İhlas ve dostluk

Bir adı İhlas Risalesi olan 21. Lema’da Üstadımız, Allah’la ve insanlarla dost olmanın ve dost olarak kalmanın ve bu dostluğa zarar verecek manileri bertaraf etmenin yollarından bahseder.
HÜSEYİN ODABAŞI 

Bir adı İhlas Risalesi olan 21. Lema’da Üstadımız, Allah’la ve insanlarla dost olmanın ve dost olarak kalmanın ve bu dostluğa zarar verecek manileri bertaraf etmenin yollarından bahseder.  İhlas Risalesi’ni dostluk risalesi olarak da görebiliriz. Çünkü ihlasın 4 tane düsturu, kuralı hem halk ve hem de Hâlik dostluğuna bakar. İkinci olarak böyle bir dostluğun ihlas boyutu ile ele alındığını Üstadımız (r.a): “Mesleğimiz Haliliye olduğu için meşrebimiz, hıllettir. Hıllet ise en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder.”  sözleriyle ifade eder.  

Yani bu İhlas Risalesi, Hz. İbrahim (sav) gibi önce Allah’a sonra insanlarla dost ve arkadaş olmanın ve kalabilmenin yollarını gösteriyor. Üstadımız, hiçbir risalesine laakal 15 günde bir okunmalı şerhi, notunu düşmemiştir. Çünkü bu risale hizmetimizin, cemaatimizin bir “esasıdır.” Esas ne demek bir şeyin temeli, kaidesi, özü ve tüzüğü demektir. Bir ağacın esası çekirdeğinde; onun esası da kaderi programındadır. Yani daha derin düşünürsek ihlas risalesi aslında hizmet etmek isteyenlerin takip edecekleri bir yol haritasıdır.  

Üstadımızın, “Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas” dediği ihlas, burada biraz daha eski tabirle “anayasa” demektir. 1878’de Osmanlı’nın ilk ve tek anayasasının adı Kanun -i Esasi’dir. Kanunlar ve uygulamalar, anayasaya uygun olmalıdır. Amirlerin emirleri anayasal çerçevede olursa meşrudur. Bu bakımdan Anayasa Mahkemesi, esas üzerinden kanunların ve verilen kararların normlara uygun olup olmadıklarını da denetler. 

Bundan şunu anlıyoruz ki; bu ihlas risalesi, hizmetimizin 9 maddelik bir anayasasıdır ve hizmetimizin genel yapısı, tüm icraatları bu 9 madde ile uyumlu olmalı en azından ters düşmemelidir. Bu 9 maddenin 4 ü asıl, 2 tanesi önceki 4 maddeyi temin edici ve koruyucu, en sonundaki 3 madde ise bu dostluğa gelebilecek zararları def edicidir. Fethullah Gülen Hocaefendi'ye göre ihlas: “Doğru, samimi, katışıksız, dupduru; riyadan uzak olma ve kalbi bulandıracak şeylere karşı kapalı kalma, kapalı yaşama...” anlamlarına gelir. (Çağlayan, Ağustos, 2022)

Üstadımız ihlası daha çok mezkûr 4 maddede sonuçları ile beraber ele almıştır. Sonuçları dostluk ve kuvvettir. 

1. Madde: “Amelinizde rız-i ilahi olmalı.” Amellerde rızayı takip emek ne demektir. O’nun (c.c) memnuniyeti takip etmek demektir. Her işte takip edilen Allah'ın memnun olması da onun tarafından sevgi olarak memnuniyet olarak dostluk olarak geri döner. Yani burada ihlasla, Allah dostluğu ve rızası arasında bir münasebet vardır. “O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder.” Sevgi aşağıdan yukarıya değil yukarıdan aşağıya doğrudur. Önce Allah’ı razı ve memnun etmek gerekir. Sonra ise vud hadisinde olduğu gibi Allah, dilerse meleklerini ve daha sonra bütün insanları hakkımızda razı ve memnun eder.  

2. Madde: “Bu hizmet-i Kur’aniye’de bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde fazilet-füruşluk nevinden gıpta damarını tahrik etmemektir.” Bu ikinci maddedeki ihlas, kulların dostluğunu temin edecek şekilde ele alınır. Buradaki tenkit faydalı tenkit değil; “ayıbını kusurunu yüzüne vurmak” şeklinde anlaşılması gereken zararlı bir tenkittir. Bu tenkit gıyabi olursa gıybet olur. Demek hem ihlası hem de insanların dostluğunu kazanmak isteyenler ne önden ne de arkadan arkadaşlarını, kardeşlerini tenkit etmemelidirler. 
Gıptaya sevk etmemek de bu kural içinde zikredilmiştir. Çünkü bir insanın kendi faziletlilerini muhatabını gıpta etmeye sevk edecek şekilde anlatması zımni bir tenkittir. Bir işi senin yaptığın gibi değil benim anlattığım gibi yapmalıydın anlamına gelir.  

3. Madde: “Bütün kuvvetinizi ihlasta ve hakta bilmelisiniz.” İhlasta iki kuvvet vardır; 

a. Manevi kuvvet: Çünkü ihlas zaten nokta- i istimdat ve nokta -i istinad olarak Allah’ dayanmayı ifa ettiğinden manevi bir kuvvet verir. “İman hem nurdur hem kuvvettir. Hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir” (23. Söz Birinci mebhas) sözü buraya bakar.  

b. İhlasta maddi kuvvet: İhlasın ikinci ve dördüncü maddesine, kuralına göre ihlas, kardeşlik ve dostluğu temin ettiğinden bu beraberlik nispetinde dünyaya bakan bir kuvvet söz konusudur. Çünkü birlikten kuvvet doğar (Atasözü). Kuvvetin varlığı şart -ı adi olarak berberliğe uhuvvete ve kardeşliğe bağlıdır.

