İş dünyasında 'korktuğumuz başımıza mı geliyor' endişesi

TL'nin Dolar karşısında bir yılda yüzde 45 değer kaybettiği Türkiye'de iş dünyası, ABD'nin yaptırım hamlesi sonrası tedirgin. Uzmanlara göre ABD'nin krizi tırmandırmasından endişe ediliyor.
ABD'nin Türkiye'ye yaptırım kararı almasının ardından Türkiye'de piyasalar karışırken, Türkiye-ABD geriliminin tırmanması halinde ekonomideki faturanın ağırlaşması ihtimali artıyor. Dış borcu 250 milyar dolara ulaşan Türk şirketleri Türk Lirası'nın son 1 yılda Dolar karşısında yüzde 45 değer kaybetmesiyle ağır bir kayba uğrarken, ABD krizi ile 5 TL'nin üzerine çıkan Dolar kurunun daha da yükseleceğinden korkuluyor. DW Türkçe'ye konuşan uzmanlara göre, gelişmeleri kaygı ile izleyen Türk iş dünyası ABD'nin krizi tırmandırıp 'ekonomik yaptırım' uygulamasından endişe ediyor.

"Korkulan senaryo" geri döndü

Türkiye ile ABD arasındaki rahip Brunson krizinin İçişleri ve Adalet bakanlarını kapsayan bir yaptırım ile sonuçlanması, Türkiye ekonomisinde "korkulan senaryo"nun yeniden gündeme gelmesine neden oldu. 24 Haziran seçimleri öncesinde 4,85 seviyelerine kadar çıkan dolar kuru, seçimlerin ardından 4,53'e kadar gerilemişti. Bu sayede "Türkiye'de Dolar 5 TL olur mu?" tartışmaları bir süredir rafa kalkmıştı.

Son yıllarda PKK-PYD ilişkileri, Gülen'in iadesi, Halkbank davası, İran'a ambargo gibi başlıklarda sürekli gerilimli olan Türkiye-ABD ilişkileri de Trump ile Erdoğan arasında gerçekleştirilen bir dizi görüşme sonrasında ılıman bir atmosfere kavuşmuştu. Ancak ABD'nin Rahip Brunson'ın serbest bırakılması talebine ev hapsi ile karşılık veren Türkiye'ye yönelik ağır yaptırım kararı, oluşan olumlu havayı bir anda tersine çevirmiş oldu.  

Banka hisseleri düşüyor

ABD krizinin Türkiye piyasalarına etkisini DW Türkçe'ye değerlendiren Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yunus Kaya, yaptırım kararı öncesinde 4.90 seviyelerinde olan dolar/TL'nin yaptırım haberinin ardından tarihi zirve olan 5.0150'ye kadar yükseldiğini hatırlattı. Gün içinde yükselişine devam eden dolar kurunun 5,09 seviyelerine, Euro'nun ise 5.92 seviyelerine tırmandığına işaret eden Yunus Kaya, borsada ise yüzde 3'e varan düşüşe dikkat çekti.

Özellikle bankacılık hisselerindeki düşüşe dikkat çeken Kaya, "Banka hisselerindeki satış yüzde 4'ü buldu. Gösterge tahvil faizi ise yüzde 22'ye ulaştı. Yılbaşından beri negatif seyreden hisse değerleri ciddi yara aldı" dedi. Bununla birlikte İstanbul Borsası'nda (BIST 100) işlem gören şirketler içerisinde yüklü döviz borcu olduğu bilinenlerin hisselerinde de yüzde 6'ya varan düşüşler yaşandığına işaret eden Kaya, şöyle konuştu:

"Bundan sonra piyasa oyuncuları ve şirketler için en önemli beklenti, ABD-Türkiye geriliminin hızla azaltılması. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 100 günlük programının ayrıntıları da piyasa için önemli.  Eğer programda piyasa beklentisi karşılanmazsa, negatif trend devam edecek."

Ticaret hacmi ABD'nin lehine

ABD ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilere bakıldığında, 2017 yılında 20 milyar doları aşkın bir ticaret hacmine ulaşıldığı görülüyor. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre Türkiye'nin toplam ihracatı içerisinde ABD yüzde 5,5'lik payla beşinci sırada yer alıyor.

