"Her yeni ve yenilik lezzet verir. Onun için yeni projeler, yeni formatlar arkadaşları bıkkınlık ve yorgunluktan koruyacak. Evet başlangıçta yenilik ama netice müntehâda derinlik esastır. Derinlik ise bizlere mânevî zevk ve haz karandır. Cenab-ı Hakkın Fa’âl ismi vardır. “Külle yevmin fî şe’nin” ve “Fa’âlün limayürid” buyurulmaktadır."
Abdullah Aymaz | samanyoluhaber.com
İnşaallah Gasikın İza Vekab Gibi
Asâ-yı Musa Kitabında Meyve Risalesinin On Birinci Meselesinin Hatimesinde Üstad Bediüzzaman Hazretleri Felâk Suresi'nin âyetlerinin İkinci Dünya Savaşına bakan cihetlerini izah ettikten sonra “Bu sûreye ait bir mucizelik nüktesinin haşiyesidir” dediği bölümde şu tesbitleri yapıyor:
“Nasıl bu sûre, beş cümlesinden dört cümlesi ile bu asrımızın dört büyük şerli inkılablarına ve fırtınalarına işarî mânâ ile bakar… aynen öyle de, dört defa tekraren MİN ŞERRİ -şedde sayılmaz- kelimesiyle Âlem-i İslâmca en dehşetli olan Cengiz ve Hülâgu fitnesinin ve Abbasî devletinin inkıraz zamanının asrına dört defa işârî mânâ ile ve makam-ı cifrî ile bakar ve parmak basar. Evet, şeddesiz şerr beşyüz (500) eder min doksan (90) dır. İstikbâle bakan çok ayetler hem bu asrımıza hem o asırlara işaret etmeleri cihetiyle, istikbalden haber veren Hz. Ali (R.A.) Gavs-ı Azam (K.S.) dahi, aynen hem bu asrımıza hem o asra bakıp haber vermişler. GÂSIKIN İZÂ VEKAB kelimeleri bu zamana değil, belki ĞASIKIN bin yüz altmış bir (1161) ve İZÂ VEKAB sekiz yüz on ederek o zamanlarda ehemmiyetli maddî-mânevî şerlere işaret eder. Eğer beraber olsa, Miladî bin dokuz yüz yetmiş bir (1971) olur. O tarihte dehşetli bir şerden haber verir. Yirmi sene sonra, şimdiki tohumların mahsülü ıslah olmazsa, elbette tokatları dehşetli olacak.”
Gerçekten eğer liselerde ve üniversitelerde yetiştirilen inkarcı nesiller, askeriyedeki ve medyadaki destekçileriyle, Suriye ve Irak’taki, BAAS Partilerinin iktidarı ele geçirdiği gibi bir imkâna sahip olsalardı, onları bir daha atmak mümkün olmazdı. Cenab-ı Hak, ülkemizi korudu…
Eğer GÂSIKIN deki tenvin sayılırsa ki, nun harfi gibi 50 sayılır. O zaman tam bu sene olan 2021 olur… İnşaallah, bu günün zâlim ve gaddarları da Üstad Hazretlerinin tabiri ile HEZİMET-İ FÂHİŞE İLE MÜNHEZİM OLURLAR…
* * *
Üstad Hazretleri Cehennemden bahsederken, onun bütün güneş sistemi gibi ve daha büyük kütle ve cirimlerin buhar kazanı olduğunu onlara hararet gönderdiğini, sadece bir kısmın ceza çekilen bir hapishane olduğunu söylüyor. Bir de Asâ-yı Musa Risalesinin 72. Sayfasında şöyle deniliyor: “Evet bütün fenalıkların, fenalıkların ve şerlerin mayası ve esasları adem (yokluk)tur; tahriptir. Sureten vücud (varlık)ın altında adem ve bozmak saklıdır. İşte cinnî ve insî şeytanlar ve şerirler, bu noktaya istinaden gayet zayıf bir kuvvetle hadsiz bir kuvvete karşı dayanıp, ehl-i Hak ve hakikatı Cenab-ı Hakkın dergâhına ilticaya ve kaçmaya her vakit mecbur ettiğinden, Kur’an onları himaye için büyük tahşidat yapar. Doksan Dokuz Esmâ-i İlâhiyyeyi onların ellerine verir. O düşmanlara karşı sebat etmelerine çok şiddetli emirler verir. Bu cevaptan, birden pek büyük bir hakikatın ucu ve azametli dehşetli bir meselenin esası göründü. Şöyle ki: Nasıl ki, Cennet bütün VÜCUD ÂLEMLERİNİN mahsûlâtını taşıyor ve dünyanın yetiştirdiği tohumları bâkıyâne sünbüllendiriyor; öyle de: Cehennem dahi, hadsiz dehşetli adem (yokluk) ve hiçlik âlemlerinin çok elim neticelerini göstermek için, o ADEM (yokluk) mahsulatlarını KAVURUYOR ve o DEHŞETLİ CEHENNEM FABRİKASI, diğer vazifeleri içinde ÂLEM-İ VÜCUD KÂİNATINI, ÂLEM-İ ADEM PİSLİKLERİNDEN TEMİZLETTİRİYOR. Bu dehşetli meselenin şimdilik kapısını açmayacağız. İnşaallah sonra izah edilecek.”
Risale-i Nur Külliyatının başka yerlerinde bu hususla ilgili bir malumata rastlamadım… Ama bu çözebilecek ilim ehli insanlarımız bu mesele üzerinde durmalı ve bizleri aydınlatmalıdır.
Marûziyet ve mazhariyet hususunda insan ne kadar bela maruz ise o kadar da mazhariyet potansiyeli taşımaktadır. Onun için “Belânın en çetini peygamberlere gelmiştir.” Buyurulmuştur.
Her yeni ve yenilik lezzet verir. Onun için yeni projeler, yeni formatlar arkadaşları bıkkınlık ve yorgunluktan koruyacak. Evet başlangıçta yenilik ama netice müntehâda derinlik esastır. Derinlik ise bizlere mânevî zevk ve haz karandır. Cenab-ı Hakkın Fa’âl ismi vardır. “Külle yevmin fî şe’nin” ve “Fa’âlün limayürid” buyurulmaktadır.
Bizler de arkadaşlara gençlere yeni yeni ortak projeler tavsiye ve teklif edelim. Sonra da bildiğimiz kadarı ile onlara: İlk merhalede şöyle… İkinci merhalede böyle… diyelim. Adım adım nasıl olacağına dair teşvikler yapalım ve “Ne yaptınız kardeşler? Nasıl muvaffak oldunuz? Veya neden başaramadınız? Şöyle yapsaydınız acaba muvaffak olabilir miydiniz bir deneseniz” gibi takiplerde bulunalım. Başaramasalar bile, yaptıklarını takdir ederek moral verelim… Asla ümitlerini kırmayalım…