Yeni bir araştırma, İran’ın yer altı su kaynaklarının aşırı tüketimi nedeniyle ülke genelinde büyük ölçekli toprak çökmeleri yaşandığını ortaya koydu.
İngiltere’deki Leeds Üniversitesi’nden araştırmacı Jessica Payne liderliğinde yürütülen çalışmaya göre, İran’da yaklaşık 31 bin 400 kilometrekarelik bir alan yılda 10 milimetreden fazla dibe batıyor.
En kritik bölge olarak öne çıkan Rafsancan kenti, yılda ortalama 34 santimetre çöküyor. Bilim insanlarına göre bu durum, yaklaşık 650 bin kişiyi su kıtlığı, gıda güvensizliği ve altyapı hasarları gibi ciddi risklerle karşı karşıya bırakıyor.
Yer altı suları hızla tükeniyorÜlkede suyun yüzde 60’ının yer altı akiferlerinden sağlandığı belirtiliyor. Çalışma, Avrupa Uzay Ajansı’nın Sentinel-1 uydularından alınan radar verileriyle 2014-2022 yılları arasındaki değişimi analiz etti. Sonuçlara göre 106 farklı bölgede çökme tespit edildi — bu da İran yüz ölçümünün yaklaşık yüzde 2’sine denk geliyor.
Araştırmacılar, çökmenin tarımsal sulama nedeniyle çekilen yer altı sularından kaynaklandığını belirtiyor. Özellikle antep fıstığı üretimiyle bilinen Rafsancan çevresi, aşırı su kullanımı nedeniyle en fazla etkilenen bölgelerden biri.
“Geri dönüşü olmayan bir süreç”Virginia Tech Üniversitesi’nden jeofizikçi Manoochehr Shirzaei, İran’daki çökme hareketlerinin büyük ölçüde geri döndürülemez olduğunu söyledi:
“Bu durum, akiferlerin ne kadar ciddi şekilde tükendiğini gösteriyor.”
Çökme, başta Tahran, Karac, Meşhed, İsfahan ve Şiraz olmak üzere büyük kentlerde binalarda, yollarda ve demiryollarında çatlaklara neden oluyor. Yalnızca Karac’ta 23 binden fazla kişi yüksek riskli bölgelerde yaşıyor.
Küresel ölçekte büyüyen tehditUzmanlar, yer altı suyu kaynaklı çökme sorunlarının yalnızca İran’la sınırlı olmadığını, Meksika, ABD, Çin ve İtalya gibi ülkelerde de benzer eğilimlerin gözlendiğini belirtiyor.
Meksika’da 2021’de yaşanan metro hattı çökmesi de bu tür toprak hareketleriyle ilişkilendirilmişti.
Bilim insanları, dünya genelinde artan su krizi ve aşırı yer altı suyu kullanımı nedeniyle benzer risklerin giderek yayılacağı uyarısında bulunuyor.