Türkiye, 2017 yılında ABD pazarında yüzde 0,4 pay ile 34. büyük tedarikçi konumunda. İki ülke arasında Türkiye aleyhine gelişen dış ticaret açığı son 3 yılda azalma eğilimine girmiş ve geçen yıl sonu itibariyle 3,3 milyar dolar seviyesine gerilemişti. 2000 yılında 3,1 milyar dolar olan ABD'ye ihracat 2017 yılında 8,7 milyar dolara ulaşmıştı. Türkiye'den ABD'ye en çok demir-çelik ürünleri ile otomotiv aksam ve parçaları ihraç edilirken, son dönemde ihracatta tekstil ve hazır giyim, gıda ve makine de öne çıkıyor.

Peki Türk iş dünyası, ABD-Türkiye gerilimini ve yaptırım krizini nasıl değerlendiriyor?

İş dünyasından ABD'ye tepki

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ABD'nin yaptırım kararına ilişkin yaptığı ilk açıklamada, "Türk ekonomisine etkisi sınırlı olacaktır. Karar kabul edilebilir değil" dedi. Yaptırım kararı sonrası yazılı açıklamalar ile ABD'nin kararına tepki gösteren iş dünyası örgütleri de ABD kararına tepki gösterdi.

Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Erol Bilecik kararı "stratejik müttefikliğin doğasına aykırı ve kabul edilemez" sözleri ile eleştirirken, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, "Bu yanlış karardan bir an önce dönülmelidir. ABD yönetimini sorumlu davranmaya davet ediyoruz" açıklaması yaptı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle ise, Türkiye'de yatırımı olan ABD firmaları ve ABD'de yatırımı olan Türk firmaları olduğunu vurgulayarak, "Siyasi konular siyasetçilerin görüşmeleri sonucu çözülmelidir, bu konuların ticareti etkilemeyeceğine inanıyoruz" diye konuştu.

"Ekonomik yaptırım" endişesi

Türk iş dünyasının ABD krizine bakışını ve ekonomiye olası etkilerini DW Türkçe'ye değerlendiren Hürriyet Gazetesi Ekonomi Yazarı Erdal Sağlam'a göre, yaptırım krizinin ekonomik faturasının ağırlığı yaptırımların genişleyip genişlemeyeceğine bağlı. Türkiye ile ABD arasındaki sorunlu konuların her geçen yıl daha da arttığına işaret eden Erdal Sağlam, "Bir süredir sakinledi sanılan gerilim çok güçlü biçimde geri döndü. Türk iş dünyası 'korktuğumuz büyük risk, geri mi geldi?' diye haklı olarak çok endişeli" dedi.

Sorunu yalnızca iki bakana uygulanacak yaptırımlar olarak görmemek gerektiğini dile getiren Sağlam, 'ekonomik yaptırım' tehlikesine dikkat çekti. Sağlam, "Örneğin Halkbank'a verilecek ağır bir ceza ya da Türk şirketlere yönelik kısıtlamalar, Türkiye'nin zaten kırılgan olan ekonomisine ağır zarar verebilir" diye konuştu. İş dünyasının son dönemde TL'deki değer kaybının durmasını beklerken, daha da ağır bir tablo ile karşı karşıya kaldığını ifade eden Sağlam, şöyle konuştu:

"Şirketlerin giderek kabaran dış borçları için önümüzdeki dönemde Türkiye'deki bankaların sermaye artırımı yapması gündeme gelebilir. ABD ile yaşanan yaptırım krizinden önce de bu biliniyordu. Ama bu kriz gelişmeleri adeta hızlandırdı, tetikledi. Pek çok şirketin borçlarını yeniden yapılandırmak için bankaların kapısını çalması olası. Türk bankacılık sektörü mevcut kaynakları ile bu sorunu çözemeyebilir. O zaman dışarıdan fon ihtiyacı doğacak ve hatta IMF'nin kapısının çalınması gündeme gelecek."

DW Türkçe
03 Ağustos 2018 09:59
DİĞER HABERLER