Birleşmiş Milletler’e araştırma komisyonu kurma çağrısı yapan İnsan Hakları İzleme Örgütü, yeni hazırladığı raporda, Çin’in Sincan’da Uygurlara yaptığı muamelenin “insanlığa karşı suç” olduğunu belirtti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Stanford Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin yaptığı ortak araştırmanın raporunda, Çin’in Uygurlara ve Sincan Özerk Bölgesi’ndeki diğer Müslümanlara yaptığı muamelenin insanlığa karşı suç olduğu kaydedildi.
Araştırma daha önce yayınlanan incelemelere, medyada yer alan haberlere, hükümet belgeleri ve Çin’den gelen diğer verilere dayanarak hazırlandı. Sonuç raporunda Pekin’in azınlık kültürüne karşı sistematik olarak, kitlesel hapsetme, işkence ve baskı uyguladığı sonucuna varıldı.
“PEKİN’İN SÖYLEMİ GERÇEKLERİN ÜSTÜNÜ ÖRTEMEZ”
İnsan Hakları İzleme Örgütü Çin Direktörü Sophie Richardson, Deutsche Welle Türkçe’ye yaptığı açıklamada “Çin yetkilileri sistematik olarak Sincan’daki Müslüman Türk halklarının varlığını, dini pratiklerini ve kültürel kimliklerini takip altına alıyor” ifadelerini kullandı. Richardson “Çin’in kullandığı ‘mesleki eğitim’, ‘radikallikten arındırmak’ gibi terimlerin insanlığa karşı işlenen bu acımasız suçların gerçekliğini maskeleyemeyeceğini” ifadelerine ekledi.
Rapor, Çin Hükümeti’ni insan öldürme, işkence, alıkoyma, bireysel özgürlüklerden mahrum bırakma, cinsel şiddet, fiziksel ve psikolojik eziyet, belli bir etnik/dini azınlığa yönelik işkence ve zorla kaybolma gibi Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’nün 7’nci maddesinde listelenen hemen hemen tüm suçları işlemekten sorumlu tutuyor.
“ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMALI”
Raporun yazarları, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’ne bölgede bir araştırma komisyonu kurma çağrısı yaptı. Raporda “Bu araştırma komisyonu gerçekleri tespit etme, faillerin kimliklerini ortaya koyma ve yaptıklarından sorumlu tutulmalarına ilişkin önerilerde bulunma yetkisine sahip olmalı” denildi. Söz konusu komisyonun uluslararası insani devletler hukuku ve insanlığa karşı suç, etnik ve dini azınlık hakları ve toplumsal cinsiyet alanında alanında uzmanlaşmış ve tanınmış kişilerden oluşturulması gerektiği belirtildi.
Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Le Yuchang geçtiğimiz günlerde bir araştırma komisyonu oluşturulması konusunda Pekin’in tutumunu açıklayan bir konuşma yapmıştı. Le “Çin, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ya da Batılı diplomatları Çin’de karşılamaya hazır ancak soruşturma yapmak için değil, ziyaretçi olarak gelirlerse.. Başkasının evine, kendi evleriymiş gibi girip her köşeye suç kanıtı bulmak için bakmak için geliyorlarsa, iyi karşılanmazlar” demişti.
“ŞÜPHESİZ, BUNLAR İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR”
Raporda, Sincan’da olan bitenle ilgili güncel veriler de paylaşıldı. Buna göre 2017 yılından bu yana, bu amaçla oluşturulan 300 ila 400 tesiste yaklaşık bir milyon kişinin alıkonduğu belirtildi. Resmi istatistiklere göre, 2017 yılında Çin’de yapılan tutuklamaların yüzde 21’i ülke nüfusunun sadece yüzde 1,5’inin yaşadığı Sincan’da gerçekleşti.
Yapılan araştırmada Sincan bölgesinde yetkililerin çeşitli yöntemler kullanarak bölgedeki camilerin üçte ikisine zarar verdikleri öğrenildi. Rapora göre bölgede görevlilerin gözetleme amacıyla yaptığı eylemler, zorla azınlıkların evlerinde geceyi geçirme, aile üyelerinden DNA örnekleri, parmak izleri ve kan örnekleri alınması gibi uygulamaları kapsıyor. Rapor ayrıca, zorla çalıştırma ve çocukların ailelerinden zorla ayırılması gibi uygulamaları da belgeliyor.
İnsan Hakları ve Uluslararası Adalet Stanford Merkezi’nden Beth Van Schaack, DW’ye yaptığı açıklamada “Çin Hükümeti’nin Sincan bölgesindeki Müslüman Türk halklarına yönelik izlediği siyaset ve aldığı tedbirlerin uluslararası ceza hukuku uyarınca insanlığa karşı suç olduğu yönündeki şüpheler gittikçe azalıyor” dedi. Ayrıca, “Çin’in, sorumluları cezalandırmak bir yana, bu suçu sona erdirmeyi reddetmesi, güçlü ve eşgüdümlü bir uluslararası faaliyete duyulan ihtiyacı gözler önüne sermektedir” ifadelerine yer verdi.
Sophie Richardson, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün geçen yıllarda Çin’in etnik azınlıklara yönelik muamelesine dair daha kapsamlı veriler edindiğini belirtti. Richardson “O nedenle açık bir biçimde ortada kuşatıcı, sistematik bir yaklaşım olduğunu söyleyebiliyoruz” diye konuştu.
SOYKIRIM SUÇLAMALARI
Raoul Wallenberg İnsan Hakları Merkezi’nden Yonah Diamond, Birleşmiş Milletler’in Sincan için kuracağı bir araştırma komisyonunun sadece insanlığa karşı suçları değil, soykırım iddialarını da incelemesi gerektiğini söyledi. Diamond, geçtiğimiz günlerde Washington’da yayınlanan ve Pekin’in Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiğini ortaya koyan bir çalışmaya imza atmıştı.
Diamond, “Uluslararası alanda hukukçular arasında Sincan’da olanların insanlığa karşı suç olduğuna dair ve ayrıca soykırım da sayılabileceğine ilişkin güçlü bir koalisyon olduğuna” dikkat çekti ve sorumluların bir an önce yaptırımla karşılaşması gerektiğini belirtti.
Sophie Richardson da, Sincan’da yaşananların BM İnsan Hakları Konseyi’nin gündemine gelmesi gerektiğinin altını çizdi. “Yüksek Komiserlik, bir an önce bir BM kararı çıkartılması ya da tartışma başlatılması gibi sonuç alıcı yollar aramalı” dedi. Birleşmiş Milletler bünyesi dışında da, ulusal düzeyde hukuk yoluyla soruşturmaların başlatılabileceğini ekledi.
DAYANIŞMA GÖSTERGESİ
Richardson, Uygurlarla ve Sincan’daki diğer azınlıklarla dayanışma göstermenin önemini de vurguladı: “Bu insanlar, nasıl bir kabusun içinde olduklarının farkında olduğumuzu, sorumluların cezalandırılması için gücümüz yettiğince her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu görmeliler.”