İftarlarda gösterişten kaçının

İftarlarda gösterişten kaçının
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Ramazan ayında gösteriş ve israfa kaçan iftar davetlerinden uzak durulması gerektiğini belirterek, "Bunlar yerine fakir ve muhtaçların da katıldığı sofralar terc
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, 8-11 Eylül tarihlerinde Kızılcahamam'da gerçekleşen İl Müftüleri Semineri Sonuç Bildirgesi'ni basın toplantısıyla açıkladı. Dünyanın Ramazan ayına acı ve gözyaşı ile girdiğini söyleyen Bardakoğlu, "Yakın çevremizde kin ve ihtiras devam ediyor. Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünya kaos yaşıyor" diye konuştu. Bardakoğlu, Türkiye'nin birlik ve dirliğine yönelik saldırıların da son bulması temennisinde bulundu. Ramazan'ın bir huzur ve sukunet ayı olduğunu söyleyen Bardakoğlu, iftar davetlerine de değindi. Bardakoğlu, "Ramazanı ona yakışan huzur ve sukunet ile geçirelim. Sayısız güzellikleri ile manevi hayatımızı kuşatan bu rahmet ikliminde, öksüz ve yetimler sevindirilmeli, kimsesizlerin yanında olunmalı, hasta, yaşlı ve bakıma muhtaç olanların imdadına koşulmalı, israf ve gösterişe kaçan iftar davetleri yerine, fakir ve muhtaçların da katıldığı sofralar tercih edilmelidir" şeklinde konuştu. MÜFTÜLÜKLER KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİMİNİ ÜSTLENECEK Önümüzdeki hafta, 2006-2007 eğitim öğretim yılının başlayacağını hatırlatan Bardakoğlu, insan eğitiminin bir çok sorunun çözümünde kilit rol oynadığını aktardı. Eğitime katkı kampanyasına gönülden destek verdiklerini söyleyen Bardakoğlu, din görevlilerinin geçen yıl 3 ilköğretim okulu yaptırdığını anımsattı. İl Müftülüklerinin, bulundukları yerlerde 'kız çocukları okulsuz kalmasın' çağrısında bulunacaklarını aktaran Bardakoğlu, "Bu çağrımızın bir parçası ve yol açıcı bir davranış olması umuduyla, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri başta olmak üzere, il müftülüklerimiz bulundukları illerde, personelimizin katkılarını da alarak, ailelerinin ekonomik durumu iyi olmayan belli sayıda kız öğrencinin temel eğitim giderlerini üstlenmeye karar vermiştir" dedi. "DİN GÖREVLİSİ AÇIĞI ORTA YA DA UZUN VADEDE ÇÖZÜLEBİLECEK GİBİ GÖRÜNMÜYOR" Ali Bardakoğlu, Türkiye'deki 70 bini aşkın din görevlisinin sadece yüzde 6'sının 4 yıllık üniversite mezunu olduğunu vurguladı. Bardakoğlu, 15 bin camide ise din görevlisi bulunmadığını açıkladı. Bu durumun pek çok sorun oluşturduğunu belirten Bardakoğlu, "Yükseköğretim görmüş eleman ihtiyacı ile ilahiyat fakültelerinin kontenjanlarını mukayese ettiğimizde ne orta ne de uzun vadede sorun çözülebilir olarak görünmüyor." dedi. Camilerde din görevlisi olmamasının sorun oluşturabileceğini defalarca dile getirdiklerini aktaran Bardakoğlu, "Din görevlisinin olmadığı camilerde, cemaat kendi din görevlisini kendi seçer. Bu durumun ne gibi sorunlara yol açabileceğini hep birlikte gördük, görüyoruz" diye konuştu. Din hizmetlerinin sadece namaz kıldırma, hutbe okutma, vaaz verme ile sınırlı olmadığını aktaran Bardakoğlu; din görevlilerinin toplumdaki huzur ve barışının sağlanmasında da etkin olduğunu söyledi. Din adamlarının; aile içi sorunlar, kadının maruz kaldığı ayrımcılık ve şiddet, insan hakları ihlalleri, töre cinayetleri, çevre duyarlılığı, kötü ve zararlı alışkanlıklarla mücadele gibi sosyal konularda da rol aldığını kaydeden Bardakoğlu, "Sosyal konularda ilgililere dini bilgi açısından rehberlik etmek, varsa yanlış dini anlayışları gidermek, bu alanda çalışan kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde hareket etmek, uzman din görevlilerimizin sorumluluğu kapsamındadır" dedi. "2006'NIN İLK 8 AYINDA DİYANET'TEN BAŞKA KURUMLARA GEÇENLERİN SAYISI 89" Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kadro başvurusu yaptığında, "Size gelenler başka kurumlara geçiyor" yanıtı aldığını dile getiren Bardakoğlu, "Diyaneti başka kamu kurumlarına personel gönderen aracı kurum olarak göstermek yanlış" şeklinde konuştu. 