İHD eski başkanı akıl almaz konuyu gündeme getirdi

İHD eski başkanı akıl almaz konuyu gündeme getirdi
İnsan Hakları Derneği (İHD) eski Başkanı Akın Birdal, kendisine düzenlenen suikast ile Hrant Dink ve Tahir Elçi’nin öldürülmesinin aynı planın parçası olduğunu söyledi. Birdal, “Bana suikastta asker, polis ve MİT açığa çıktı. Hepsi ‘Rahşan Affı’ ile salıverildiler. Eğer bu örgütün üzerine o gün gidilmiş olsaydı, benden sonra başka siyasi suikastlar yaşanmazdı” dedi.

Akın Birdal Türkiye siyasetinin önemli isimlerinden. Sadece bir dönem TBMM çatısı altında kalsa da her dönem siyasetin içindeydi. Suikastlar tarihinin dönüm noktalarındandır.

Özgür Düşünce'den Hüseyin Keleş'İn röportajına göre, PKK’nın elebaşlarından Şemdin Sakık’a ait olduğu iddia edilen ifadeler nedeniyle medya tarafından ‘Andıç’lanan Birdal, 12 Mayıs 1998’de Ankara’da bulunan İHD Genel Merkezi’nde iki kişinin silahlı saldırısına uğradı. Vücuduna 7 kurşun isabet eden Akın Birdal, 27 günlük tedavinin ardından hastaneden taburcu oldu. Çengelköy’deki evinde buluştuğumuz Akın Birdal’la 17 yıl önceki suikastı, Tahir Elçi’yi, Çözüm Süreci’ni ve bölgede olan biteni konuştuk.

TÜRKİYE EN KESKİN KAVŞAKTA

Meclis’e gittiniz, bu türden eylem ya da girişimlerin bugünkü Türkiye’de bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Birtakım ülkelerde iktidar, muhalefetin ne dediğine kulak verir. Hatta bazen ülkelerde parlamento kapısı önünde toplumun değişik kesimlerinden insanlar gelir. İktidar ve muhalefet parti temsilcileri talepleri alır. Bizde böyle bir kültür oluşmadı. İktidar AKP’nin adında devletleşti. Her şey ters yüz edildi. İşte bu noktada biz de eski yasama döneminde o çatı altında görev yapmış kişiler bir araya gelelim dedik. Meclis’le sokak arasında köprü olmak istedik.

MEDYA HEM MUHBİR HEM SAVCI

Türkiye’nin doğusunda neler oluyor, Çözüm Süreci’nde bahar havası neden kışa döndü?
Bence yeni bir Ortadoğu yapılanması var. Bu yeni yapılanmada Türkiye’ye bir rol biçilmiş. Bence ateşle oynanıyor. Türkiye daha önce darbelerden, krizlerden geçmiştir. Asıl tehlike yargı vesayetidir. Hukukun üstünlüğü yerle bir oldu. Şu anda medya hem muhbirlik hem yargıçlık hem savcılık yapıyor. İktidara biat etmeyenler savunmasız.

O RANTIN ARKASINDA AKP’Lİ VEKİLLER VAR

Bir röportajınızda, ‘Kürt meselesinde bir rant var’ diyorsunuz. Yine bu rant mı devrede?
Bakın işte 400 milyar dolar para harcandığı söyleniyor bu savaşa. Birtakım üretim alanları açılıyor. Postaldan kışa dayanıklı ayakkabılara, silahtan zırhlı araçlara... Bakın bunların arkasında kimler var. Emin olun AKP’li birçok milletvekili ya da onların yakınlarının bu alanlarda büyük rantlar elde ettiğini göreceksiniz.

MUHALEFET, SÜRECİ YÖNETEMEDİ

Bu işin sorumluluğunu sadece AKP’ye yüklemek haksızlık olmaz mı?
Bu süreçte AKP’ye tek başına “tu kaka” diyemeyiz. Bence bugün bu çocukların, kadınların ölümünden; tarihi kültürel mirasın yerle bir edilişinden herkes sorumludur. Demek ki AKP’nin bu savaş politikalarına karşı muhalefet de bence bu süreci iyi yönetemedi. Herkesin kendisini sorgulaması gerekiyor

Beni, Hrant’ı, Ahmet Kaya’yı ve Elçi’yi medya hedef gösterdi

Size saldırıdan, Dink’in ve Tahir Elçi’nin ölümünden önce bir hedef gösterme var. Bu planlı bir süreç mi?
Evet, mesela Genelkurmay’da Özel Kuvvetler Komutanlığı gibi bir şey var. 1997 Milli Güvenlik Kurulu... 28 Şubat Kararları... Burada muhalif kişi ve kurumların adları verilerek itibarsızlaştırılıyor. Ve hedef gösteriliyor. Sonra kamuoyuna başkalarının ifadesiymiş gibi yansıtılıyor. Medya da kullanılarak... Benim böyleydi, Hrant’ta böyleydi, Ahmet Kaya’da böyle... Hep, hedef gösterilmişizdir o malum gazeteler tarafından. Tahir Elçi de aynı medya anlayışıyla hedef gösterilmişti

