Yüzde 98 engelli iki çocuğun babası eski Kocaeli savcısı Seyfullah Çakmak 17 Temmuz’dan beri tutuklu.İki engelli çocuğu bulunan eski savcı Çakmak'ın ailesi tahliye beklerken, Çakmak şehir dışına gönderildi Eski savcı Çakmak'ın eşine "Engelli çocukların Çocuk Esirgeme'ye alınabileceği" cevabı verildi
OHAL KHK’sı ile ihraç edilen ve ‘Cemaat'e üye olduğu iddiasıyla
tutuklanan eski Kocaeli Savcısı Seyfullah Çakmak’ın ailesi, iki engelli
çocuğunun bulunması dolayısıyla denetimli serbestlik beklerken Çakmak,
Kocaeli Cezaevi’nden Silivri Cezaevi’ne nakledildi. Seyfullah Çakmak’ın
çocuklarının engellilik durumunu belirterek Kocaeli Cezaevi’ne geri
gönderilme talebi kabul edilmedi.
Seyfullah Çakmak’ın eşi Hacer Çakmak'ın çocukların bakıma muhtaç olması
nedeniyle babanın tutuksuz yargılanması yönündeki dilekçesine
"çocukların Çocuk Esirgeme Kurumu'na alınabileceği" cevabı verilirken,
itiraz dilekçesine için de "hukuk müşavirliğinin görüşüne ihtiyaç
duyulduğu, daha sonra cevap verileceği" karşılığı iletildi.
Seyfullah Çakmak’ın tutuksuz yargılanması için çaba sarf eden Çakmak
ailesi, Seyfullah Çakmak’ın Kocaeli Cezaevi’nden, Silivri Cezaevi’ne
nakledildiği haberini aldı. Hacer Çakmak, çocuklarını bırakıp İstanbul’a
eşini ziyarete gidemeyeceğini söylerken, Seyfullah Çakmak’ın
çocuklarının engellilik durumunu belirterek Kocaeli Cezaevi’ne geri
gönderilme talebi de kabul edilmedi. Hacer Çakmak, eşinin evi geçindiren
tek kişi olduğunu ve ileri derecede engelli olan iki çocuğuna engelli
aylığı da verilmediğini bildirdi.
Hacer Çakmak’ın, T24 yazarı Ömer Faruk Gergerlioğlu’na eşinin tutuklanması sonrası yaşadıklarını anlattığı mail şöyle:
"Eşim Kocaeli eski savcısı Seyfullah Çakmak 17/07/2016 tarihinden itibaren 270 gündür tutukludur. Kocaeli
2 nolu T Tipi kapalı ceza infaz kurumunda yatmaktadır 7 aydır tek
kişilik odadır, günde bir saat havalandırma, spor hakkını yalnız başına
ve kimseyle temas olmadan kullanmasına izin verilmektedir Üç çocuğumuz
vardır, ikisi engelli yatalak tamamen bakıma muhtaçtır, eşim meslekten
ihraç edilmiştir, ben ev hanımıyım, sosyal güvencem de bulunmamaktadır,
başkaca bir gelirimiz, üzerime kayıtlı menkul gayrimenkul de yoktur,
sadece engelli oğluma ait bir engelli arabası vardır. Neredeyse 18
yıllık evlilik hayatımız hastanelerde geçmiştir, 7 yıl çocuğumuz olmadı,
5. tüp bebek denemesinde 2005 yılı Kasım ayının 9. gününde doğan
ikizlerimiz doğumda öldü, altıncı denememiz başarısız oldu, yedinci tüp
bebek tedavisi sonucunda 29/09/2007 tarihinde büyük kızım Tuğba dünyaya
geldi, maalesef "nonketotik hiperglisinemi" adı verilen doğuştan genetik
metabolik bir hastalığı vardı, şu an 9 yaşında sürekli bakıma muhtaç ve
yatalaktır ve karnına bağlanan makina hortumu ile beslenmektedir,
23/03/2009 da tek sağlıklı çocuğumuz olan Tuğçe Seher dünyaya geldi,
2013 yılında 3. çocugumuza hamile kaldım hamileliğin 20. haftasından
itibaren eylül 2013 ilâ 29/01/2014 tarihleri arasında hastanede sürekli
yatmak zorunda kalarak (rahim ağzı açıklığı sebebiyle) Ömer Seyfettin'i
dünyaya getirdim ancak O da büyük ablası gibi hastaydı, bir ay hastanede
kaldık, komada kaldı, bu süre zarfında diğer çocuklarıma eşim baktı,
çocuklarımızın bakım ve gözetiminde en büyük yardımcım halen tutuklu
olan eşimdi. Şu an kızım Tuğba'yı ağırlıgı nedeniyle kaldıramıyorum ve
kızımı yıkayamıyorum, ne yapmam gerektiğini biri bana söyleyebilir mi?
“Özetle, hayatımız bir ayağımız hep hastanede, yılın en az 40 ilâ 60
günü refakatçi yatılı hastanede geciriyoruz en az bir o kadarda ayakta
tedavi vs. oluyor, eşim ancak rutin dosyalarını ve işlerini yapabilecek
zamanı hastane işleri arasında fedakarlık yaparak bulmuştur, hep
çalışkan gayretli ve takdir toplayan bir kişilik olmuştur Hal böyle iken
eşim, "silahlı terör örgütüne üye olmak, anayasayı ihlal" gibi
suçlamalarla tutuklandı, isnat edilen bu suçlamalarla eşimin hiçbir
ilgisi yoktur, dünyamız, evimiz, hastane ve çocuklardan ibarettir, adli
ve idari dosyada izafe edilen hiçbir somut delil, vakıa ve fiil yoktur,
eşime uygulanan tutukluluk bize verilen bir cezadır, meslekten ihraç da
haksızdır. Eşim mesleğinde her daim çalışkan başarılı ve dürüst özgür
bir geçmişe sahiptir sicili ve mesleki kariyeri başarılarla doludur,
buna rağmen hiçbir ünvanlı göreve getirilmemiş, herhangi bir zümreye
grup ve siyasal organın emri otoritesi altına girmemiş, hukukun
üstünlüğünü ve Anayasayı kendine rehber edinmiştir, bunun faturasını da
ihraç ve tutuklulukla ödemektedir. Annem kalp hastası yürüyemiyor, 72
yaşında, O'na 79 yaşında olan babam bakıyor, ablam epilepsi (sara)
hastası, eşimin annesi, babası ve hayatta olan tek kardeşi vefat
etmişlerdir. Bu durumda yalnızım ve kimsem yok.
“Eşimin ne darbeye teşebbüs eden kişilerle ne de herhangi bir oluşumla
ilgisi yoktur, iki tane yatalak halde çocuğu olan bir kişinin, delilsiz
bicimde tutuklanması onu değil çocuklarımız ve bizi cezalandırmaktır,
lütfen sesimizi duyun şu an kimse yoktur, Türkiye’deki hâkim ve savcılar
kendilerine de cemaat derler korkusuyla hukuka uygun karar
verememektedirler, gözümüze baka baka "maalesef elimizden bir şey
gelmiyor" diyorlar, eşim hiçbir disiplin cezası almamasına rağmen
bulunduğu cezaevinde hücreye atılmıştır, inanın ne yapacağımı şaşırmış
durumdayım, bir yanda iki tane yatalak çocuk bir yanda hücreye atılan
bir eş, son çare olarak sizlere yazıyorum, konuyla ilgilenmenizi ve
yardımlarınızı bekliyorum, saygı ve hürmetlerimi sunarım, Hacer Çakmak."