İlhan İşbilen'in avukatından Hasan Karakaya'ya 'Kutsiyehpenah' hatırlatması

İlhan İşbilen, Nebahat Evyap İşbilen ve Prof. Dr. Sami Karahan'ın vekili avukat Ergün Özkan, Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Hasan Karakaya'nın, müvekkilleri hakkında dile getirdiği iddiaları kinci kez yalanladı. Özkan, "Yazdıklarımızın hepsi doğrudur. Siz ise ısrarla yalan söylüyor, demagoji yaparak gerçekleri saptırmaya çalışıyorsunuz. Sayın Papa bizzat Cumhurbaşkanı tarafından 'Kutsiyetpenah Hazretleri' unvanıyla adlandırılarak ağırlanmakta ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu diyaloğa özel bir önem atfetmektedir." dedi.

Avukat Ergün Özkan'ın, Hasan Karakaya'nın 23 Aralık 2015 tarihinde köşe yazısı olarak yayınladığı iddia ve ithamlarına karşı yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"1- Bir/iki sayfalık özensiz ve mesnetsiz yazınızda en az 21 yalanınızı belgeleriyle ortaya koyduk. Gerekirse gidin ve resmi kayıtlardan doğrulatın dedik. Buna rağmen hala anlamıyor ve 'yazılanların neresi yalan' diye sorabiliyorsanız sizin namınıza üzülürüz. Zira, bir sorununuz var demektir; ama takdir edersiniz ki bunu biz çözemeyiz.

2- Bununla birlikte, siz anlamamış olsanız da, okuyucularınıza olan saygımız nedeniyle ve onların bu basit gerçekleri kolaylıkla anlayabilecekleri düşüncesiyle, onları doğru şekilde bilgilendirmeyi arzu ediyoruz. Kültürler ve Toplumlar Arası Diyaloğun Sizi Neden Rahatsız Ettiğini Anlayabilmiş Değiliz.

3- Kültürler ve toplumlar arası diyaloğun eş başkanlığı 10 yıldan beri bizzat sayın Cumhurbaşkanı tarafından yıllardır yapılagelmekte, diğer dinlerin ve kültürlerin temsilcileri Beştepe'deki Sarayda ağırlanmakta ve Diyanet işleri Başkanı da her vesileyle onlarla bir araya gelmeyi bir görev bilmektedir.

4- Keza, Sayın Papa bizzat Cumhurbaşkanı tarafından 'Kutsiyetpenah Hazretleri' unvanıyla adlandırılarak ağırlanmakta ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu diyaloğa özel bir önem atfetmektedir.

5- Dolayısıyla kültürler ve toplumlar arası diyalogla bir sorununuz var ise muhatabınız biz değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Cumhurbaşkanıdır ki, bugüne kadar sayın Cumhurbaşkanını ve Devleti bu konuda eleştirmiş olduğunuzu hiç görmedik.

6- Keza, İsrail ile ilgili olarak, bizzat Hükümet Sözcüsü Ömer Çelik'in beyanıyla Türkiye Cumhuriyeti ve onları takiben siz (22.12.2015 tarihli yazınızda ürkekçe) dost unvanını iktisap etmiş olduğunuz için o konuda bir değerlendirme yapmayı da gereksiz görüyoruz.

7- Netice itibariyle, dünyamızın barış içinde yaşanabilir bir yer haline gelebilmesi için, tüm kültürler ve toplumlar arasında diyalog kurulmasından ve güçlendirilmesinden yanayız. Bunun dışında kalan tüm yaklaşımları, ötekileştirici ve ırkçı yaklaşımlar olarak değerlendiriyoruz. Müvekkillerim Toplum Önünde Şeffaf Şekilde Yaşamaya Çalışan İnsanlardır.Hayatlarında Gri veya Gizli Bir Alan Bulunmamaktadır.

8- Prof.Dr.Sami Karahan, yazınızda sözünü ettiğiniz isimleri tanımamaktadır. Kim olduklarını bilmediğimiz bu isimlerle hocayı ilişkilendirmeye çalışmanızı da anlamsız ve kötü niyetli bir girişim olarak değerlendiriyoruz.

9- Müvekkillerim, Allahtan hakkıyla korkan, helal-haram kavramlarını bilen ve uymaya çalışan insanlardır. Haram edinme ve yeme isteği hırstan kaynaklanır ki, malvarlığının tümünü vakfeden hayırsever insanlara bunu, değil siz, en akılsızlar bile isnat edemez.

10- Bu nedenle, sanki gizli bir şeyler var ve biliyor da açıklamıyormuş gibi 'dosyanızı açarım' şeklinde aba altında sopa gösterme şeklindeki imalı çirkin beyanlarınızı size aynen iade ediyoruz.

11- İlhan İşbilen'in genç yaşlarda Fethullah Gülen ile tanışmış olduğu doğrudur. Dolayasıyla, ileriki yaşlarda geldiği makamlara, onunla tanıştıktan sonraki tarihlerde gelmiştir demek doğru ise de onun sayesinde gelmiştir demek tam manasıyla akılsızlık ve vicdansızlıktır. Bu mantıkla bakarsanız sizin de yazarlık konumuna ilkokul öğretmenizle tanıştıktan sonra gelmiş olmanız nedeniyle, onun kanatları altında yükseldiğinizi kabul etmek gerekir ki, biz böyle bir mantıksızlığı ifade edemeyiz. Sarıyer'deki Arazi Gönül Rızasıyla Vakfedilmiştir.

12- Selime Evyap tarafından vakfedilen arazi ile ilgili olarak yazınızda belirtilen Ali Hulusi Hasbek isimli şahsı tanımıyoruz. Ancak yazınız üzerine araştırdığımız tapu kayıtlarına göre bu araziyi; Ali Hulusi Hasbek, 02.12.1985 tarihinde Muhammet Çapa'ya, Muhammed Çapa, 22.12.1989 tarihinde Abdullah Arı'ya, Abdullah Arı, 19.08.1998 Selime Evyap'a Selime Evyap 25.4.2011 tarihinde Mehtap Eğitim Vakfı'na devretmiştir.

13- Abdullah Arı'nın parası ise, o zaman hayatta olan Anne Hedise Evyap tarafından peşin olarak ödenmiş ve ileride kurulacak vakfa devredilmek üzere kızı Selime Evyap üzerine kaydedilmiştir. Mehtap Eğitim Vakfının kurulması ile de arazi vakfa tahsis edilmiştir. Bu durum herkesin malumudur.
Sayın Karakaya,

Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi: "Ey gazeteciler ! Edipler edepli olmalı. Hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalı". "Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor." Allah'a ve hesap gününe inanıyorsanız, sonradan pişman olmamanız için size haber taşıyan fasıklardan uzak durmanızı öneririz (Hucurat 6).
Selâmetle ! (Furkan 63)"
CİHAN
23 Aralık 2015 17:10
DİĞER HABERLER