İlk duruşmada çöken iddianame

Türkiye Gazeteciler Sendikası eski başkanı Ercan İpekçi, "subjektif haber yazmak ve tweet atmaktan 7 aydır tutuklu bulunan genç adliye muhabiri Ayşenur Parıldak'ı yazdı...

Ercan İpekçi "AKLIMDAN GEÇENLER - 6)" başlığıyla sosyal medya hesabından şunları yazdı: 

AYŞENUR PARILDAK

Sizler onu nasıl tanıdınız?
Ankara Hukuk Fakültesi'ndeki Kıymetli Evrak dersi bütünleme sınavından çıktıktan sonra gözaltına alındığı 4 Ağustos 2016'dan sonra...
Anayasa Mahkemesi'nde çekilmiş bir fotoğraf ve altında "Yüce Divan Salonu. Fotoğrafa iyi bakın, bir dahakine ne amaçla geliriz, bilinmez" yazısıyla...
Bir gazeteciyi sadece Zaman gazetesinde çalışmış olmasından dolayı linç etmek için bu ifadeler yeterli bulundu sosyal medya takipçileri ve kamuoyu tarafından...


Ayşenur Parıldak, 9 Şubat 2017'de, yani tam 6 ay sonra ilk kez kendisini savunma olanağı bulabildiği Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde şunları söyledi:
"Anayasa Mahkemesi'nde çekilmiş bir fotoğrafım var. Instagram ve twitter'da paylaştım. Ama altındaki yazı bana ait değil. Niye bu fotoğrafın altına bir şey yazayım ki? Bunlar, ben gözaltına alındıktan sonra, özel programlar kullanılarak ekran görüntüsü şeklinde hazırlanmış ve sosyal medyada paylaşılmış. Ben böyle bir paylaşım yapmadım."
İnsanları, yargısız infaz etmek çok kolay!
Baştan itibaren masum sayılması gereken her sanık gibi -memleket koşullarında- Ayşenur Parıldak da itibarının iadesi için özel çaba göstermek zorunda kalıyor.
***
Ayşenur Parıldak hakkındaki diğer iddialara da bakalım:
"A.B adlı kişiden 25.000 TL para transferi..."
Sanırsınız ki örgütten para almış!
Parıldak, durumu şöyle açıklıyor:
"A.B, Samanyolu'nda çalışan, aynı zamanda ikinci el araba alım satım işleri de yapan bir kişi. Boşandıktan sonra ihtiyacım olduğundan arabamı satmak için A.B'ye vekalet verdim. Yani ben arabayı satması için ona devretmiş gibi işlem yaptık. Noterdeki vekalet işleminden sonra, İş Bankası hesabından bana 25.000 TL havale etti."

Diğer iddia: "Ö.Ö adlı kişiye 600 TL gönderilmesi..."
Sanki örgüt adına birine para transfer etmiş...
Gerçeği, Ayşenur Parıldak'tan öğrenelim:
"Arabamı sattıktan sonra aldığım paradan Ö.Ö'ye ödünç olarak 600 lira verdim. Ö.Ö, Bugün gazetesinde çalışan gazeteci bir arkadaşım. O sırada onun da paraya ihtiyacı vardı. Ben cezaevine girince, bu parayı kardeşime ödemiş..."
En dayanaksız iddialardan birisi de şu:
"Babası tarafından Amerika'daki Brooklyn Amity School'a 2.8.2013 tarihinde 1933,50 TL havale edildiği iddiası..."
Ayşenur Parıldak yanıtlasın:
"İddianamede, bu havalenin hangi banka aracılığıyla yapıldığı belli değil. Babamla konuştum, böyle bir havale de yok. Olsa bile, bunun benim yargılanmamla ne alakası olabilir?"
Bu iddiayla ilgili olarak mahkeme heyetinde de kuşku oluşmuş olmalı ki, "böyle bir havale gönderildiğine ilişkin MASAK raporunda yer alan bilginin hangi tespite dayandığının, böyle bir havale varsa bunun hangi banka aracılığıyla yapıldığının" yeniden sorulmasına karar verildi.
***
Twitter'da "Fuat Avni" hesabını takip etmenin bir suç oluşturduğu kanısındaysanız, Ayşenur Parıldak'ın bununla ilgili savunmasına kulak vermelisiniz:
"Fuat Avni'nin 3,5 milyon takipçisi var. Onun takip ettiği 214 kişiden biri de benim. Takip ettiği isimler arasında birçok ünlü gazeteci de yer alıyor. Neredeyse adliye muhabirlerinin tamamını takip ediyor. Ben de adliye muhabiri olarak çalışıyordum. Ama Fuat Avni'yle mesajlaşmadım. Fuat Avni'nin kimseyle mesajlaştığını da duymadım. Ben muhabir olarak gazete içinde yukarıdan aşağıya onuncu kademede falanım... Benimle mesajlaşması demek herkesle mesajlaşması demektir."
***