4. Madde: “Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip onların şerefleriyle şâkirane iftihar etmektir.” İkinci kuralda üzerinde durulan, “kardeşlerimizi tenkit etmemek” yetmez. Dördüncü kurala göre, “onların şerefiyle şakirane iftihar etmek” de gerekir. Yani Üstadımız bize, kardeşlerinizde eriyin, eriyik olun ve çelik gibi yeni ve güçlü bir mahiyete erin diyor. Kardeşliğin “def- i mazarratı” ikinci maddede; “celb-i maslahatı” da 4. maddede ele alınır. Önce kardeşliğe mâni olan tenkit etmek gibi zararları def etmek sonra ise kardeşliği temin eden tefani gibi faydalı hususları elde etmek gerekir. Çünkü tenkit ettiklerinizle tefani (kardeşinde fani olma, kaynaşma) olamazsınız.  

İhlası kazandıran ve muhafaza ettiren iki kural:

a. Rabıta- ı Mevt: Ölüme bağlı yaşamaktır. Rabıta, kuvvetle bağlanmak anlamına gelir. Hani hadiste ““Namazına durduğun zaman veda edenin namazı gibi namaz kıl.” (İbn Mace, Zühd, 15) denir. Veda edenin namazı ölüme bağlı kılınan namaz demektir. Namazı bir kere kıldın fakat ecel saklı olduğundan bir daha kılamayabilirsin. Ona göre namazını huşu ve hudu ile, tadil- i erkan ile mükemmel olarak eda et. Bu fırsatın bir daha tekrar be tekrar sana verileceğini düşünerek tembellik ve ihmalkârlık yapma. 

Hayatımızın her işini her karesini son namaz gibi ölüme bağlı olarak yaparsak masiva değerini kaybeder Allah’a teveccüh kalbimizde mayalanır yani daha ihlaslı oluruz. Bir görüştüğümüz kardeşimizle ölümlü dünyada bir kez daha görüşemeyebiliriz. Neme lazım kalbini kırıcı davranırsam bir kere daha telafi imkânım olmayabilir. En iyisi elimle, dilimle kimseye zarar vermeyeyim.

b. Sadece Allah’a teveccüh etmek ve sadece O’nun teveccühünü beklemekle riyadan uzak durmak: İbn Ataullah'ın Hikem-i Ataiyye'sindeki "Cenâb-ı Hakkı bulan neyi kaybeder? Ve Onu kaybeden neyi kazanır?" (Mektubat, 2000, s. 30) dediği gibi sadece O’na teveccüh etmek ihlasa ermemize sebeptir. 
İhlası kıran ve insanları riyaya sevk eden üç sebep, amil:

1. Maddi menfaatlerden gelen rekabet ihlası ve uhuvveti kırar parçalar. Ve neticede bu tür rekabete giren herkes kaybeder. Bu dağıtıcı ve bitirici rekabete karşı Üstadımızın önerdiği çare ise; teşrik-i mesai ve taksim-i a’mal  düsturunu rehber edinmektir.  Ki kimse kimsenin ayağına basmasın, kelepir sevdasına düşmekle ihlasını kaybetmesin. Yani Üstadımız burada bize biraz “profesyonelleşebilirsiniz ” diyor. 

2.İhlası kıran ikinci mâni: Makam sevgisinden kaynaklanan bir sevkle şöhret peşinde koşarak şan şeref elde etmek için insanların ilgi ve alakasını esas alarak yaşamaktır. Şirk -i hafi de riyakarlık da kendini beğenmişlik de bu bataklığın öldürücü sinekleridir. 

3.İhlası kıran Üçüncü mâni: Korku ve tama’dır. Tama bir şeyi hırsla istemek, aç gözlülük yapmak demektir.  

Evet Allah’tan değil de başkalarından korkmak ve Allah’tan değil de başkalarından istemek (dua) ihlası kırar, ona zarar verir. Çünkü başkalarına yönelmek Allah’a hasretmek anlamına gelen ihlasa zıttır, terstir. Aslında başkalarından korkmak ve başkalarından istemek sadece ihlası değil inancımızı, imanımızı da bozar. Korku, mehafetullaha, tam’a da duaya dönüşmelidir.  

Burada 9 maddeyi veya kuralı özetin özetini yapacak olursak:

1. Amelleriniz Allah rızası gayeli olmalıdır.
2. Kardeşlerinizi tenkit etmeyin ve onları gıpta etmeye sevk etmeyin.
3. Kardeşliği de temin eden ihlasta güç ve kuvvet vardır.
4. Kardeşlerinizin meziyetleri ile iftihar edin, sevinin.
5. İhlasınızı korumak için ölümü ve ölümlü olduğunuzu unutmayın.
6. İnsanların teveccühünü değil Allah’ın teveccühünü düşünün; Ona müteveccih olun ki ihlasınız kuvvetlenmiş olsun.
7. Dünyevi menfaatleriniz için aranızda rekabete girmeyin, niza ve kavga etmeyin.
8. Her yerde parmakla gösterilme sevdasına düşüp de nefsinize bir makam vermeyin.
9. Sadece Allah’tan korkun ve sadece ne isteyecekseniz Allah’tan isteyin.

Allah bizi ihlasa erdirsin. Amin!
14 Eylül 2022 15:02
DİĞER HABERLER