İhsan Yılmaz: Olan bitenden Hizmet Hareketi de gereken dersleri çıkarmalı

İhsan Yılmaz: Olan bitenden Hizmet Hareketi de gereken dersleri çıkarmalı
İngiltere’ye ilk defa 1996 yılında doktora yapmak için gittim. Doktoramı iki yılda bitirince Oxford Üniversitesi’nden teklif gelince kalışımı uzattım.
İngiltere’ye ilk defa 1996 yılında doktora yapmak için gittim. Doktoramı iki yılda bitirince Oxford Üniversitesi’nden teklif gelince kalışımı uzattım. 2008 yılında Türkiye’ye dönmemi çok sevdiğim birisi tavsiye edene kadar Londra Üniversitesi’nde hocalık yaptım. İngiltere’de 10 yıldan fazla kalınca, çifte vatandaşlık hakkı kazandım. Türk devletinin teşviki ve resmi onay ile vize sorunu yaşamadan gereken her yere gidebileyim diye Türk vatandaşlığından çıkmadan, Britanya vatandaşlığını da aldım. Eşim ve çocuklarım da bu haktan yararlandılar. Bu sayede, geçen yıl tekrar İngiltere’ye eğitim için döndüler.

Salı günü ailemin yanından dönerken, “Belki de Türkiye’ye kabul edilmem” endişesi kafamda vardı. Zira, AB ülkelerinde yaşayan bir kaç arkadaşımla İngiltere, ABD ve Brüksel’de son birkaç haftada karşılaşmış ve Türkiye’den geri çevrildiklerini duymuştum.

Salı günü, şimdilik bana bir şey demediler ve ülkeye girdim. Ancak, sadece AB vatandaşlığı olan bir arkadaşım, saatlerce hücrede tutulduktan sonra geri gönderildi. İşi ve evi İstanbul’da olan arkadaşım hakkında hiçbir mahkeme kararı yok. Ama AKP rejimi, onun ülkenin güvenliğine açık ve yakın tehlike olduğuna keyfi bir şekilde karar vermiş. İşi  ve evi şu an yüzüstü. Kim bilir ne zaman çok sevdiği ülkesine, annesine,babasına, tekrar kavuşacak. Bu, elbette, hapiste hiçbir somut suçları olmadığı halde yatan masumlara yapılan zulmün yanında çok hafif kalır ama zulüm zulümdür.

Bakalım, AKP rejimi ne zaman çifte vatandaşlar da ülke için tehlikelidir deyip, beni de kapı önüne koyacak? Bunu yaptıklarında, hiçbir işe yaramayacak olsa da kendilerine, Recep Erdoğan’ın çocuklarına burs veren Remzi Gür’ün de, onun TÜRGEV yönetimi, kurulu üyesi çocuğunun da benim gibi hem Türk hem Britanya vatandaşı olduğunu hatırlatırım.

İngiltere’de yaşadığım yıllarda, bol bol Türkiye’den misafirimiz gelirdi. Artık hangi komplekstendir bilmem gelir gelmez 150 yıllık olduğu için eskimiş metroya ve tarihe saygıdan korunmuş eski binalara bakıp, buranın Türkiye’den o kadar da ileri olmadığını iddia ederlerdi. Dilimiz döndüğünce, meselenin yeni tren istasyonu ya da bina olmadığını, insan kalitesi olduğunu, demokratik değerler, çoğulculuk, özgürlükler, bilim, kültür, sanat, tarihi derinlik, insan hakları vs. olduğunu söylerdik. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin Batı’dan maalesef 20-30 yıl geride olduğunu anlatmaya çalışırdık.

Ne kadar da ümitvarmışım! Son 2 yıldır olan bitene, mağdur ve muhaliflerin bile birbirlerinin acısına sessiz kalışına hatta sevinmesine bakınca, insan kalitesi ve demokratik değerlerin içselleştirilmesi açısından, en az 3 kuşak yani 60 yıl daha geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Ve üstelik, bu çok iyimser bir tahmin.

Olan bitenden Hizmet Hareketi de gereken dersleri çıkaramazsak, belki de hiçbir zaman insanların insan oldukları için onur ve izzetlerine güçlülerin, toplumların ve devletlerin saygı duydukları bir toplum ortaya çıkaramayacağız. Belki de kültürel genetik kodlarımız buna müsait değil. AKP, sadece aynadaki aksimiz. Pek azımız ondan daha iyiyiz. Her zümre ve grupta pek çok ‘mikro Recep Erdoğan’ kopyaları var; onu kolayca ortaya çıkaracak kültürel ve yapısal potansiyel var

17 Eylül 2015 11:36
DİĞER HABERLER