2005 yılında 2385 personelin diğer kurumlara geçiş için başvuruda bulunduğunu bunlardan onay alıp geçenlerin sayısının ise 614 olduğunu açıklayan Bardakoğlu, "2006 yılının ilk sekiz ayında 300 civarında talepten 89'una onay verilmiştir" dedi. Bardakoğlu, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına geçiş başvurularının nedenlerini, Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan maaş ve özlük haklarının yetersiz olması ve bozulan imam imajı olarak gösterdi. Bardakoğlu, "Diğer kurumlara geçenlerin yarıdan fazlası Milli Eğitim Bakanlığı'na din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni ya da İmam Hatip Lisesi meslek dersleri öğretmeni olarak gidenler. Kurumda memur iken mühendislik, işletme, iktisat, ziraat, hukuk gibi fakülteleri bitiren ve bu diplomalarla kurumumuzda terfi imkanı bulamayanlar ise ikinci büyük grubu oluşturuyor" diye konuştu. "KİŞİLERİN YAPTIĞI MÜNFERİT HATALAR KURUMA MAL EDİLMEMELİ" Aile bürolarına da değinen Bardakoğlu, şöyle devam etti: "Bazı illerde açılan Aile Büroları, Başkanlığımızca yürütülen dini aydınlatma hizmetinin yaygınlaştırılması, dinimizin aileye verdiği değerin anlatılması ve aile içinde dini değerlerin yaşatılması, töre cinayetleri, aile içi şiddet, kadına karşı ayrımcılık ve benzeri hususlarda halk arasında yerleşmiş bulunan yanlış dini kanaatlerin düzeltilmesi amacıyla hizmet vermektedir. Bunu başka kurumların bu alanda yaptığı hizmet ile karşılaştırmamak gerekir. Taşın altına elimizi birlikte koymalıyız" Aile büroları hakkında zaman zaman basına yansıyan bazı haberlere gönderme yapan Bardakoğlu, insanın olduğu her yerde hatanın da olabileceğine dikkat çekti. Bilgisizlik ve özensizlik, kişisel zaaf ve yetersizlik, denetim ve yönlendirme eksikliği gibi sebeplerle din görevlilerinden hizmet kusuru işleyenler, yanlış söz ve davranışlarda bulunanlar olabileceğini aktaran Bardakoğlu, "Görev yerine getirilirken kusurlu davranışlar olabilir. Ancak bu sadece Diyanet'e özgü değil. İnsan unsurunun önemli olduğu her kurumda bu kusurlar da olabilir. Tabi biz bunların hiç olmaması gayretindeyiz" şeklinde konuştu. Bardakoğlu, münferit bazı olayların kuruma mal edilmemesi gerektiğinin altını çizdi. "BU YIL YAZ KUR'AN KURSLARINA BÜYÜK İLGİ OLDU" Bu yıl Yaz Kur'an Kursu hizmetlerine büyük ilgi olduğunu belirten Bardakoğlu, bunda söz konusu kurslarda kur sistemine geçilmesinin, öğretici kılavuzların hazırlanarak öğreticilere ulaştırılmasının, insanlara iyi insan ve vatandaş olma bilinci kazandırılmasının etkili olduğunu söyledi. "CAMİ CİNAYETİNİN VERİLİŞ TARZI, TÜRKİYENİN İMAJINI ZEDELEDİ" Bardakoğlu, İsmailağa Camii'nin veriliş tarzının da Türkiye'nin uluslararası arenadaki imajını olumsuz etkilediğine dikkat çekti. "Bütün insanlara aynı elbiseyi giydiremez, bütün zihinlere aynı formatı veremezsiniz" diyen Bardakoğlu, din görevlileri tarafından İslam dinini şekilci bir din olmadığını her fırsatta anlatıldığını dile getirdi.
13 Eylül 2006 14:28
DİĞER HABERLER