Zaman gazetesinde çalışmanın suç olduğu kanaatindeyseniz, önce ben yanıtlayayım:
Basın İlan Kurumu'ndan Zaman gazetesine aktarılan resmi ilan ve reklam paralarının hesabı kimden sorulacak? Gazetenin 25. kuruluş yıldönümüne katılan ve uzun uzun övgüler yapan dönemin başbakanına ne diyeceğiz?
Şimdi de Ayşenur Parıldak yanıtlasın:
"Gazeteciliğe ilk olarak Taraf gazetesinde stajyer olarak başladım. Hukuk Fakültesi'nden hocam Mithat Sancar, 'Ben orada yazıyorum, sen de git stajını yap.' diyerek bana referans oldu. Daha sonra Zaman gazetesinde 2012-2016 arasında çalıştım. Basın sigortam yatırılıyordu. Basın kartı sahibiydim. Profesyonel fotoğraf çekiyordum. Gazetecilikte de başarılı olacağımı düşünüyordum. Ben kendi ideallerim çerçevesinde habercilik yaptım. 2016'nın Şubat ayında da Zaman gazetesinden istifa ettim. Okulumu bitirmek için derslerime yoğunlaştım."
Ayşenur Parıldak'ın avukatı, "ücreti ve sigortası yasalara uygun olarak yatırılan Zaman gazetesindeki çalışmanın da legal olduğunu" vurguladı.
***
Ayşenur Parıldak, hakkındaki suçlamalara dayanak olarak gösterilen bazı haberlerde kullanılan "nefret operasyonu" başlığının ise kendisine ait olmadığını belirterek, "Bir muhabir, haberde kullanılacak başlığa karar veremez. Muhabir haberini yazar gönderir. Ben haberimi havuza atarım, editörler, yazıişleri son halini verir ve yayına sunar. Bunların sorumluluğu bana yüklenemez." dedi.
***
F...  üyeliği davalarında, adeta katalog suç gibi tutuklama nedeni sayılan "ByLock" kullanımı konusunda da Ayşenur Parıldak kesin ifadelerle konuştu:
"ByLock kullanıcısı olduğuma dair gönderilen bilgilerdeki ne telefon numarası ne de IMEI numarası bana ait. Öyle bir telefon numaram olmadı hiç."
Mehkeme, bu konunun da yeniden sorulmasına karar verdi.
***
Ayşenur Parıldak'ın tahliye istemi kabul edilmedi. Annesi gözyaşları içinde dinledi bu kararı. Mahkeme Başkanı, duruşma sonunda annesine Ayşenur Parıldak ile kısa bir süre görüşmesine, ona sarılmasına izin verdi.
Gelecek duruşma günü 2 Mayıs 2017 olarak belirlendi.
Ayşenur da, annesi de sizleri orada görmekten çok mutlu olacak.

(Ercan İpekçi, 10 Şubat 2017, Ankara)
11 Şubat 2017 00:07
DİĞER HABERLER