Geçtiğimiz hafta Başbakanlık'ta kapsamlı bir terör zirvesi yapıldı. Toplantıya Başbakanlık bürokratlarının yanı sıra İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), Kamu Güvenliği Müsteşarlığı (KGM) ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yetkileri de katıldı. Doğu ve Güneydoğu'da askerin ve polisin terör örgütüne yönelik operasyon taleplerinin anında yerine getirilmesi istendi. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı, 81 ile genelge gönderdi. 150'ye yakın güvenlik görevlisi şehit olduktan sonra valilere, ‘operasyon taleplerine izin verin' talimatı gitti. Genelge kapsamında valiler, artık polis ve askerden gelecek her türlü operasyon talebine anında onay verecek. Söz konusu operasyon talepleri ile ilgili de hem İçişleri Bakanlığı hem de Başbakanlık anında bilgilendirilecek.

Bölgede görevli üst düzey bir yetkili, gelişmeyi gecikmeli bir karar olarak değerlendiriyor. İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, “Daha önce çözüm süreci olduğu için askere ve polise izin verilmemesi yönünde talimatlar vermişlerdi. Ancak şehitlerin gelmesi üzerine sorumluluk valilerin üzerine bırakıldı. Burada valiler siyasilerin talimatını yerine getirir. Kendi kafasına göre bir işlem yapmaz. Şayet valiler geçmiş dönemde askere ve polise operasyon izni vermemiş ise bu siyasilerin talebi doğrultusunda olmuştur. Bunun valilerin yem olarak ortaya konulması asla kabul edilemez. Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın polis ve askerin operasyon için herhangi bir izin almasına gerek olmadığı yönündeki değerlendirmesi de doğru değil. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrasında Adli Yönetmelik'te değişiklik yapılarak asker ve polisin her türlü operasyon izni bölgedeki valilere devredildi.” ifadelerini kullandı. 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 6 Eylül'de katıldığı bir televizyon programında, çözüm süreci boyunca PKK'nın silah stokladığından haberdar olduklarını bizzat itiraf etmişti. 16 Eylül'de katıldığı bir başka televizyon programında ise valilerin, kendi talimatları gereği PKK'ya operasyon izni vermediğini belirtmişti. Erdoğan, 29 Eylül'deki konuşmasında ise “Kamu görevlilerinin gelişmeleri eksik veya yanlış değerlendirmesinin, bu konuda zafiyete yol açtığı anlaşılıyor.” diyerek faturayı valilere kesmişti.