BİMER, yapılan ihbarı Adalet Bakanlığı’na Adalet Bakanlığı ise Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.

15 Aralık 2016’da Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı, Muğla İl Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazarak sadece bir ihbara dayanarak 10 şüphelinin pasaportlarının iptal edilmesini istedi.

Şüphelilerden biri yurtdışına çıkmak istediğinde durum anlaşıldı. Pasaportu iptal edilenler arasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın şike davasında avukatı Faik Işık ile Milli Görüş Teşkilatları’nın kurucusu eski milletvekili Osman Yumakoğulları da vardı. Diğer şüpheliler de Milli Görüş geleneğinden gelme isimlerdi.

Olayın trajikomik taraflarından biri ise Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından pasaportunun iptali istenen Osman Yumakoğulları geçen yıl hayatını kaybetmiş olmasıydı. 

Oturdukları yerden zayi ilanı verilerek tamamen usulsüz metodlarla pasaport iptalleri yaptıran savcılar bu sefer baltayı taşa vurduklarını anladılar. 

Bundan sonrası ise sıradan Türkiye manzarası.

Önce bir internet ihbarıyla suçlu olduklarına karar verilip pasaportları iptal edilen kişiler etkili yerlerle (!) bağlantıları keşfedilir keşfedilmez bu sefer de bir anda suçsuz oluverdiler ve pasaportları anında çalışmaya başladı. 

Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 27 Aralık’ta Muğla Emniyet Müdürlüğü’ne Cumhuriyet Savcıları Yavuz Bayram, Nevzat Bulut ve Bülent Aksoy tarafından gönderilen yazıda, pasaportların iptali kararının iptal edildiği belirtildi.

İnsanların seyahat özgürlükleri, lekelenmeme hakları kimliği belirsiz ihbarlarla yok edilen bir ülkede medya da farklı olamaz. Hürriyet gazetesi, konuyu Milli görüşçü isime pasaport yasağı şeklinde haberleştirirken bu paradoksu görmezden geliyor. Ne savcıların usulsüz işlemine vurgu var, ne çifte standarda.