HEPİMİZ GÜPEGÜNDÜZ VURULDUK

Tahir Elçi’nin ölüm haberini aldığınız anda neler hissettiniz?
Türkiye tarihi, suikastlar tarihi. Hep pusu kurulmuştur. İttihat Terakki’den geliyor. Bu cinayetlerde İttihat Terakki’nin tekçi anlayışı vardır. Birçok gazeteci enseden tek kurşunla öldürülmüştür. O anlayışın günümüze taşınmasıdır bu olanlar. Dink, ensesinden tek kurşunla öldürülmüştür ve Tahir Elçi... Ve mesela bana, Tahir Elçi’ye ve Hrant Dink’e saldırı güpegündüz yapıldı. Bana İHD Genel Merkezi’nde, Hrant’ı gazetenin önünde, Tahir’i de basın açıklamasında vurdular. Bu, bir gözdağı vermektir. Ve korkuyu yaymaktır.

GÜNÜMÜZE TAŞINAN ÖRGÜT

Size suikast, Dink’in ve Elçi’nin ölümü aynı planın parçası mı?
Kuşkusuz, aynı planın parçası, aynı yapı ve aynı örgüt. Örneğin bana saldırıda bu örgüt açığa çıkmıştı. Adına Türk İntikam Tugayı deniyordu. İttihat döne- minden günümüze taşınan örgüt. Tahir’i öldüren de aynı örgüt.

ANDIÇ GELENEĞİ DEVAM EDİYOR

Bu plan hep aynı mı işler?
Hep aynı işliyor. Ne yazık ki bunlarla yüzleşilmediği ve suç ortaklar bileşkesi teşhir edilmediği için herkes yine bildiğini yapıyor. O zaman andıç geleneği bugün de devam ediyor diyebilir miyiz? Kuşkusuz devam ediyor. Bir yerlerde karar veriliyor ve sonra o hayata geçiriliyor.

BAŞKA SUİKASTLAR OLMAZDI

Size suikast davası kapandı değil mi?
Bitti. Orada asker, polis, MİT açığa çıktı. 9 ila 17 yıl arasında hüküm giydiler. 2,5 yıl sonra yine devlet koruyucuları ‘Rahşan Affı’ diye adlandırılan şartlı salıverilmeyle hepsi dışarıda. Eğer o gün örneğin bu örgütün üzerine gidilmiş olsaydı benden sonra başka siyasi suikastlar olmazdı.

ERGENEKON VE BALYOZ’U AKLADILAR

Bir röportajınızda diyorsunuz ki, “Ergenekon davalarından önce babalarının çiftliği gibi kullanıyorlardı devleti. Bu anlayışı kıracak süreç iyi yönetilemezse tersine döner.” Döndü mü?
Evet döndü... Keşke yanılsaydım ama bakın kaygılarım gerçekleşti. Ergenekon ve Balyoz dışarıda. Bir de üstüne üstlük Ergenekon ve Balyoz’u akladıkları gibi tazminat veriyorlar.

VERGİLER GENERALLERE VERİLİYOR

Siz kimin parasını kime ödüyorsunuz. Bu yoksul halkın vergilerini akladıkları generallere veriyorlar. Bu, başka darbeleri, başka yapılanmaları da cesaretlendirir

İRADE SANDIĞA YANSIMADI

Ama muhalefet de mevcut durumu kabullenmiş görünüyor?
Bence bu benimseme doğru değil. 7 Haziran seçim sonuçlarının meşruiyetini tanımayan iradeye karşı bence 1 Kasım seçimlerinin sonucunun meşruiyetini de tartışmak gerekiyor. Sorgulamak gerekir. Serbest, demokratik ve eşit bir seçim olmuş mudur? Herkes iradesini sandığa tam olarak yansıtabilmiş midir? Hayır. Bunu kabulleniyoruz ve alışkanlık hâline getiriyoruz.

NEFRET DİLİNDEN KURTULMAK LAZIM

Seçimden sonra bu sorgulamayı muhalefet partileri yapmadı?
Bu nedenle ortaklaştırmak gerekiyor. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, adalet...

Peki kısa vadede demokrasinin gelişeceğine, hukukun üstünlüğünün geri geleceğine inanıyor musunuz?
Yok, kısa vadede bu görünmüyor. Eğer böyle sürerse daha çok acı yaşanacak gibi. Bu ayın 30’unda Başbakan Ahmet Davutoğlu muhalefet liderleriyle görüşecek sanırım. Görüşmeden önce nefret dilinden kurtulmak gerekiyor. Bence dille başlar her şey.

Seçim akşamı balkon konuşmasında daha kucaklayıcı bir dilden bahsedildi. Ama ertesi gün her şey yine aynen devam etti?
Bence artık AKP milletvekillerinin de bu meseleye girmesi lazım. Vicdan sahibi insanlar, bölge milletvekilleri, farklı kimlikten insanlar... Önce vicdanlarının sesiyle hareket etmeleri gerekiyor. Siyaset öyle bir şey ki, bazen o rütbelerden arınmasını bilmek gerekiyor.

HDP’nin performansını nasıl buluyorsunuz, yeterli mi?
Eğer şu anda bu kötü noktadaysak demek ki kimsenin yaptığı yeterli değil.

28 Aralık 2015 11:24
DİĞER HABERLER