Diken yazarı Murat Kubilay, bugünkün köşe yazısında muhalegetin ezikliği ile ilgili çarpıcı tespitlerin yer aldığı bir yazı kaleme aldı.
İşte yazının ilgili bölümü:
Yönetememenin üstünü örtmek için algı amaçlı eylemlerin sadece muhalif seçmende şüpheyle karşılanmadığına eminim. Yani birkaç gün önce yangın uçağı olmayan ülkenin Yunanistan’a uçak yardımında bulunması, üstüne vatandaşa çay atılması, daha ötesi Almanya’nın Türkiye’yi kıskanması ve bunun için Avrupa’da yaşayan vatandaşların Türkiye’yi öven beyanları artık herkese komik geliyor. Birçoğu eski model veya krediyle alınmış akıllı telefon sahipliğiyle gençlerin durumunun iyi olduğu iddiası, çok konuşulan Z kuşağının seçmen tercihlerindeki etkisini ise iktidar ibretlik biçimde görecek.
Özetle, hukuk dışı denemelerde kantarın topuzunu öyle bir kaçırmalılar, bu esnada Türkiye’yi dünyadan öyle bir izole etmeliler ki biz de sesimizi çıkarmadan bir dönem daha bu düzenin sürmesini izleyelim. AKP’nin kafasında Türkiye’yi Rusya, Belarus ve Azerbaycan gibi bir yönetime götürme hedefi olabilir, hatta bu yolda MHP daha istekli bile olabilir. Fakat Tanzimat’tan başlayan aydınlanma, Atatürk devrimleri, çok partili siyasi hayata bağlılık buna imkân tanımıyor. Ancak bu durum rehavete neden olmamalı; çünkü iktidarı geriye dönüşü olmayan noktaya iteklemek, ardından seçimleri asgari ölçüde demokratik bir şekilde gerçekleştirmek ve nihayetinde çıkan sonucu kabullenmelerini görmek için kesinlikle sıkı ve hazır duruş şart. Yani ekonomik buhranla üç yılda tükenir hale gelen iktidarın kendi başına dağılmayacağı ve iktidarı bırakma yoluna gitmek istemeyeceğini unutmamak gerekiyor.
Yine de bu yazının başlığında yer aldığı gibi, bugüne kadar çok kez ve bir şekilde seçimler kaybedildiği için sürekli eziklik psikolojisinde gidiliyor. İktidarı acımasızlığına rağmen gözlerde büyütmemek ve her canlı gibi doğar, yaşar ve ölür döngüsünde olduğunu atlamamak şart.
Kaçırılan noktaysa iktidarın son küçük şansının bu eziklik psikolojisi içerisinde saklandığı. Bunun yerine ‘Yönetemeyenler seçilemeyecek ve iktidardan usulüyle gidecek; aksini denerlerse, kurumsal muhalefetin yetersiz kalma halinde dahi tüm toplum demokratik haklarını sınırsız kullanarak son sözü söyleyecek‘ çizgisinde düşünmek gerekiyor.