İlahiyat öğrencisi Esra Çepik, bel kayması rahatsızlığına rağmen bir yıldır cezaevinde tutuluyor. Cezaevi yönetimi tarafından tedavisi aksatılıyor. Ablası Fikriye Canlıer, “Kardeşim cezaevinde sakat kalmak üzere” diyor.
İlahiyat öğrencisi Esra Çepik, bel kayması rahatsızlığına rağmen bir yıldır cezaevinde tutuluyor. Cezaevi yönetimi tarafından tedavisi aksatılıyor. Ablası Fikriye Canlıer, “Kardeşim cezaevinde sakat kalmak üzere” diyor.
Esra Çepik (25) Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açık öğretim İlahiyat Fakültesi 2. sınıf öğrencisiyken hakkında gözaltı kararı çıktı. Telefonuna Bylock uygulaması yüklediği ve Hizmet Hareketi gönüllüsü olduğu gerekçesiyle 27 Temmuz 2017 tarihinde gözaltına alındı.
8 günlük nezarethane sürecinden sonra adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. Bir yıl sonra aynı tarihte Esra Çepik için yeniden tutuklama kararı verildi. Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesi,önce 03.07.2018’de tutukluluğuna, sonra 23 Ekim 2018’de Çepik hakkında 6 yıl 3 ay hapis cezasına hükmetti.
Esra Çepik, defalarca yazdığı dilekçelerin ardından cezaevi yönetiminin izniyle 3 ay önce doktora götürüldü. Doktor, MR çekilmesi gerektiğini söyledi. Ancak cezaevi yönetimi, MR çektirmeye izin vermedi.
OLAYIN ARDINDAN BABAM KALP KRİZİ GEÇİRDİ
Şanlıurfa Hilvan Cezaevinde bulunan Esra Çepik’in ailesi, BOLD’a konuştu. Esra Çepik’in küçük ablası Zeynep Çepik, kardeşinin gözaltına alındığı gün yaşananları anlattı. Esra Çepik’i tutuklamak üzere polisler, Çepik ailesinin yaşadığı Şanlıurfa’nın Bozova köyüne gitti. Evin etrafını askerler kuşatırken 3 araç da dışarıda üniversite öğrencisi Esra Çepik’i bekledi.
Abla, Zeynep Çepik, “Bu olayın ardından babam kalp krizi geçirdi. 8 günlük gözaltı sürecinde şeker hastası olan annemin kan değerleri 600’e çıktı” dedi. Hasta halleri ile her hafta cezaevine ziyarette bulunan anne-baba artık kızlarının serbest bırakılmasını istedi.
MAHKEME, RAPORU DİKKATE ALMADI
Zeynep Çepik, mahkeme sürecinde kardeşinin sağlık raporunu hakime sunduklarını ancak raporun hiç dikkate almadığını bildirdi. Kardeşinin cezaevinde arkadaşlarının yardımıyla ihtiyaçlarını karşılayabildiğini vurguladı. Oturup kalkarken ya da yürürken bile artık çok zorlandığını belirtti.
CEZAEVİNDE DAHA DA KÖTÜYE GİDİYOR
Büyük abla Fikriye Canlıer de kardeşi üniversiteye başladığında ortaya çıkan bel kayması rahatsızlığının cezaevi şartlarında daha kötüye gittiğini aktardı. Canlıer, Esra Çepik’in hastalığı ile ilgili “Biz, ilaçlarını götürdük, içeriye almadılar. İçeride doktorların ilgileneceğini söylediler. Ama doktorlar da ilgilenmemiş” ifadelerini kullandı. Görüş sırasında kardeşinin çok yavaş hareket edebildiğini dile getirdi.
“Abla artık dilekçe yazmaktan yoruldum” diyen Esra Çepik’in, taleplerinin dikkate alınmaması nedeniyle yeni dilekçe yazmadığını anlattı.
Fikriye Canlıer, şu bilgileri paylaştı: “Koğuşları 27-28 kişi. İki koğuşu birleştirmişler. Şanlıurfa’nın sıcağında buna dayanamazsınız. Çamaşırları ellerinde yıkıyorlar ama kardeşim yıkayamıyor, arkadaşları yardımcı oluyor. Çünkü oturup kalkamıyor. Açık görüşe gittiğimizde elinde bir poşeti varsa onu arkadaşları alıyor o yavaş yavaş yürüyerek geliyor. Arkadaşları içeri giriyor o arkadaşlarından sonra geliyor. Yatıp uyuyamıyor arkadaşları masaj yapıyor, yine de yatamıyor.”
SULAR HEP KESİK
Görüş günlerinde cezaevine giden abla Canlıer, içeride su sıkıntısı olduğunu, su akmadığı için kimsenin ellerini yıkayamadığını söyledi. “Günde 1 saat su veriliyor sadece. Belli bir saatte su veriyorlar o saatte kullandık kullandık kullanamadık kalıyorsun, diyor kardeşim. Bunların banyo yapmaya, çamaşır yıkamaya, abdest almaya ihtiyacı var. İçme suyu da kısıtlı, kantinden alıp içebiliyorlar. Yemekler kısıtlı, su kısıtlı…” dedi.
KOLTUK DEĞNEĞİ KULLANMASI GEREKECEK
“Doktora götürmek için kardeşimin sakatlanmasını ya da ölmesini mi bekliyorlar” diye soran Canlıer, şöyle devam etti:
“Benim kardeşim daha çocuk… Zaten suçsuz yere tutukladınız, o zaman içeride ilgi gösterin onlara. Şu anda kendisi hiç oturup kalkamıyor, arkadaşları yardımcı oluyor. Eğer böyle devam ederse bir iki ay sonra koltuk değneği kullanması gerekir.”