NATO Savunma Koleji, İran'ın nükleer silah geliştirmesi halinde Türkiye'nin de aynı yoldan gidebileceğini ileri sürdü.
NATO komutanlarını ve diplomatlarını yetiştiren Roma merkezli kolejin ''İran'ın nükleer güç olmasının bir gün sonrası: NATO'ya etkileri'' başlıklı raporunda, ''Eğer İran nükleer silah sahibi ülkeler kervanına katılırsa, iyi bir nükleer araştırma kurumu bulunan (Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) Türkiye de aynı yolu takip edebilir. Her ne kadar bu Türkiye'nin NATO üyeliği nedeniyle diğer Ortadoğu ülkelerinden farklı bir durum arz etse de bu beklentiyle ilgili Ankara'da belirgin tartışmalar yaşanıyor. Mesela iki eski hava kuvvetleri komutanı olan Halis Burhan ve Ergin Celasin, 'İran nükleer silah geliştirirse Türkiye de iki ülke arasında ve bölgede dengeyi korumak için aynısını yapmalı' görüşünü paylaşıyor. Bu görüşler Türk hükümetinin resmi onayını almasa da ulusal güvenlik tartışmasının durumunu yansıtıyor'' denildi.
NATO Savunma Koleji'nin Ortadoğu uzmanı Jean-Loup Samaan tarafından kaleme alınan raporda, nükleer İran'a karşı hazırlıkları daha çok gündemde olan Suudi Arabistan'ın, gerekirse Pakistan'ın nükleer silahlarının bir bölümünü kendi topraklarında tutmak için bu ülkeyle anlaşma imzaladığı ve Suudi yetkililerin Pakistan'daki balistik füze testlerinde hazır bulunduğu aktarıldı.
Raporda, ''Bir gün İran nükleer silah sahibi olursa Ortadoğu'da İsrail'le birlikte 2 yerel aktörün ve 5 dış gücün (ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Pakistan) nükleer caydırıcılığa sahip olduğu bir tablo ortaya çıkacak. Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır kendi nükleer cephanesini oluşturmak için yatırım yapabilir ve Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman gibi küçük ülkeler NATO'dan ve Batılı güçlerden nükleer güvenlik garantileri arayacaktır'' denildi.
Nükleer güç İran'ın 5 açıdan NATO'yu ilgilendirdiği belirtilen raporda, bunlar İran'ın NATO üyesi Türkiye ile sınır olması nedeniyle İttifak'a yakın ve ani bir tehdit oluşturması, nükleer bir İran'ın balistik füzeleriyle birlikte Avrupa içlerine saldırma kapasitesine ulaşması, NATO üyeleri ABD; İngiltere ve Fransa'nın Ortadoğu'daki askeri varlıklarının tehdit altına girmesi, NATO'yla işbirliği yapan Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin nükleer İran'dan endişelenmeleri ve bölgede gelişecek tepkinin Ortadoğu'nun stratejik istikrarını tehdit ederek bölgedeki NATO misyonlarını riske atması şeklinde sıralandı.
Raporda, ''Nükleer İran NATO için büyük bir sınav olacak. BU durum NATO'nun ortaklıklarının (Akdeniz Diyaloğu ve İstanbul İşbirliği Girişimi) varlık nedenine meydan okuyacak ve NATO'nun nükleer ve füze savunma araçlarıyla ilgili kilit soruların sorulmasını beraberinde getirecek'' ifadesi kullanıldı.
''Türkiye'deki radar verileri İsrail'le paylaşılacak''
Raporda, bizzat NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'in yalanladığı NATO füze savunma sistemi kapsamında Türkiye'nin evsahipliği yapacağı radardan elde edilecek görüntülerin İsrail'le paylaşılacağı iddiası tekrarlandı.
NATO Savunma Koleji raporunda, ''2011 sonlarında Türkiye'ye yerleştirilen ABD radarı, İttifak'ın İran'dan balistik füze tehdidini karşılayacağını teyit ediyor. Gerçekte önümüzdeki yıllarda NATO füze savunma mimarisi ile Körfez ülkeleri ve İsrail'in satın aldığı Amerikan füze savunma sistemleri (NATO'nun bölgedeki ortaklarına) güvenlik garantilerinde önemli rol oynayacak'' görüşü savunuldu.
Raporda, ''Radar verileri, ABD istihbaratının veri ve değerlendirmeleriyle birlikte İsrail dahil müttefiklerle paylaşılacak'' dipnotuna yer verildi.