'İç Güvenlik Yasa Tasarısı uluslararası sözleşmeleri de ayaklar altına alıyor'

MALATYA (CİHAN)- KESK Dönem Sözcüsü ve Eğitim Sen Şube Başkanı Tarık Kaya, TBMM'de görüşülen İç Güvenlik Yasa Tasarısı'na ilişkin "Hazırlanan yasa tasarısı 12 Eylül cunta anayasasından bile geri olmasının yanı sıra uluslararası sözleşmeleri de ayaklar altına almaktadır." dedi.

Malatya'da KESK üyelerinden oluşan bir grup, TBMM'de görüşülen İç Güvenlik Yasa Tasarısı'nı protesto etti. PTT önünde bir araya gelen yaklaşık 50 kişiden oluşan grup, 'Fıtratınız batsın', 'Sıkıyönetim yasasına hayır', 'Kahrolsun faşizm' yazılı pankart açtı. Grup üyeleri 'Direne direne kazanacağız' sloganı atarken polis ekipleri geniş güvenlik önlemleri aldı.

Eğitim Sen Şube Başkanı Tarık Kaya, grup adına yaptığı açıklamada, kamuoyunda İç Güvenlik Yasa Tasarısı'na karşı oluşan büyük toplumsal tepkiye rağmen Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlandığını belirtti. Tasarının 12 Eylül cunta anayasasından bile geri olmasının yanı sıra uluslararası sözleşmeleri de ayaklar altına aldığını vurgulayan Kaya, şöyle devam etti: "Özü itibariyle AKP'yi koruma ve kollama yasası olarak hazırlanan tasarı 12 Eylül cunta anayasasından bile geri olmasının yanı sıra uluslararası sözleşmeleri de ayaklar altına almaktadır. Kısa süre önce 'Kanun mu hukuk mu derseniz ben hukuktan yanayım' diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı ve bilgisiyle hazırlanan tasarı söylediklerinin tam aksine kanun ve polis devleti rejimini ve uygulamalarını kurumsallaştırmaya, yaygınlaştırmaya yöneliktir."

Başbakan Davutoğlu'nun birkaç gün önce tasarıya ilişkin açıklamalarının tipik AK Parti algı yönetiminin örneği olduğunu söyleyen Kaya, "Tasarının temel hak ve özgürlükleri askıya alan içeriğini es geçerek bonzai satışını, molotof kullanımını ve eylemlerde yüzün çeşitli araçlarla gizlenmesini engellemeye yönelikmiş gibi sunmak kocaman bir yalandan ibarettir. Her üç konuda da yasalar mevcut olup yüzlerce çocuk taş ya da molotof attıkları iddiasıyla cezaevlerine atılmış, onlarca yıllık cezalar verilmiştir. Sorun uyuşturucu ve bonzai satışı ise tek bir maddelik düzenleme getirsinler sonuna kadar destekleyelim. Meselenin bunlar olmadığı, her üç konuyu öne sürerek kamuoyu desteği sağlamayı amaçladıkları açıktır. Kaldı ki kanun yapma tekniği açısından bu durum AKP ile özdeşleşmiş olup tüm torba kanunlarda aynı yol izlenmektedir." diye konuştu.

Tasarı ile fiilen devam eden sıkıyönetim uygulamalarının olağanlaştırılmak istendiğinin altını çizen Kaya, "Tasarı çok açık şekilde yükselen toplumsal muhalefete, sendikal örgütlenmelere, hükümet protestolarına ve Kürt halkının temel hak ve özgürlükleri için yürüttüğü mücadeleye saldırı amacı gütmektedir. Tasarının yasallaşması durumunda tüm toplumsal muhalefet darbe dönemlerini bile aratacak bir saldırı altında olacaktır. Çünkü kısa süre önce çıkan yasa ile makul şüphe' standardına geri dönülmesi de gözetildiğinde basın emekçilerine, avukatlara, sendikacılara, üniversitelilere, kadınlara yönelik 'şafak baskınları' yaygınlaşacak, toplu tutuklamalar sıradanlaştırılacaktır. Soruşturma sırasında 'el koyma' yetkisi genişletildiğinden, gerçek ve tüzel kişi muhaliflerin malvarlıklarına da el konularak çok yönlü faşizan bir baskı kurulacaktır. Dinleme, gizli soruşturmacı kullanma ve teknik takip yetkileri genişletilecek, sahte ve hukuk dışı kanıt yaratma faaliyeti sistematikleştirilecektir. Avukatların soruşturma dosyasına ulaşım hakkı, 'gizlilik' kararları ile ortadan kaldırılacağından, savunma hakkı ihlalleri yaygınlaşacaktır. Polise 24-48 saatlik bağımsız gözaltı yetkisi verilmesi yoluyla yargı devre dışı bırakılacağından ve savcıların polis gözaltılarıyla ilişkisi kesileceğinden kayıt dışı gözaltılar, kaçırma, yok etme, infaz, işkence uygulamalarının önü açılacaktır. Anayasaya da aykırı olan, yargı kararı olmaksızın idari görevliler tarafından verilecek 'önleme araması', 'durdurma ve kimlik sorma' kararı ile her tür keyfiliğin önü açılacak, muhaliflerin her davranışı gözaltı için yeterli görülecektir. 'Koruma altına alma' maddesi ile bireyi özgürlüğünden mahrum etme polisin insafına bırakılacaktır. Aynı madde ile OHAL uygulamalarından aşina olduğumuz seyahat özgürlüğü keyfi şekilde kısıtlanabilecektir." şeklinde konuştu.

"Kaymakamlar sıkıyönetim ve OHAL dönemlerinde olduğu gibi yetkilendirilecek, güçler ayrılığı ilkesi ortadan kalkacak, kendilerini yargıç ve savcılar yerine koyup kararlar alabileceklerdir" diyen Kaya, şunları ekledi: "Suçun unsurlarını belirleme yetkisi illerde valilere, birden çok ilde ise İçişleri Bakanına verildiğinden AKP'nin herhangi bir uygulamasını protesto etmek suç kapsamına girebilecektir. Ortada hiçbir suç ya da şüphe olmasa da herkesin telefonu dinlenebilecek, haberleşme özgürlüğü engellenecek, özel hayatın dokunulmazı tarih olacaktır. İddianın aksine tasarı ile polisin ifade alması yaygın bir yetkiye dönüştürülerek denetimden uzak ve avukatsız ifade alma normalleştirilecektir. Öte yandan sosyal medyaya getirilen sınırlamalar arttırıldığından haber alma ve iletişim ağı özgürlüğü daraltılacaktır. Gözaltı süreleri uzayacak, belli kararların denetimi kamuoyunda hükümetin yönlendirmesi altında olduğuna yönelik yaygın bir kanının olduğu Ağır Ceza Hâkimi tarafından yapılacaktır. Kamu görevlisine 'tehdit' temelli ek korumalar ve cezasızlık alanı yaratılacak, AKP'nin uygulamalarını aklamaya yönelik ısmarlama teftiş raporları hazırlayanlar yasal korumaya alınacaktır."

Kaya, tasarı geri çekilinceye ve antidemokratik uygulamalara son verilinceye kadar ülkenin dört bir yanında alanlara çıkarak mücadele edeceklerini kaydetti. CİHAN
24 Şubat 2015 18:38
DİĞER HABERLER