CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım ile televizyon programına katılmaları davetine ilişkin, "Ben şartlı evetini kabul ediyorum. Neredeyse 17 yıl sonra iki siyasi kimliğin görüştüğü bir programı yaşatmış olacağız. Vesile olduğum için mutluyum" dedi.
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İmamoğlu, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) sandık görevlilerine ilişkin kararını değerlendirdi.
Daha önceki konuşmalarında, YSK'nın İstanbul seçimlerinin yenilenmesini kararının yanlış olduğunu dile getirdiğini dile getiren İmamoğlu, "Zaten dağ fare doğurmuştu. Çok kötü, yanlış, gerekçesiz gerekler üzerinden bir karar verildiğini söylemiştik. Defalarca soruşturmanın ne olduğunu gün gün sordum. Hiçbir zaman buna cevap verilmedi, verilemeyeceğini de biliyorduk. Çünkü öyle bir gerekçe olmaz. Olduğu takdirde ne Cumhurbaşkanlığı seçimi ne de önceki referandum ki, aynı kişiler bize yüzlerce başvuru yaptı. Aynı kişiler bu üç seçimde görev yapmış kişiler. Olmayan bir gerekçeyle ne yazık ki İstanbul halkının emanetini gasbetmişlerdir" diye konuştu.
'BU KARARI ALAN KİŞİLERİ KINIYORUM'
"Ben her zaman olduğu gibi bu vesileyle YSK’dan bu kararı alan kişileri kınıyorum" diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
"Onlar demokrasiye büyük zarar vermişlerdir ama bugün itibariyle alınan karara da şaşırmıyorum. Çünkü tuz koktu. Ne yapacaklarının hiçbir kıymeti yok. Şöyleydi, böyleydi demenin bir kıymeti yok. Bu kadar, tuz koktu. Acı bir süreç yaşıyoruz. Demokrasiyi tamir etme görevi İstanbul halkına düşmüştür. Niye tuz kokmuştur? Çünkü ortada sebep yok, gerekçe yok ama birileri caminin önünde ya da ibadet ederken 'Çaldılar' diyebiliyorlar ya da 'Hırsızlar' diyebiliyor. Kim ama? Kim olduğu belli değil. Tam da bayram öncesi Allah’a havale ediyorum. Çok kötü bir süreç. Kötü sözün sahibine ait olduğu bir süreç yaşadık. Adalet mekanizmalarının işletilemediği bir süreç yaşadık, üzgünüz."
TELEVİZYONA BİRLİKTE ÇIKMA TEKLİFİ
Binali Yıldırım ile bir televizyon programına çıkmaları hususuna değinen İmamoğlu, şöyle konuştu:
"Grup başkan vekilimiz vasıtasıyla bize talep iletildi. Görüşmeleri arkadaşlarım yapacaklar. Biz bu konuda çok netiz. Bu sürecin 31 Mart öncesi de olması konusunda taleplerimiz olmuştu. Rakibimiz 'Böyle bir şeye gerek yok' demişti. Son süreçte de yine defalarca iletmiştik. Farklı bahanelerle önce olumsuz sonra tek başına karar veremeyeceğini iletmişti. En sonda da 'Sadece İstanbul’u konuşursak şartlı bir evet' demişti. Ben şartlı evetini kabul ediyorum. Tabi ki İstanbul’u konuşacağız. Başka neyi konuşacağız ki? Ekrem’in kökenini konuşacak halimiz yok. Ekrem’in hangi mensubiyete ait olduğu, etnik kökeni ya da inancı... Zaten benim elimde bir alet yok. Kimsenin inancını ölçmem, ölçemem. Kimsenin de benimle ilgili konuşmasına fırsat tanımam. Ben de Sayın Yıldırım'ın böyle bir sürece dahil olmayacağını düşünüyorum ama bunları da sormasını isterim ayrıca ya da zihnindeki düşünceleri konuşmasını isterim ama kesinlikle İstanbul’u konuşacağız. İstanbul ile ilgili üretilen tezleri, komplo teorilerilerini konuşmak zorundayız, projeleri konuşmak zorundayız. Yine İstanbul'la ilgili elbette ki 6 Mayıs’ta alınan ve şu son alınan yargı kararını konuşmak zorundayız. Bunlar da İstanbul tanımına dahildir. Bunu bilgi olarak arkadaşlarıma verdim. Ben hazırım. Ekran konusunda, nasıl bir program olacağı konusunda benim danışmanlarım ve muhtemelen Sayın Yıldırım’ın danışmanları bir araya gelecek ve konuşacaklar. Milletimizin huzurunda neredeyse 17 yıl sonra iki siyasi kimliğin görüştüğü bir programı yaşatmış olacağız. Vesile olduğum için mutluyum."