Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Savunma Bakanı Sergey’in Ankara'da, İdlib ve Libya krizleri ile ilgili Türkiyeli yetkililerle gerçekleştireceği görüşmeler ileri bir tarihe ertelendi.
Erteleme, iki ülke arasında İdlib'deki cihatçı militanlar, Türkiye'nin söz konusu militanları tasfiye etme konusunda uzlaşıya varılan Soçi Mutabakatı'nın ihlal ettiği suçlamaları nedeniyle yaşanan krizde yeni bir işaret olup olmadığı ise henüz bir soru işareti.
İki Rus bakan, Türkiyeli mevkidaşları Mevlüt Çavuşoğlu ve Hulusi Akar’la temaslarda bulunacaktı.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Sayın Bakanımızın Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sayın Sergey Lavrov'la bugün yaptıkları telefon görüşmesinde, iki ülke Bakan Yardımcıları arasındaki temas ve görüşmelerin önümüzdeki dönemde devam etmesi kararlaştırılmıştır. Bakanlar düzeyindeki görüşmeler ise ileri bir tarihte gerçekleştirilecektir."
İdlib’de şubat ayında 34 Türkiye askerinin ölümüne yol açan gerilimin ardından, 5 Mart’ta Erdoğan-Putin’in Moskova’da sağladığı mutabakattan sonra edilen ateşkesle Suriye’de son dönemde sahadaki gerilim düşerken Libya’da sıcak gelişmeler yaşanıyor.
Araştırmacı-yazar Hamide Yiğit, Sıcak Takip'te yaptığı açıklamalarda, Libya'daki son duruma dair önemli bilgiler vermişti."
“Libya’da gündemin öne çıkan gelişmesi, Kahire deklarasyonudur. Halife Hafter ve Tobruk Meclisi Başkanı Akile Salih’in Sisi ile birlikte planladıkları ve sonrasında deklare ettikleri bir bildirge söz konusu. Kahire Bildirgesi’nin temeli üç şeye dayanıyor; ateşkes çağrısı, 5+5 askeri çözüm formülünün Birleşmiş Milletler’in gözetiminde devam ettirilmesine ve Türkiye’nin paralı askerlerinin ülkeden çıkarılması. Bu kısmı önemli ve şu ana kadar BM’nin onayını alan maddelere ek bir madde getirilmesi ile birlikte aslında burada Türkiye hedefe oturtuldu.
Deklarasyonun ilanından sonra dünya ülkelerinden büyük destek geldi. En son ABD de destek verince işin rengi değişti. Sisi ile Trump’ın görüşmesi sonrası ateşkese yanaşmayan Sarraj ve AKP hükümeti sessizliğe büründü. Fakat bu suskunluk, Erdoğan’ın Putin’le bir telefon görüşmesi gerçekleştirmesinden sonra müzakerenin başlayacağını Birleşmiş Milletler ilan etti. Yani, onay verdiler ve müzakereler başlıyor. Putin’den önce Trump’ın da bu deklarasyona onay vermesinden sonra Katar dışında Türkiye’nin “savaşa devam” stratejisini destekleyen hiçbir ülke kalmadı. Ankara bir anlamda köşeye sıkışmış durumda kaldı. Sarraj’ın zafer ilanları sonrası bu hamle tamamen Türkiye’yi sıkıştıran bir hamle oldu. Kahire Deklarasyonu’nu, Türkiye aleyhinde olarak tanımlamak doğru olur çünkü burada doğrudan hedef gösterilen Ankara’nın taşıdığı paralı askerler."
Yiğit, İdlib ile ilgili ise şunları söylemişti:
"Yiğit, Suriye Ordusu'nun M4 yolunun hedef aldığını belirterek, "Türkiye'yi bırakmamak üzere bir operasyon hazırlığı var. M4'ün güneyini eğer cihatçılardan arındırma operasyonu başlatırsa Suriye Ordusu, Türkiye'nin burada cihatçıları koruyup korumayacağına bağlı olacak gelişmeler. Türkiye adım atarsa bir bela, adım atmazsa bir başka bela. O cihatçıları nasıl koruyacağı tam bir muamma" görüşünü dile getiriyor."