İlker Başbuğ: Keşke siyasi iktidar Suriye ile ilgili politikayı değiştirseydi

ANKARA (CİHAN)- Emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Süleyman Şah olayının milli bir sorun ve konu olduğunu belirterek bu konuların mutabakatla çözüme gitmesi gerektiğini söyledi. Mutabakatın aranacağı yerin TBMM olduğunu dile getiren Başbuğ. muhalefet partilerine de bu sorunun anlatılması gerektiğini kaydetti. Suriye politikası konusunda Amerika'nın dış politikasını revize ettiğini vurgulayan Başbuğ, "Keşke bizim siyasi iktidar da Suriye ile ilgili olarak takip ettiği politikayı değiştirse idi; belki daha iyi olurdu diye düşünüyorum." dedi.

26'ncı Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Ankara'daki kitap fuarına katılarak 'Nasıl Bir Türkiye ' isimli kitabını imzaladı. Fuarda eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş ile selamlaşan Başbuğ, engelli Mustafa Akeren ile sohbet etti. Akeren Başbuğ'a "Sizi tebrik ederim, eliniz öpmek istiyorum." dedi. Bu sözler üzerine Başbuğ ise "Olur mu ya elimizi." karşılığını verdi. "Alnızından öpmek istiyorum." diyen Akeren, Başbuğ'un alnından öptü. Başbuğ da geçmiş olsun dileklerini iletti.

Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevaplayan Başbuğ, terör örgütü PKK'ya yönelik silah bırakma çağrısıyla ilgili "Kitabımızın yazmamızın nedeni, bir noktada Türkiye'nin temel sorunlarıyla ilgili görüşlerimizi, tespitlerimizi ve bu karşılaşılan problemlere yönelik olarak düşüncelerimizi net olarak anlattım. Özellikle bu kitasın son bölümü, kitabın ismini taşıyor 'Nasıl bir Türkiye' bölümü. O bölümü okursanız. Ayrıca 2011 yılında çıkan 'Terör Örgütlerinin Sonu' adlı bir kitabım var. Bu konularla ilgili benim görüş ve düşüncelerimi oradan öğrenirsiniz. Sizde biraz tembellik yapmayın, okuyun, oradan öğrenin." diye konuştu.

'MİLLİ KONULAR VE SORUNLAR MUTABAKATLA ÇÖZÜME GİTSİN'

Şah Fırat operasyonuyla ilgili bir soruya ise Başbuğ, "Olayı aslında biraz baştan almak lazım. Bir Arap baharı olayı var. Tunus, Libya, Mısır. Mısır'da Arap baharı olayın bir sonuca ulaşıyor. Çünkü halk bütün, halkın arkasında orduda durduğu için rejim değişti. Herkes demokrasi gelecek dedi, Müslüman kardeşler iktidara geldi fakat maaleesf değişik bir tablo çıktı. Suriye'de de olaylar başladığı zaman yine bütün dünya sanki Suriye'deki olayların, gelişmenin Mısır'la aynı olacağını değerlendirdiler. Hatta olayların ilk çıktığı süreçte ABD Başkanı Obama da Esad gitmelidir, gidecektir dedi. Fakat Suriye'deki tablo farklı bir sonuç doğurdu. Orada halk bütün olmadı, halk parçalandı, Suriye ordusu rejimin arkasında durdu. Baas rejimin olduğu devletler, genelde laik devletler. Esad giderse Müslüman kardeşlerin iktidara gelmesi halinde laik sistemin zedeleneceğini düşünen halk ta bir noktada Esad'ın yanında yer aldı. Sonuçta Suriye'deki olaylar halen devam ediyor. Amerika Suriye ile ilgili dış politisını revize etti, değiştirdi. Keşke bizim siyasi iktidarda, Suriye ile ilgili olarak takip ettiği politikayı değiştirse idi. Belki daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Süleyman Şah olayında temelde önemli olan şudur: Milli bir sorun milli bir konudur. Arzu ederiz ki milli konular ve sorunlar mutabakatla çözüme gitsin. Mutabakatın aranacağı yer elbette Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Yine gönül arzu ederdi ki konu gizli celse yapabilirsiniz, çeşitli şekillerde yapabilirsiniz; orada keşke muhalefet partilerine de bu sorun anlatılsaydı. Gerekçeler açık seçik anlatılsaydı. Muhalefet partileri de tahmin ediyorum bu milli konuda hükümetin, iktidarın yerinde yer alabilirlerdi. Hadi Mecliste böyle bir çaba gösterilmedi; en azından muhalefet liderleriyle böyle bir bilgilendirme yapılabilirdi. Muhalefet liderleri buna katılmasa bile siz iktidar olarak görevinizi yapmış olurdunuz. Bir bilgilendirme yapılmadığı için birden bire bütün Türkiye'nin ve özellikle muhalefet partilerinin de bunu televizyonlardan duyması, o zaman olumsuz sonuç doğuruyor. Muhalefet partileri de haklı olarak muhalefet ediyorlar. Sonra ne oluyor, böyle önemli hassas konuda da toplum olarak, ülke olarak ikiye bölünüyoruz. Bunlar arzu edilecek, sevinilecek şeyler değil. Milli konularda, milli sorunlarda mutlaka bütünleşmemiz lazım, birleşmemiz lazım. Bu bir noktada ülkenin de dışarıya karşı zayıf bir görüntü vermesine neden oluyor. Ülkenin belki caydırıcılık niteliğine de zarar veriyor. Dolayısıyla Süleyman Şah türbesinin boşaltılmasının gerekçeleri doğru olabilir, hareket doğru olabilir ama tabiki Suriye ile ilgili ilişkilerimiz normal olsaydı, diplomatik ilişkilerimiz daha düzgün olsaydı; kopuk olmasaydı belki bu iş Suriye hükümetiyle de koordine edilirdi, daha sağlıklı bir çözüm olurdu diye düşünüyorum." karşılığını verdi.

