İngiliz
Financial Times Gazetesi (FT), Boğaziçi Üniversitesi'ndeki Afrin protestosunun ardından
öğrencilerin tutuklanmasıyla ilgili haberinde, "Türkiye'deki üniversite
baskınları ifade özgürlüğüne yönelik korkuyu körüklüyor" dedi.
19 Mart Pazartesi günü
Boğaziçi Üniversitesi'nde Afrin harekâtına katılan askerler için lokum dağıtan
öğrencilere, başka bir grup öğrenci 'İşgalin ve katliamın lokumu olmaz' yazılı
pankart açarak tepki göstermişti. İki öğrenci grubu arasında yaşanan kısa süreli gerginliğin
ardından konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öğrenciler için "O
komünist, o vatan haini terörist gençlere üniversitede okuma hakkı vermeyeceğiz"
demişti. Bunun üzerine pankart açan öğrencilere yönelik gözaltılar başlamış,
öğrencilerden 10'u tutuklanmıştı.
BBC Türkçe’de yer alan
habere göre, İngiliz Financial Times (FT)
Gazetesi’ndeki Laura Pitel imzalı haberde olayın detaylarına yer
verildi. Yaşanan protestoyu takip eden günlerde "Zırhlı araçlar kampüse
girdi, polis kütüphanelere ve yatakhanelere baskın düzenledi ve iki düzineden
fazla öğrenci gözaltına alındı" denilen FT’nin haberinde, Boğaziçi
Üniversitesi'nin liberal bir üne sahip olduğu vurgulanıyor. Üniversitenin
bağımsızlığını kararlı bir şekilde koruduğu ve 1990'lı yıllarda yasaklara
rağmen öğrencilerin kampüste başörtülerini takmalarına izin verdiğine dikkat
çekiliyor. Haber "Ancak pek çok kişi, üniversitenin artan baskıdan
kaçamayacağı endişesini taşıyor" şeklinde devam ediyor.
Yetkililere göre öğrenci gözaltıları güvenlik önlemi
Haberde Türk yetkililerin gözaltıları, "meşru bir güvenlik önlemi" olarak gördükleri kaydediliyor. FT'ye konuşan üniversite öğrencisi Cihangir Öz, "Öğrenciler üniversiteye gelmek istemiyor, çünkü kampüste hâlâ sivil polis var" diyor ve şöyle devam ediyor: "Herkes soruyor: Polis kütüphanede ve yatakhanelerdeyken nasıl bilimsel bir ortam yaratabiliriz?"
Gazeteye konuşan Boğaziçi Üniversitesi mezunu ve İsveç'teki Lund Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Umut Özkırımlı, "Bu, bir süredir devam eden sürecin son adımı. Herkes Boğaziçi'nin ve özel üniversitelerin hasar almadan kalamayacağını biliyordu. Ve şimdi bu başladı" diyor. Gazete, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ilk yıllarının pek çok kişi tarafından akademik özgürlükler için altın yıllar olarak kabul edildiğini, bu yıllarda tabu olan konuların tartışılması için alan yaratıldığını yazıyor.
Haberde muhaliflerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhalif seslere giderek artan şekilde tahammülsüz olduğunu düşündükleri de kaydediliyor. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından binlerce akademisyenin kamu üniversitelerinden ihraç edildiği kaydedilen haberde, yapılan ihraçların toplumun her kesiminden muhaliflere yönelik olduğu vurgulanıyor.
KHK ile rektörlük seçimlerinin kaldırılmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın rektör atama yetkisine kavuştuğu belirtilen haberde, "İlk atamalarından biri Boğaziçi'neydi. Kız kardeşi AKP milletvekili olan bir mühendislik fakültesi profesörünü atadı" deniyor.
Haberde Türkiye'deki ortam
nedeniyle pek çok muhalif akademisyenin yurt dışındaki üniversitelere
gittikleri de kaydediliyor. Ülkede kalan muhalif akademisyenlerin ise şüphe ve korku bulutu altında çalıştıklarını söyledikleri ifade ediliyor.
Umut Özkırımlı, "Genç ya da yaşlı, akademisyen arkadaşlarımın neredeyse yüzde 50'si yurt dışında" diyor. İsmi belirtilmeyen bir öğretim üyesi, "Sınıfta ne söylediğim konusunda çok dikkatliyim. İnsanlar oto-sansür uyguluyor." diyor.
FT’nin haberinde, Türk hükümetinin ise kampüste korku iklimi olduğu iddiasını reddettiği belirtiliyor ve ismi belirtilmeyen üst düzey bir yetkilinin şu sözleri aktarılıyor: "Türk üniversiteleri bu hükümetten nefret eden muhalif görüşlü akademisyenlerle dolu. Fikirlerini açıklamakta hiçbir sıkıntı çekmiyorlar. Aslında, hükümeti destekleyen ve öğretmenleri cumhurbaşkanına hasmane olduğu için sınıfta görüşlerini ifade edemeyeceklerini hisseden muhafazakâr öğrencilerle tanıştım."