İklim krizi hakkında hazırlanan kapsamlı rapor gelecek hakkında karamsar bir tablo ortaya koydu. Rapora göre, önümüzdeki on yıl içinde gerekli yatırımlar yapılmazsa küresel ısınmada en az sorumluluğu olan en yoksul kesimler en ağır bedeli ödeyecek.
Küresel Adaptasyon Komisyonu, “iklim apartheid’ı” diye tanımladığı bu sonuçtan kaçınmak için ise 10 yıl içinde 2 trilyon dolar yatırım yapılması gerekiyor.
Dünyanın farklı ülkelerinden siyaset, iş ve bilim dünyasının önde gelen 34 liderini yer aldığı Komisyon, bir de maliyet-kar analizi yaparak, krizin etkilerini hafifletmeye yönelik yatırımlara ayrılacak 1,8 trilyon doların 7 trilyon doları aşkın net kar sağlayacağını da ekledi. Küresel Komisyon dünyanın hiç gecikmeden 5 uyum stratejisiyle iklim krizine “dayanıklılığını güçlendirmesi” gerektiğini söylüyor.
BBC’nin haberine göre, aralarında İngiltere’nin de bulunduğu 18 ülkenin biraraya gelerek oluşturduğu Küresel Adaptasyon Komisyonu’nun raporuna katkıda bulunan ekibin içinde eski Birleşmiş Milletler genel sekreteri Ban Ki-moon, Microsoft kurucusu Bill Gates, Çin, Hindistan ve Kanada’dan çevre bakanları, Dünya Bankası ve BM çevre dairelerin başkanları da var.
Raporda dünyanın zenginlerinin zarar görmeyip fakirlerin bedel ödediği bir “iklim apartheidı”ndan kaçınmak için büyük yatırımlar yapmak gerektiği ancak bu yatırımların, yapılmamaları halinde ortaya çıkacak zararın yanında çok küçük kaldığını da yazıyor.
Küresel Adaptasyon Komisyonu, burada sorunun yatırımları yapacak paranın olmamasından kaynaklanmadığını, asıl ihtiyaç duyulanın “insanları sarsıp kolektif uykularından uyandıracak siyasi liderlik” olduğunu kaydediyor. Rapora göre küresel ısınmanın tehlikelerinin anlatılması ve çözümlerin uygulanmasında bir “devrim”
10 yıl içinde atılması gereken 5 adım
Komisyonun ana amacı iklim değişikliğine adaptasyonu dünya siyasi gündemine oturtmak. Bu amaçla çok somut çözüm önerileriyle desteklenen bir ekonomik plan da sunuyor. İşte önümüzdeki 10 yıl içinde yatırım yapılması gereken alanlar şöyle sıralanmış:
Erken uyarı sistemleri: İklim krizinden kaynaklı doğa olayları karşısında en hassas olan ada ve sahil toplumlarının, olağanüstü hava koşulları hakkında uyarılmasını sağlayan sistemler hayat kurtarabilir. Örneğin Cook Adaları’ndaki gibi balıkçılıkla geçinen toplumların daha güvenli avlanabilmeleri için daha gelişkin hava durumu gözlem ve tahminleri büyük önem taşıyor.
Altyapı: Değişen iklim koşullarına daha uygun yollar, binalar ve köprüler yapmak. Örneğin New York’ta başlatılan çok basit bir proje bile önemli: Çatıların beyaza boyanması suretiyle güneş ışınlarının havaya yansıması ve böylece binaların ve mahallelerin serinletilmesi hedefleniyor.
Kuru tarımın geliştirilmesi: Çiftçilerin kuraklığa daha dayanıklı ürün türlerine geçmesini sağlamak gibi basit ve masrafsız projeler bile geçim kaynaklarının sürdürülebilir hale gelmesini sağlayabilir ve açlığa engel olabilir.
Mangrovların korunması ve geliştirilmesi: Kökleri su altında büyüyen mangrov ormanları sahillerde yaşayan tahminen 18 milyon insanı su baskınlarından koruyor. Sahillere yapılan inşaatlar nedeniyle yok olma tehdidi altında olan mangrov ormanlarının acilen yeniden geliştirilmesi sahil toplumlarının can güvenliği için olduğu kadar balıkçılığın devamı için de çok önemli.
Su kaynaklarının korunması: Su kaynaklarını korumak kadar suyun israf edilmesini engelleyen teknolojileri geliştirmek de iklim değişikliğine adaptasyon açısından hayati önem taşıyor.
Komisyon bu amaçlarla yapılacak yatırımların her birinin, kaynak tasarrufu, olası zararların önlenmesi, ekonomik kazanç ve yaratıcı çözümler üretimine katkı, sosyal ve ekolojik faydaları ile hesaplandığında, gezegene ve insanlığa getirisinin masrafını üçe katlayacağını kaydediyor.
İşte raporun 1,8 trilyon koyup 7,1 trilyon kar etme hesabı buna dayanıyor.
Komisyon üyelerinden eski BM genel sekreteri Ban Ki-moon “İklim değişikliği sınır tanımıyor” diye konuştu ve sürdürdü:
“Bu ancak işbirliği ve eşgüdüm ile sınırları aşarak dünya çapında çözümlenebilecek bir uluslararası sorun. Giderek daha açık bir şekilde dünyanın bir çok yerinde iklimin şimdiden değiştiğini ve buna uyum sağlamamız gerektiğini görüyoruz.”
Rapor, iklim krizinin etkileri, tehlikeleri ve çözümlerinin bütün karar düzeylerine yansıyacak şekilde anlaşılması, planlanması ve finanse edilmesini sağlayacak bir “devrim çağrısı yapıyor ve önerilerinin eyleme dönüşmesini istiyor.
İklim krizine adaptasyon planları konusunda daha ayrıntılı açıklamaların 23 Eylül tarihinde yapılacak BM İklim Zirvesi’nde yapılması bekleniyor.