İftiralar bir bir atanların üzerine kalıyor

İftiralar bir bir atanların üzerine kalıyor
Dışişleri Bakanlığı'ndaki Suriye zirvesini dinleyip sızdıranın Hizmet Hareketi olduğuna yönelik iftiralar çöktü.

Hiçbir delil ortaya koymadan bu iddialara sarılan Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu, Amerikan NSA kurumunun dinlediği iddialarına sessiz kaldı. Olayın aydınlatılması için yeterli çaba da gösterilmedi.

Türk Dışişleri Bakanlığı'ndaki Suriye zirvesini dinleyip sızdıranın Amerikan yönetimi olduğu yönünde Almanya'dan haberler gelirken önceki gün eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz ve “Böcek” davasındaki gelen ardı ardına tahliyeler, AKP iktidarının 2 yıla yakın süredir yürüttükleri dinleme yalanlarını çökertti. Gözler, Suriye kaydının sızmasından birkaç saat sonra hiçbir delil olmadan ‘paralel yapı' safsatasıyla Hizmet Hareketi'ni hedef gösteren dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu'na çevrildi. Erdoğan ses kaydının düşmesinden 3 saat sonra Diyarbakır'daki mitingde “Bu ahlaksızlık. Alçaklık, namussuzluktur. Bunların inine gireceğiz. Şu hale bak. Bu kadar önemli bir görüşmeyi ortam dinlemesi yaparak sen kime servis yapıyorsun?” ifadelerini kullandı. Davutoğlu ise 24 saat dolmadan Konya'da şöyle konuştu: “İğrenç bir kasetle, devletin mahremine girmeye çalıştılar. Milli Güvenlik Kurulu'nun, talimatıyla, Başbakanımızın talimatıyla yapılan en üst düzey kriz yönetim toplantısına bu paralel yapı ve onun işbirlikçileri müdahale yapmaya çalıştılar. Ama durduramayacaklar, ne paralel yapı, ne piyonlar, ne onların yurtdışındaki dostları.”

Erdoğan bu tarihten itibaren neredeyse her konuşmasında Hizmet Hareketi'ne mesnetsiz ithamlarda bulunurken Dışişleri dinlemesini ‘paralel yapı'nın gerçekleştirdiğini ısrarla savundu. 8 Nisan'da grup konuşmasında şöyle dedi: “Paralel yapının MİT TIR'larına yaptığı saldırıyı, devletin en gizli görüşmelerini kaydedip yayınlamasını, arkadaşlarıma yaptığı ahlaksızlığı asla sineye çekmeyeceğiz. Bu ülkenin Dışişleri Bakanı, MİT Müsteşarı, Genelkurmay 2. Başkanı son derece önemli bir görüşme yaparken bu dinlediler, kaydettiler, yetmedi servis ettiler.” 11 Mayıs'ta Afyon'da ise dinlemeleri bir kısım emniyet mensuplarının sürgün edilmesi, gözaltına alınması hatta tutuklanmalarına kadar uzanan haksız ithamlarla cadı avına kurban edilmesine şöyle gerekçe gösterdi: “Paralel yapıyla mücadelenin bir cadı avına dönüşmesini iki de bir konuşuyorlar. Bu ülkeye eğer ihanet edenlerin bir görevinden alınıp başka yere atanması bir cadı avıysa, biz bu cadı avını yapacağız, bunu da bilin… Dışişleri'ndeki gizli toplantı üzerinden istiklalimize, bayrağımıza, toprağımıza saldırdılar.”

DELİL YOK ‘KANAAT' VAR

Davutoğlu da Erdoğan'dan geri kalmadı. 30 Mart seçimlerinden sonra da bu iddialarını sürdüren Davutoğlu “Bir olay olduğunda ben, önce kimin sahiplendiğine bakarım. Bakın kimler sahiplendi? Türkiye'deki Esed yanlıları, paralel yapı unsurları ve İran'a yakın kalemler.” yorumunda bulundu. Ardından Davutoğlu'nun delil değil ‘kanaat' itirafı geldi. Zaman muhabirinin “Bu casusluk olayının faillerini sosyal medyada mı arıyorsunuz?” sorusuna Davutoğlu “Bu olay bundan çok daha önce münferit bir olay olarak cereyan etmiş olsaydı farklı değerlendirilebilirdi. Ama son dönemde MİT Müsteşarlığımız da dâhil olmak üzere, güvenlik birimlerimize dönük olarak yapılan çalışmalar, ortaya atılan dinleme faaliyetleri arka arkaya getirildiğinde belli bir kanaatin oluşmasından daha doğal bir durum yok.” cevabını vermişti. Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler ise “Bu paralel ihanetin vardığı ihaneti göstermesi açısından son derece manidar.” yorumunu yapmıştı.

SORUMLULARININ ÜZERİNE GİDİLMEDİ

AKP rejiminin ‘paralel' safsatası, skandalda ihmal ve zafiyeti bulunan sorumluların üzerine gidilmesini engelledi. Böyle hassas bir konuda hiçbir tedbir almadan bu konuların konuşulması büyük bir skandal olarak değerlendiriliyor. Emekli Büyükelçi Deniz Bölükbaşı “Bu konular güvenli odalarda konuşulur, korunaklı oda dediğimiz. Bunlardan Dışişleri Bakanlığı'nda 2007'ye kadar yoktu, şimdi de olduğunu zannetmiyorum.” diyerek ihmale dikkat çekiyor. Dinleme sonrası soruşturma başlatılırken şu ana kadar bir ilerleme kaydedilmedi. Savcılığın hazırladığı inceleme tutanağında ise Dışişleri Bakanlığı'nın skandal ihmal ve zafiyetleri ortaya çıktı. Tutanağa göre göre Dışişleri Bakanlığı'nın “makam odasının bulunduğu katta sadece bir adet güvenlik kamerası var. Kameradan asansör ile bazı odaların girişleri görülmüyor. GSM Jammer cihazlar çalışmıyor. Savcı Veli Dalgalı tarafından 9 Temmuz 2014 tarihinde hazırlanan dosya inceleme tutanağında olayın faillerine ulaşılamadığı bildirildi.

 Son iki senede ABD, İngiltere ve Almanya'nın Türkiye'yi dinlediği ortaya çıktı. Ancak Ankara, diplomatik anlamda bunlara suskun kalarak geçiştirmeyi tercih etti. Alman Focus dergisinin ciddi iddiasına rağmen hâlâ Dışişleri Bakanlığı görüntüyü kurtarmak adına bile küçük bir adım atabilmiş değil.

ZAMAN

09 Temmuz 2015 07:00
DİĞER HABERLER