'DIŞ SİYASET İÇ SİYASETE MALZEME YAPILMAMALI'

"Dış siyaset konuları iç siyaset malzemesi yapılırsa bu ülkelere zarar veriyor." diyen Başbuğ, "Dış siyaset konularının iç siyaset malzemesi yapılmamasının doğru olduğunu kişisel olarak düşünüyorum. Gerekçeler, yapılan hareket doğru olabilir. Bunun en azından geçici bir çözüm olduğunu düşünmek istiyoruz. Ama olay elbette zorunlu şartlar altında bir boşaltma olayıdır. Keşke medyaya yansıtılması da bu kadar büyük boyutlarda olmasaydı. Bu ülke hepimizin, milli konular ve sorunlar karşısında bu ülke her zaman birleşmiştir. Biz öyle bir ananede öyle bir geçmişten geliyoruz. Üzülüyoruz tabi milli konu ve sorunlarda da böyle bölünmüşlük havasının yaratılmasından rahatsızlık duyuyoruz. Temenni ederiz ki bu çeşit olaylar tekrar yaşanmaz." şeklinde konuştu.

"Askeri başarıdan söz edilebilir mi?" sorusuna ise Başbuğ, "O konular da farklı görüşler var. En doğalı Suriye ile diplomatik ilişkileriniz normal düzeyde olsaydı. Bir gerekçenizi söyleyip oraya geçici olarak boşalttığınızı söylerseniz daha sonra dönmek kaydıyla daha uygun olurdu ama böyle diplomatik ilişkileriniz yok. Bir noktada Eşme bölgesine getiriyorsunuz. Tabi şurada da hükümetin o noktada haklılığı olabilir; o bölgede Suriye hükümetinin kontrolü yok, kontrolsüz bir bölge, kontrolünü sağlayamıyor. Temenni ederim ilerde sorun yaratmaz." karşılığını verdi.

"Seçimden önce silahsızlanmaya ulaşılmasını bekliyor musunuz?" sorusuna da Başbuğ, "Valla bana değil onu bu süreci yürütenlere sorun. Onlar cevap versin, ben bilmiyorum. Ben o konuda cevap verecek durumda değilim." dedi. Terör örgütü PKK'ya silah bırakma çağrısıyla ilgili dünkü resmi açıklamaların hatırlatılması üzerine Başbuğ, "Takip etmedim inanın, yakinen takip etmedim. O konunun detayını da bilmiyorum. Ama bu konuya ilişkin görüşlerimi öğrenmek istiyorsanız alın okuyun." ifadelerini kullandı.

Kitap fuarlarına gösterilen ilgiden memnun olduğunu dile getiren Başbuğ, "Ama yetersiz bir noktadayız. Toplumun büyük bir bölümü okumuyor. Sadece televizyon izliyor, ordan kulağına ne gelirse veya yanındaki kulağına ne söylerse o noktalarla sınırlı kalıyor. Bu ülkenin gelişiminin daha ileri gitmesi, okumayla ilgili olan bir konu." diye konuştu.

CİHAN
01 Mart 2015 13:53
DİĞER HABERLER