Samanyoluhaber.com yazarı Ebu Abdurrahman, ayetler ışığında ve Bediüzzaman Said Nursi'nin yorumlarıyla bugün yaşanan zulmü yorumluyor.
Hollandalı bir siyasî, Avrupa Birliğinde parlamenter iken aynen şöyle demişti:
“İnsanların pek çok problemleri var ama, asıl problem ekonomik değil… Gerçek problem ekolojik de değil… İnsanlığın en mühim problemi ego, egolojik” Yani enaniyet, benlik, firavunluk ve nemrutluk problemi…
Üstad Bediüzzaman Hazretleri de bu hususta şöyle diyor:
“İşte şu zulümdür ki, ‘Muhakkak ki, insan çok nankör ve çok zâlimdir’ (İbrahim Suresi, 14/34) Âyetinin sırrını gösterir. Zira hayvanın aksine olarak kuvâ (kabiliyetleri, güçleri) ve meyilleri fıtraten sınırlandırılmamış olduğundan, zulüm meyli hadsizdir. Bilhassa ‘ene’ nin (yani ‘ego’nun) habîs (uğur pis) eşkâli olan bencillik, sadece kendini görme ve kendini düşünme hastalığı, gurur ve inat o meyle eklense, günahların öyle en büyüğünü icad eder ki, daha henüz insanlık öyle bir günaha isim bulamamıştır. Cehennemin lüzumuna delil olduğu gibi cezası da yalnız Cehennem olabilir.”
“Mesela, birisinin bir sıfatından dolayı darılsa, o kişinin bütün masum sıfatlarına, bu sıfatların üzerinde toplandığı şahsına, hatta o kişinin akrabalarına ve sevdiklerine, hatta meslekdaşlarına zulmünü yaygınlaştırır. ‘Hiçbir günahkâr, bir başkasının günahını yüklenmez.’(Fâtır Suresi, 18. âyetine karşı inatçılık, kaypaklık yapar.
Mesela, ihtiraslı bir intikam veya intikamcı bir aksi görüşle, ‘İslâm mağlup olacak, kalbi parçalanacak.’ demişse, sırf o mürai ruhtan gelen yalancı fikirden çıkan meşum, uğursuz sözünü doğru göstermek için, İslâmiyet'in mağlubiyetini ve Müslümanların perişaniyetini arzu eder, alkışlar, İslam düşmanlarının Müslümanlara vurduğu darbelerden lezzet alır, haz duyar.”
“İşte şu alkış ve gaddar lezzet alma işidir ki, yaralı İslâmı ve Müslümanları müşkül mevkide bırakmıştır. Zira hançerini İslâmın ciğerine saplamış olan düşmanlar, ‘Sükut et!.’ demiyor. ‘Alkışla, lezzet al, beni sev!.’ diyor, onları misal gösteriyor… İşte size dehşetli bir günah ve zulüm ki, ancak mahşerdeki MİZAN tartabilir.”
“Bu hususta onlar diyorlar ki, ‘Mağlubiyet mâlumdu, biz bilirdik, bilerek bizi belâya attılar.’
Diyorum ki,
‘Acaba, (Birinci Dünya Savaşında Alman devlet adamı) Hindenburg gibi dehşetli insanların nazarına, nazarî kalmış olan harbin neticesi, sizin gibi acemilere nasıl mâlum ve bedihi (apaçık) olabilir? Acaba fikir dediğiniz şey, Allah korusun arzu olmasın. Bazan şahsi zâlimane intikam düşüncesi fikir suretini giyer. Yahu pis bir çamura düşmüşsünüz, misk ve anber diye yüzünüze gözünüze sürüp bulaştırmanın mânası nedir?”
Şimdi Üstadın tam yüz sene önce söylediği şu sözleri günümüze getirip ibret gözüyle bir bakalım neler hissedeceğiz…
E. Abdurrahman