ABD’nin yoğun itirazlarına rağmen 2007 yılından bu yana İran’a yönelik uygulanan Birleşmiş Milletler’in silah ambargosu yürürlükten kalktı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise ABD'nin İran ile silah ticaretine giren kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulamaya açıklayarak “Ortadoğu'da barış ve istikrar isteyen ve terörle mücadeleyi destekleyen tüm milletler İran ile tüm silah işlerinden kaçınmalıdır" ifadelerini kullandı.
İran’ın önündeki S-400 savunma sistemi satın alımı seçeneğini, ABD’nin İran’ı ne ölçüde engelleyebileceğini ve İran’ın stratejik silah sahibi olmasının bölgesel denkleme etkilerini Sputnik’e değerlendiren uluslararası ilişkiler uzmanı Doğacan Başaran Tahran’a dönük ambargonun kalkmasının bölge jeopolitiği açısından önemli değişimleri beraberinde getirebilececeğini söyledi.
İran’ın BM Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararına atıfta bulunarak yaptırımların kalktığını duyurduğunu ifade eden Başaran, “İran’ın atıf yaptığı söz konusu karar, kamuoyunda P5+1 olarak da bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın; yani nükleer anlaşmanın BM Güvenlik Konseyince tescil edilmesini içermektedir. Dolayısıyla İran, uluslararası hukuk nezdinde ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin yanlış olduğuna vurgu yapmakta ve BM nezdinde kendisini haklı çıkaracak argümanlar kullanmaktadır” dedi.
Amerikan müdahalesinden çekinen İran’ın silahlanmaya yönelmesi yönündeki güçlü ihtimale işaret eden Başaran “ABD’nin nükleer anlaşmadan sonra, gerek İran’a uyguladığı ağır yaptırımlar gerekse de uzun yıllardır İran’ı kuşatma yönünde attığı adımlar, İranlı karar alıcılar tarafından göz ardı edilmemektedir. Dolayısıyla ‘İran tehdidi’ karşısında İran’a baskıyı arttıran Trump yönetimi karşısında, silah ambargosunun kalkmasıyla birlikte Amerikan müdahalesinden çekinen İran’ın da silahlanmaya yöneleceği; yani bir güvenlik ikileminin meydana gelebileceği öngörülebilir” diye konuştu.
İran’ın Rusya’dan S-400 talep ettiğine ilişkin çeşitli haberlere de değinen Başaran, “Ancak İran’ın S-300 alım sürecinde Rusya’yla yaşadığı sorunlar da hafızalardaki yerini korumaktadır. Zira Tahran yönetimi, mevzubahis süreçte Rusya’ya parasını ödemesine rağmen silahları söz verilen zamanda temin edemediğini iddia etmişti” dedi. Başaran, buna karşın “İran’ın S-400 temin etmesi durumunda, hava sahasının güvenliği anlamında büyük bir avantaj elde edeceği öngörülebilir” ifadelerini kullandı.
Başaran, İran’ın askeri envanterinin Rus silahları ağırlıklı olduğuna işaret ederek “Dahası mesele, S-400’den ibaret de değildir. Çünkü İran’ın İslam Devrimi sonrası süreçte, ABD ve İsrail karşıtlığı üzerinden şekillenen dış politikası sebebiyle askeri envanteri büyük ölçüde Rusya’dan temin edilen ürünlerle oluşmuştur. Yani mevcut durumda İran, çok sayıda Rus yapımı silah teknolojisine sahiptir. Bu teknolojinin modernizasyonu anlamında da Tahran yönetiminin Moskova’dan taleplerde bulunduğu bilinmektedir. Dolayısıyla silah ambargosunun sona ermesi sonrasında, S-400 alımı ciddi bir seçenek olarak gündeme gelebileceği gibi, İran’ın askeri teknolojisinin modernizasyonu anlamında da Rusya’dan çeşitli yardımlar alacağı öngörülebilir” dedi.
Başaran ayrıca, bölgedeki denklem açısından Rusya’nın İran’ın askeri gücünün daha da artmasını isteyebileceğini belirterek, “Rusya-İsrail ilişkileri açısından Moskova’nın daha dengeli davranmaya özen göstereceği tahminini yapmak mümkündür. Çünkü Rusya, İran’la yakın ve stratejik ilişkilere sahip olmasına rağmen İsrail’le olan münasebetlerini de önemsemektedir. Zira İran, halihazırda vekalet savaşlarında kullandığı Şii milis güçler aracılığıyla bölgede önemli bir nüfuz elde etmiştir. Bunun yeni teknoloji askeri ürünlerle desteklenmesi, Moskova açısından da istenmeyen bir durumun oluşmasına sebebiyet verebilir. Buna ek olarak Moskova’nın da Washington tarafından İran’a silah satması nedeniyle yeni yaptırımlara maruz kalmayı göze alıp alamayacağı şimdilik net değildir” diye konuştu.