünyada yaşanan kriz ‘genel’ olsa da bu krizin büyüklüğü her ülkenin kendi iç zaaflarına göre derinleşiyor. Türkiye benzer ülkelerin içinde Brezilya, Rusya, Güney Afrika ile zaafları en derin ülkelerden. Ancak Türkiye sadece ekonominin zaafları ile ön plana çıkmıyor. Bölgesinde yoğun çatışmalar var. İhracat pazarları istikrarsız, riskli, durgun ve Türkiye dışlanmış durumda. Türkiye’nin içinde güvenlik sorunları azmış olan terör nedeniyle had safhada. Dahası Türkiye hükümetsiz durumda. Erken seçimin çözüm getirmesi beklenmiyor. Sahipsizlik devam edecek demektir. Bu sahipsizlik ortamında bir de hukuk yasa tanımayan bir Saray iradesi Türkiye’nin yakasını bırakmıyor, tansiyonu sürekli tırmandırıyor.
Hal böyle olunca Türk lirası dünyada en çok değer kaybeden bir para birimi. Türk lirasının değer kaybetmesi Türkiye’de halk için zam sağanağı demektir. Kaldı ki bütçe kaygıları nedeniyle devlet vergilere yüklenmek zorunda kalacak. Yani kur-enflasyon ve vergiler halkın çok canının yakacak.